5 Mayıs 2011 Perşembe

Hariçten veri okumak

Devrim Demirel’in  5 Mayıs 2011 tarihli yazısı veri kullanımı hakkında kısa ama özlü bir liste veriyor.

İçinde veri kelimesi geçince dayanamadım. Hemen bir noktaya parmak basmak istedim.

Veri değerlendirme ve modelleme işinde ne kadar usta olursanız olun, dış veri kaynaklarını dikkate almazsanız canınız yanar.

Çevresel etmenleri birkaç başlık altında toplamak, düşünmeyi kolaylaştırır. Bu başlıklar şöyle:

  • Sektör ve yakın sektörler
  • Genel ekonomi
  • Hukuk
  • Sosyal ortam
  • Siyaset
  • Teknoloji

Kısa yazı burada bitti.

Devrim’in kısa yazısına özendiğim için listeyi baştan verdim. Bunların açıklamasını öğrenmek isterseniz, okumaya devam edin.

Dış etmenler (CRM özelinde…):

– Sektör (Rakipleriniz ne yapıyor, sizin sektörünüzü etkileyen yan veya yakın sektörlerde durum nedir? Rakipleriniz marka [3] oluşturmuşlar ve siz fason üretimde kalmışsanız, -o anda istediğiniz kadar cironuz olsun- yakın gelecekte, rakibiniz için üretim yapacaksınız, tedarikçisi olacaksınız. Rakipler müşteriye doğru teklifleri yapan[4] projeleri hayata geçirmişlerse, -doğru verileri toplamaya, en azından öğrenmeye başlamışlardır- şimdiden geride kalmışsınız.)

– Genel ekonomi (Ülkeye yabancı sermaye girişi varsa, kendine çeki düzen verirsin. Sermaye piyasası oluşmuşsa, hisse senedi değeri vur-kaç olmaktan çok, uzun vade[5] yatırımlara bağlı olur. Şirketin uzun vadede var olması da marka oluşturma, CRM, vb. projelere fırsat verilmesini sağlar)

– Hukuk (Yasalar, bazı anlamlı projelere engel koyabilir. Bugünlerde yaşadığımız sansür olayları gündeme gelebilir. Müşteri verilerinin paylaşımı, bazı ülkelerde kesinlikle yasak iken, bazı ülkelerde rahatça satılabilir. Buna uygun olarak CRM için daha verimli ortam veya kısıtlamalar olabilir.)

– Sosyal ortam (Kimi toplumlarda “birey” olarak algılanmak ayıp karşılanır. Bu toplumda “marka” giymek de olumsuz algılanabilir. Kişiler farklı muamele edilmesinden hoşlanmazlarsa, CRM için yatırım yapmak garip olur. Ama “bana farklı davranılsın” diyen kişi sayısı arttıkça, CRM yatırımı yapmak zorunlu hale gelir.)

– Siyaset (Sürekli krizlerle boğuşan bir ortamda, uzun vadeli projelere yatırım yapılmaz. Ülkenin istikrarlı bir gelişimi yoksa, resmi kurumlar sürekli olarak “sehven” hatalar yapıyorsa, anlık kararlar ve uygulamalar öne çıkarsa, şirketler sadece hayatta kalma çabası güderler.  CRM ise müşteri sadakatini sağlamaya ve müşterinin yaşam boyu değerini artırmaya[6] yönelik uzun süreli bir olgudur. İstikrarsız ortamlarda CRM’e yatırım yapılmaz.)

– Teknoloji (Veri ambarları yeterince gelişmeden ve ucuzlamadan yapılan CRM yatırımlarının çoğu başarısız[7] oldu. Ara yüzler gelişmediği için entegrasyon maliyeti ve süresi çok fazlaydı. Zamanla veri saklama ucuzladı, veri ambarları dinamikleşti, ara yüzler esnekleşti. Her yazılım, diğer yazılımlarla rahatça entegre edilecek duruma geldi. CRM ucuzladı.)

Örneklerimi dış verilerin sadece CRM ile ilişkisi  için seçtim. Siz kendi uzmanlık alanındaki değişkenleri ve etkilerini saptamalısınız.

🙂

Şunu unutmayın. Yalnızca kendi verilerine bakarak şirket yönetenler, sadece dikiz aynasına bakarak araba kullananlara benzer. Yol düz ise, mesele yok. Ama ilk viraja veya engebeye geldiğinizde kaza kaçınılmaz.

Etiketler: , , , , , , , , ,

Kategori: bilişim, CRM, İş hayatı

“Hariçten veri okumak” yazısına şu ana kadar 2 yorum yapılmış:

  1. Engin Tüzün :
    5 Mayıs 2011
    9:54 pm

    Uğur Bey Merhaba,
    Eskiden şaşırtan, sorgulatan, düşündüren, fikir veren yazılar yazardınız. Son zamanlarda ise “Mutlak Doğru Cümleler” kuran yazılara doğru ilerlediğinizi düşünüyorum. Link verilecek yazılar yerine link veren yazılarınızın artığını gözlemliyorum.
    Hadi bir link de ben vereyim: http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/mutlak-dogru-cumleler

  2. Engin,

    Uyarı için teşekkürler. Dediğin gibi olduğunun farkındayım. Birkaç nedeni var.

    Dönem sonları yaklaşınca, öğrencilere daha fazla mesaj veren veya daha fazla CRM anlatan şekilde yazmaya çaba sarfediyorum. Bu nedenle yazılar hem uzuyor, hem de tatsızlaşıyor maalesef.

    Diğer nedeni, sosyal mecralardaki konular. Birilerinden esin alıp, “bence” nasıl olması gerektiğini yazıyordum. Biri “Kurumsal’da bir gün bile geçirmeyin” dedi. 10’dan fazla yazı yayınladım. Diğeri “performansı veya potansiyeli zayıfsa amirinin suçudur” dedi. 7 yazı da onun için… (Kendileri anlamasa bile, 🙂 yazı dizisi oluştu.

    Bugünlerde sosyal mecralardaki konular ürkütücü. İçimden geçeni de yazmak istemiyorum. Birilerine faydası olmayanları yazmayı sevmiyorum. İnançlar, siyaset ve spor konularına girmeyi zaten sevmediğim için, pek fazla şey kalmıyor geriye.

    😉

    Sırada bekleyenleri bir kez daha karıştırayım. Belki “mutlak doğru” olmayan, şaşırtan ve keyiflendiren birkaç konu bulurum.

    😛

    Yakında daha şaşırtan, sorgulatan, düşündüren, fikir veren yazılar yazmayı amaçlıyorum.

Yorum Yazın