Eğitimin Geleceği – 2½
Eğitimin Geleceği [1] ve [2] yazılarına gelen yorumlardan biri şöyle diyordu.
Sugara Mitra’nın bu konuşması “Eğitimin Geleceği hakkında bir planım var” diye başlıyor. Mutlaka seyredilmeli.
🙂
“İnsanın kendisine öğretmesine yardım etmek” konulu bu sunumu ben de çok beğeniyorum. NASIL öğretmeli konusuna kısmen yanıt veriyor. (Kısmen diyorum, ilkokul düzeyinde uygun. Ama kendine öğretme’yi meslek edindirme ve uzmanlık düzeyinde NASIL uygulayacağımızı da düşünmeliyiz.)
😮
Bir de NE öğreteceğiz sorusu var.
NE öğreteceğimize (yani çocuklarımızın açık, bağımsız düşünen, ilkeli, sorgulayıcı, sosyal, birlikte çalışmayı isteyen, öğrenmeyi seven, değişime uyumlu olması için hangi içeriği vereceğimize) karar verdikten sonra, Sugara Mitra’yı bir kez daha seyretmeliyiz.
😉
İlk aşamaları bitirir ve bu nitelikleri kazandırırsak
- içinden korkmadan geçeceğimiz tünelleri, depremden korkmamamızı sağlayan binaları,
- ailemizden birini masada bırakmaktan korkmayacağımız ameliyatları,
- şirketimizi emanet etmekten veya yanında çalışmaktan çekinmeyeceğimiz yöneticileri,
- kullanmaktan veya binmekten endişe duymayacağımız arabaları veya uçakları,
- çökmesinden korkmayacağımız yazılımları,
- çocuklarımızı iyi yetiştireceğinden emin olduğumuz öğretmenleri
NE öğreterek yetiştireceğimizi de konuşuruz. Bence NE sorusunun yanıtını bulmadan NASIL’ı düzgün şekillendiremeyiz. İhtiyaç ve içerik, yöntemi belirler.
Sonraki yazılarda ilkokul hatta öncesi yıllardaki bu NE üzerinde duracağım. Katkılarınızı memnuniyetle karşılarım.
😀
(devamı var)
Etiketler: ders, eğitim, öğrenci, öğrenmek, okul, sorgulama
Kategori: bilişim, İş hayatı, yaşamın içinden
28 Ekim 2013
10:37 am
Twitter’daki yorumları buraya ekliyorum:
”
cn akcy @cnkcy
hocam ufak bir ekleme; bu deneyler ve sugata mitra’nın hayatı “slumdog millionare” romanına esin kaynağı olmuş 🙂
.
arzu eti polat @arzueti
Çok iyi bir yazı. “Çökmesinden korkmayacağımız yazılımlara” çökmesinden korkmayacağımız yolları da eklemek isterim.
28 Ekim 2013
1:20 pm
Sugata Mitra’nın sunumundan sonra da artık emin oldum ki ilkokullulara (hatta öncesine) Maker kültürü, Arduino öğretilmeli.
http://ff.im/1g0E4T
28 Ekim 2013
2:56 pm
Değerli Hocam,
…”(yani çocuklarımızın açık, bağımsız düşünen, ilkeli, sorgulayıcı, sosyal, birlikte çalışmayı isteyen, öğrenmeyi seven, değişime uyumlu olması için hangi içeriği vereceğimize) karar verdikten sonra” demişsiniz ya bir anda düşündüm:
“Sus bakayım küçükler herşeye karışmaz ben ne dediysem öyle olacak”
” Amma soru sordun be yeter kapat artık çeneni”
“Ahmet beyin oğlu senden on kere daha akılı!”
diyen, çöpünü sokağa atmaktan utanmayan, küllüğü caddeye silkelemekten çekinmeyen, kırmızı ışıkta geçen, çocukların birer birey olduğunu umursamayan, karısını döven, kocasından şiddet görüp, aldatılan ama ses çıkartmayan ebeveynler, küfürlü konuşan, çocukları indirirken doğru düzgün duraklamayan servis şoförleri, 10 yıl iktidarda olup da eğitim sistemini her yıl değiştirmeye kalkan hükümet ve daha sayamadığım bir sürü sorumsuz, anlayışsız “insan” varken bunlar nasıl olur ki? Çocuğunun yukarıda söylediğiniz gibi olmasını umursayan, gerekli gören kaç ebeveyn var acaba? Bilmem ama ben pek umutsuzum. 21. yüzyıldan beklentim açıkçası bu değildi…
29 Ekim 2013
2:32 pm
Canan,
“….. “insan” varken bunlar nasıl olur ki?” diye sormuşsun ya. Ben de ondan bahsediyorum.
😉
Durmadan şimdiki 45+ yaşındakileri suçluyan ve nesil değişince kuantum zıplaması yapacağını ve herşeyin düzeleceğini sanan genç nesil, “hayat görüşü” ve “bilgi donanımı” açısından bırakalım zıplamayı, basamak çıkacak durumda mı?
Çağdaş yaklaşımlara ne kadar uygun düşünüyor? Kendisi de çocuğuna
“Sus bakayım küçükler herşeye karışmaz ben ne dediysem öyle olacak”
“Amma soru sordun be yeter kapat artık çeneni”
“Ahmet beyin oğlu senden on kere daha akılı!”
demiyor mu? “Çöpünü sokağa atmıyor, küllüğü caddeye silkelemiyor, kırmızı ışıkta geçmiyor, çocukların birer birey olduğunu umursuyor” mu?
😮
21’inci yüzyılda az gelişmiş ülkelerin elindeki şans bizden kaçıp başka ülkelere mi sığınacak.
🙁
Ben de umutsuzum açıkçası. Yeni nesilin bilişim dönemi anlamadığını düşünüyorum. Bu nedenle umutsuzluğum da artıyor.
30 Ekim 2013
2:13 pm
Uğur Abi bırak iyiye gitmeyi, kötüye bile gideceğinden korkuyorum ben. Nedenini Canan Onat çok iyi yazmış ama eksik: “Cevabı belli: Hiçbir şey kaybetmez! Kuruluş amacında başarılı olamamış bu şöhreti kazıp kurumu kapatsak inanın Türk üniversite sistemi kazançlı çıkar.” diyen kişiler var Türkiye’de.
Biz bırakın eğitimin geleceğini tartışmayı, şu günkü seviyesinde tutabilirsek yanımıza kar kalır. Bu coğrafyaların okuyan, öğrenen, araştıran, sorgulayan, tartışan, üretken ve kaliteli bireylere ihtiyacı yok. Sorgulamadan kendine sunulanı takdir eden, üretmeden tüketen, yalancı, kavga eden, saygısız ve kurnaz bireylere ihtiyacı var. Tersine yetişen bireyler bu coğrafyada barınamaz.
Yemin ederim geçen gün çocuk yaptığım için kendime kızdım. Kendi mutluluğum için çocuğa kazık atmışım!