11 Mayıs 2009 Pazartesi

İnternet, bankaların risklerini artırıyor mu? (sss-2)

Çeşitli röportajlarda sorulanlara arada bir değineceğimi sss-1‘de belirtmiştim. (Başlıkta gördüğünüz SSS = “sıkça sorulan sorular” anlamına geliyor.)

  • Soru: SAP ve EFMA’nın Avrupa ve Ortadoğu’daki bankaları kapsayan rapora göre bankaların internet şubeleri nedeniyle, müşterilerini doğru tanımlayamadıkları için yanlış kredilendirmede bulunuyor bu da operasyonel maliyetleri artırıyor. Bu anlamda siz ne düşünüyorsunuz? Bu tespiti Türk bankaları için de yapabilir miyiz?

SAP ve EFMA’nın bahsedilen raporunu inceleyemedim. Sadece sonuç cümlesine bakarak bir şeyler söylemek gerekirse…

Diyor ki “Bankalar internet şubeleri sayesinde müşterilerini tanımıyor. Bu nedenle yanlış kredi kararları veriyor.” Bahsedilen iddiada bir varsayım gizli. “Internet şubesi olmasaydı, müşterileri yüz yüze daha iyi tanıyacaktık.”

Bu iddiayı 2 boyutta inceleyelim.

1 – Interaktivite (Internet ve mobil teknolojiler karşısında bankanın duruşu)

2 – Bilgi yönetimi (Risk yönetimini, bilgi yönetiminin alt başlıklarından biri olarak aldım. Aksi koşulda 3 kavramdan bahsederdik.)

Önce interaktivite’yi ele alalım.

Türk bankaları bazı açılardan Avrupalı bankalardan oldukça ileride. Internet’in üzerine bir de “mobil” uygulamalar eklendi. “Vatandaşlık numaranı SMS ile gönder, 1000 YTL’ye kadar kredi al” diyorlar. Eminim ki bunu yapan banka, batık oranlarını ve kar marjlarını düşünmüştür. Burada bir yatırımın geri dönüşü hesaplanmıştır. Teknolojide öncü olduklarını duyurmak bile, bazı batıkları göze almayı gerektirmiş olabilir.

Fazlası da var. SMS ile gönderdiğiniz bir şifre sayesinde, ATM’den para çekiyorsunuz. Bir Avrupalı, hesabınızın olmadığı bir bankanın ATM’inden kartınız olmadan para çekmeyi kesinlikle anlayamaz.

Öncelikle Türk bankacılığının, ödeme sistemlerinde Avrupalı meslektaşlarından çok önde olduğunu bilmemiz gerekir.

Internet olmasaydı, müşteri su – elektrik – gaz parasını,  şubede insan gücü masrafı yaratarak ödeyecekti. Buna vergileri, maaşları, her türlü internet işlemini ekleyin. Oluşacak masrafı düşünün.

Unutmayalım ki re-engineering (değişim mühendisliği) bir finansman firmasından çıkmıştır. Kredi verme süresini günlerden saatlere (daha sonra da dakikalara) indirme çabasından başlayıp bugünkü noktaya ulaştı.

Bu açıdan söylem, teknolojiye (özellikle internete) karşı olan klasik bankacılar tarafından ortaya atılmış gibi duruyor.

Bilgi yönetimine gelirsek:

Müşteriyi, şubenin (veya dükkanın) değil de firmanın (bankanın) müşterisi yapmak perakende kavramların ön önemlilerinden biridir. Her bir dükkan müşteriyi en ince ayrıntısına kadar tanımayabilir. Ama siz veri ambarınızı “kurumun tek doğrusu” olacak şekilde düzenlemiş olmalısınız. Müşteri odaklı veri ambarı diyoruz bu yapılanmaya…

Bu sayede, müşteri temas noktalarından aldığınız her türlü veriyi, bankanız için bilgi durumuna getiriyorsunuz. Internet, çağrı merkezi ve şube de dahil olmak üzere, yine her temas noktasına bu bilgiyi en rahat kullanacak bir şekilde indiriyorsunuz.

