Destan'a "kahraman" aranıyor
Selim Tuncer‘in Facebook’a eklediği “Şimdi kendisiyle rekabet eden kazanacak” başlıklı bir link, aklıma getirdi… Taslağı karaladım. Sonra, Müge Cerman “Gitmek mi zor” yazıma yorum gönderince, yazmadan yapamadım.
Genç yaşta Genel Müdür olmuştu. Çok değerli bir ekibi de Genel Müdür Yardımcıları olarak iş başına getirdi. Birkaç sene içinde “destan” yarattı.
Batmak üzere olan şirketi kısa sürede kurtardı. Bir çok “Türkiye’de ilk defalar” ortaya çıkarıldı. Rakip firmalar, bizim şirketin uygulamalarını taklit etmeye başladılar.
İlk astları değil de, onlara bağlı olanlar, her fırsatta hayranlıklarını bildirme yarışına girdiler. Doğrudan onunla çalışmak için, numaralar çevrilmeye başlandı. Kendisine sürekli biat edilmesini çok sevdi.
Kritik dönemde yanında olan Genel Müdür Yardımcıları (ki bunların her biri sonradan diğer şirketlere Genel Müdür ve/veya Yönetim Kurulu Üyesi oldular) bazı konularda ona “yanlış” yaptığını söylüyorlardı.
Yanlışını söyleyenlerle değil de “hayranları” ile daha yakın çalışmak istedi. Eski Genel Müdür Yardımcıları, birer ikişer uzaklaştı.
Hayran ordusunu çok benimsedi. Aradaki kademeleri kaldırmaya başladı. Gerekçeler de hazırdı. “Yalın organizasyon”. “Çağdaş teknoloji, bir insanın onlarca insanı yönetebilmesine izin vermektedir. Yönetim kademelerini daha yalın duruma getirdiğimizde, herkesin Genel Müdür ile arasındaki seviyeler azalır”.
Sonunda, kendisine doğrudan rapor eden insan sayısı 40’a ulaşmıştı. Zamanının bir kısmı yurt dışında geçiyordu. Astlarının her birine ayda 1 saat bile ayıramaz duruma geldi. İkinci türev talimatlar “Dün beni aradı ve dedi ki…” ve kulaktan kulağa dönemi başladı.
Aksamalar arttı. O sertleşti. O sertleştikçe, astları yanlış yapmamak için hiç karar vermez oldular. En sık “Ona soralım” duyuyorduk. Tüm kararlar ona kaldı. Konuları inceleyecek zamanı yoktu, yanlış kararlar da verdi. “Neden böyle yapıldı?” diye bağırdığında, “Siz öyle söylediniz…” diyorlardı astları…
Hikayenin sonunda, ana hissedar onunla yollarını ayırdı.
Yakından şahit olduğum bu yıllardan ne ders aldım:
Kendi destanını yaratmak iyi bir şeydir. Ama yarattığın destan seni teslim almamalı… 7 – 8 yıl önceki destanın kahramanı olarak kalırsan, yanlışlar yapman kaçınılmaz.
Kendi destanının esiri olmayı terket. Git, yeni destanlarını yarat. Bir kez daha, sonra yine…
.
Etiketler: bilişim, Genel Müdür, hiyerarşi, patron, teknoloji, üst yönetim, yalın organizasyon, yönetim
Kategori: bilişim, İş hayatı, yaşamın içinden
18 Kasım 2008
10:02 am
Üstad;
Her yazında mutlaka tanıdık birileri var, zaman zaman üzülüyordum, aktif iş yaşamında birlikte çalışma fırsatımız olmadı diye, ama ne çok ortak tanıdığımız varmış 🙂 Emeğine yüreğine sağlık, yaz hep yaz lütfen.
Sevgi ile kal…
18 Kasım 2008
11:19 am
Bir söz var çok sevdiğim. Allah bir lideri zayıflatmak istediğinde, çevresini dalkavuklarla doldururmuş. Hep aklımdaydı bugünlerde.
18 Kasım 2008
1:22 pm
merhaba…. uzun zamandır “okuduğum halde” yazamadım.. çok yoğundum diyeceğim ama o zaman da kendimle çelişkiye düşeceğim.. “insan ne olursa olsun zaman ayırmalı” yı savunlardanım.. neyse.. bahane bulamadım anlıyacağınız..!!
Sizin yazdığınız örnekleri okudukça hep iş hayatının dışındaki insanlardan..günlük hayattan örnekler geliyor aklıma…. bakıyorum etrafımız hasbelkader “bişey ” olduğunu sanan insanlarla dolu ..
İnsan psikolojisi tuhaf… Haketmediğini bildiğimiz halde çeşitli payeler verip bir yerlere oturtuyoruz -ki ilerde işimize yarar belki art düşüncesi hakim bunda- sonra bu ilişkiyi sağlamlaştırmak için her türlü dalkavukluğu yapıyoruz.. bizi yormaya, zorlamaya başladığını hissettiğimiz anda da sahneden çekiliveriyoruz…
Veya diyelim ki “dediğiniz gibi” destanını yazacak kadar haketmiş.. başarılı.. ama bu sefer de 2. veya 3.destanını yazamıyorsa.. yani akıl ve başarı süreklilik göstermiyorsa vay haline…
İlk albümüyle insanları ayağa kaldırmış ( genç, güzel, yakışıklı, seksi, seyretmekten sesini duyamadığımız) şarkıcıları başımızın tacı yapıp… sonra aynı başarıyı göremeyince -veya farkına varınca !!- tu kaka yaptığımız gibi…
üstler astlar herkes yanlış… ama bu insanları yönetici veya lider yapmışsak o zaman tehlikeli.. yerlerinden vazgeçmeleri zor oluyor.
insanın kendinin farkına varması ve özeleştiri yapabilmesi psikolojide yapılması en zor analizlerden biridir…
bunu başarabilmiş insanlarla çalışmış, yaşamış, yol almış olmak büyük şans bence.. o kadar azlar ki…
19 Kasım 2008
3:17 pm
U.J’nin Destan’a “kahraman” aranıyor yazısına yorumu beni düşündürdü. Bir çok yazıma başka bir açıdan bakmamı sağladı. Bunları da yeni yazıda irdeledim. http://ugurozmen.com/?p=182
26 Mart 2009
11:12 pm
Bu Genel Müdür ile ilgili başka bir yazı
8 Ekim 2012
6:26 am
Her yazınızdan kendime dersler çıkarmak beni mutlu ediyor Uğur Hocam. Keyifle okuyorum. Teşekkürler.
8 Ekim 2012
3:20 pm
Berkan Bağcı,
Ben teşekkür ederim. Aynı düşüncede buluşuyorsak, bize ne mutlu.