25 Mayıs 2009 Pazartesi

e-gazetecilik… Ne zaman?

Internet’e ilişkin çeşitli seminerlere, oturumlara katılmaya çalışıyorum. Bunlardan birinde görmüştüm…

Seminerin konusu e-gazetecilik idi. Yabancı konuşmacı, internet nedeniyle değişenleri ve değişmemesi gerekenleri anlattı.

Dersin sonunda öğretim üyesi sordu: “Bunları dinledikten sonra, e-gazeteci olmak isteyen var mı?”

Kimse parmak kaldırmadı. Ben içimden bağırdım. “Parmak kaldırsanız da, kaldırmasanız da hepiniz… Bugünkü gazetecilikte devam etmeye niyetiniz olsa bile… Birkaç yıl içinde başka çareniz kalmayacak…”

Yeliz’in Friendfeed’deki girdisini okuyunca aklıma geldi.

😛

Etiketler:

Kategori: bilişim, pazarlama, yaşamın içinden

“e-gazetecilik… Ne zaman?” yazısına şu ana kadar 6 yorum yapılmış:

  1. Yazarların birer blogger’a dönüşmesi en büyük umudum.

  2. Benim umudum biraz farklı… Anlamlı içerik sağlayabilecek sosyoloji, psikoloji, mantık, estetik… gibi konuların uzmanlarının ve hocalarının blogger’a dönüşmesini umuyorum.
    🙂
    İnternet’teki içeriğin daha kaliteli hale gelmesini, önemli konularda Türkçe kaynak olmasını umuyorum.
    🙂
    Yazarlardan da, ancak bu düzeyde olanların blogger’a dönüşmesini umabilirim. Diğerleri gibilerden, “zaten burada çok var”… 😛

  3. Erinç Aşıcıoğlu :
    26 Mayıs 2009
    4:30 pm

    hocam temennize sonuna kadar katılıyorum, o yüzden kendi bloğumu da oluşturmadım :=)

  4. Bu konu cok enteresan bir konu, özellikle su anda kendi konumumu(zu) düsündükce.

    Türkiye’de fazla esamisi okunmayan bir spor dalina odakli, 8 yildir alaninda Türkiye’nin tek ve lider konumda medyasiyiz diyebilirim. Internet üzerinden yayin yapiyoruz. Bu konuda cok da basariliyiz. Bunu fazla tevazu göstermeden söylüyorum. Esekler gibi calistik cünkü ekip olarak, calisiyoruz. Sayfanin icerigi, güncellenmesi cok iyi, yurtdisinda sürekli yarislara gidiyoruz, fuarlari ziyaret ediyoruz, dünyaca ünlü markalar Türk pazari icin bizi ürün lansmanlarina davet ediyorlar, ben ve bir arkadasim daha uluslararasi federasyondan (Fifa’nin muadili diye düsünün) akredite gazeteciyiz vs.vs. ciddî anlamda Türkiye’de pek de olmayan bir spor gazeteciligi yani. Üstelik bütün bunlari “para kazandigimiz isin yaninda” yapiyoruz. Bu isten sayfaya aldigimiz reklamlarla fena para da kazanmiyoruz, o da var.

    Alanimizda Türkiye’de basili bir dergi yok. Bize de görüstügümüz distribütörler hep diyorlar ki: Bizim bir (basili) dergiye ihtiyacimiz var. Niye? Mazeretleri siralayayim:

    1) Reklam verecek mecraya ihtiyaclari var.
    2) Bir distribütör söyle dedi: “Benim mal dagittigim ülke capinda 400 bayii var, 20-30 tanesinde sadece internet baglantisi bulunuyor”.
    3) Derginin sagda solda dagitilarak daha fazla kisiye ulasabilecegini düsünüyorlar vs.
    4) Bilgisayar basinda yerine derginin daha pratik olmasi, al yanina götür, sonucta netbook, laptop falan iyi de, ülke capinda ne kadar yaygin?

    Bunlarin hepsi mantikli argümanlar. Biz de dergi cikarip cikarmamak arasinda gidip geliyoruz. Dergi cikarsak tiraji ben diyeyim 5, siz cok cok iyimser olun, 10 bin olur. Buna bütün basim, dagitim vs. mesakkatini vs. de ekleyin.

    Dünya basilidan internete dogru gidiyor, biz dergi cikartalim mi diye düsünüyoruz, distribütörler dergi istiyorlar.

    E isin bir de ego tarafi da var, atiyorum D&R’a girince dergiler arasinda XXXX diye bizim dergiyi görmek de herhalde bayagi bir ruhî mastürbasyon olur.

    Ne yapmali?

    Selamlar,
    Cüneyt

  5. Friendfeed’deki yorumlar için http://friendfeed.com/ugurabi/c31737e7/e-gazetecilik-ne-zaman

  6. Daha önce yayınladığım “e-gazetecilik ne zaman?“ve “N’olacak şu gazeteler” yazısının devamı

Yorum Yazın