Eğer bilgiyi düzgün kullanamamışsanız, hesaba yatan ve çekilen paraları, müşterinin çeşitli evrelerdeki hareketlerini düzgün izleyememişseniz, müşterinin finansal davranışlarında normal ve anormal nedir diye tanımlamamışsanız, şubeye geldiğinde elbisesine, sesinin tonuna bakıp mı karar vereceksiniz. 21’inci yüz yılda insan duyguları mı karar verecek kredi verip vermemeye…

Bilgi yönetimine yatırım yapmak demek, sadece pahalı veri ambarları ve analitik CRM araçları almak değildir. Bunları kullanacak olanlara da yatırım yapılmalıdır. Müşterilerin kredileri geri ödememeye doğru yaptığı finansal davranışların bir birine benzemesi gerekir. Bunları yakalayacak ve zamanında önlem alacak sistemleri kurmak gerekir.

Bence bu iddia “Bilgi yönetimini beceremedik” demenin bir başka söylenişi…

😛

Etiketler: , , , ,

Kategori: bilişim, CRM, İş hayatı

“İnternet, bankaların risklerini artırıyor mu? (sss-2)” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. Burada önemli husus bölgesel bazda çıkan sonuçlara göre adım almak. Zannediyorum ki Türkiye’de böyle vahim bir sonuç çıkmaz ki bankaların halkın üzerindeki öğretici vasfı giderek güçleniyor. Bu yüzden yapılan yeniliklerin katma değeri avrupa’ya oranla daha yüksek çıkacaktır.

  2. Bu konuda Friendfeed’deki tartışmalar için:
    http://friendfeed.com/ugurabi/1f22114b/nternet-bankalar-n-risklerini-art-r-yor-mu-sss-2

    Faydalı olacağına eminim…

  3. ilker ilgen :
    13 Mayıs 2009
    2:48 pm

    Uzun süre IBM de bankaların sistemlerine ve ATM lerine destek verdim.Avrupadaki makinalarla bizimkiler arasında donanımsal eksikliler vardı.Örneğin video kamera yoktu şimdi yeni kondu.Bozuk para ödemesi yoktu.Para yatırma üniteleri ise maaşının tümünü makinadan çekip sonra zarfa koyup yatırmak için yapılmamıştı.
    Neden düye düşününce .
    Bir olayda mahkeme bir banka müşterisinin tek bir kuruşuna kadar makinadan çekebilmesine karar vermiş ve bozuk para üniversi konmuş.
    Bankamatikten işlem yapan adamın güvenliği için kamera konmuş .( darp ederek ya da başkalarınca kart kullanımını önlemek için)
    Birde kör vatandaşlar için sesli düğmeler koymuşlarki o hala bizde yok.

    Kısaca avrupada evet birşeyler daha geç yapılıyor ama bu bizim önde olduğumuzu göstermiyor.Birçok konuda yasal boşluklar var ve bunlar insanların başına iş açabiliyor.

    Bu nedenle her yeniliğe yenilik diyemeyiz. Kaldıki bankalarımızın karlarının % 60 a yakın oranı KK dan ise bu bankaların türlü alışverişi özendirici teknolojiler geliştirmeye çalışması düşündürücüdür.

    Avrupada bir insanın cebinde para olmadığında kimlik kartı ile erişebileceği sınırsız sosyal güvenlik korumasına erişir.
    Ödemeler ise otomatik yapılır ve yılda bir kez elektrik su öderler.Çöp vergileri ve diğer zorunlu ödemeleri vergi iadesi alacaklarına bile masup edilebilir.

    Kısaca Türkiyedeki bankacılık ile avrupadakini kıyaslamak için bence ödeme sisteminden öte birşeylerle kıyaslamak lazım.
    Örneğin iyi bir fikri olan potansiyel insanın mali verilerine değil projesinin potansiyeline bakmak gibi.
    Bir projenin getirisini hesaplayabilecek bilgisayar sistemi varmı ?

  4. SSS = Sıkça sorulan sorular.

  5. Şube dışı kanallar (internet, ATM, mobil bankacılık, IVR, vb…), birçok bankada yapılan işlemlerin %80′ine ulaştı.

    Bankalar bunlara “alternatif” dağıtım kanalı demekten vazgeçmediler.

Yorum Yazın