23 Mayıs 2008 Cuma

KOBİ'lere bilişim…

Dün (22 Mayıs Perşembe) IDC’nin KOBİ’lerin Bilişime Hazırlanması konulu bir toplantısına katıldım.

Toplantı sırasında aldığım ve sizlerin bilgisine sunmak istediğim notlar şöyle:

  • IT, işi büyütmek ve karı artırmak amacından daha çok maliyetleri azaltarak verimi artırmak için kullanılıyor.
  • Firmaların yarıya yakını “ileri teknolojinin rekabet avantajı sağladığını” söylüyor.

Bu iki bulguyu bir arada alınca, KOBİ’lerin “rekabet avantajı” deyince sadece fiyat düşüklüğü anladığını görüyorum. Ben konuyu pazarlama odaklı dinlediğimden Kalite ve/veya Marka gibi kavramlardan çook uzak olunduğunu düşünüyorum.

Bunun dışında:

  • Ortalama internet kullanıcısının 7 şifre hatırlamak zorunda olduğu,
  • Türkiye’de 21 milyon MSN kullanıcısı olduğu, (Kaçı aktif kullanıcı diye merak ettim)
  • Enerji maliyetlerinin, teknoloji maliyetleri ile yarıştığı,
  • 2011’de dijital bilginin %70’ini bireylerin üreteceği, ancak %86’sının kurumsal ortamlarda (iş bilgisayarı, iş telefonu, vb. dahil) saklanacağı
  • Server için harcanan her dolar karşılığında güç ve soğutma için 0.52 dolar harcandığı ve birkaç sene içinde bu tutarın 0.75 dolara çıkmasının beklendiği (Küresel ısınma, sadece pazarlama yaparken kolay satan bir kavram değil, hayatın gerçeğidir.);

söylendi.

Etiketler: , , , , ,

Kategori: bilişim

“KOBİ'lere bilişim…” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. IT sektörüne mensup biri olarak bu tespitlerinize katılıyorum. Bilgi Sistemlerinin bir araçdan ziyade amaç olarak görüldüğü bir ülkedeyiz. Özellikle KOBI’ler Bilgi Sistemlerinin sağladığı avantajları kullanarak yeni pazar yaratma veya kaliteyi yükseltme hedefleri yerine bunu bir maliyet düşürücü operasyonel iş olarak algılıyorlar. Bu da neden ülkemizden Global ölçüde şirketlerin çıkamadığını gösteriyor.
    Ayrıca “Cloud Computing” denen bir sistemde yavaş yavaş gerçekleşmeye başlıyor. Buna göre özellikle KOBI’ler pahalı IT altyapı harcamaları yerine bu hizmeti hızlı iletişim altyapısı ile uzaktan sağlayabilecek şirketlerden alabilecek. Böylece hem kurulum hem de maintainance bakımından kurtulunabilecek. Bu sadece KOBI’ler için değil tekil kullanıcılar için de olacak. Artık bilgisayarımıza onlarca yazılım yüklemek yerine bu hizmeti veren bir şirkete bağlanıp verileri orada tutabileceğiz. Bu da sizin toplantıda tespit ettiğiniz “2011’de dijital bilginin %70’ini bireylerin üreteceği, ancak %86’sının kurumsal ortamlarda (iş bilgisayarı, iş telefonu, vb. dahil) saklanacağı ” öngörüsünü destekler nitelikte.
    Saygılar,

  2. Bir seferinde TBD’nin bir toplantısına katılmıştım. KOBİ sahibi kimselerin de olduğu toplantıda insanlar tamamen işletme verimine odaklı (çok üretim – az maliyet – stok kontrol – muhasebe yönetimi) çözüm arıyorlardı.
    E-ticaret ile kendilerine yeni müşteriler, hatta yeni pazarlar bulabileceklerini duyduklarında gömü bulmuş gibi sevindiklerini halen hatırlıyorum -ki o an benim için toplantıyı terk etme anı oldu.
    Büyümek ve gelişmek için bilişime en çok ihtiyacı olan taraf KOBİ’ler. Bu düşünce biçimini (ucuz işgücü ülkesi haline gelmezsek) bir 20 senede ancak üzerimizden atabiliriz gibi görünüyor.

  3. Bu konuda IT şirketlerini de suçsuz göremiyorum. Toplantı “donanım” ağırlıklıydı ve sürekli olarak bakım ve enerji giderleri üzerine odaklanıldı.

    Ben de kuşkuya düştüm. KOBİ’lerde bilişim süreci “daha ucuz donanım” ile mi başlamalı; sadece bundan mı anlıyorlar (Eren aksini söylüyor sanki…)

    IDC’yi suçlamış gibi olmayayım. En azından KOBİ’leri hedef kitle olarak benimsemişler. Zamanla onları daha fazla inceleyeceklerini umalım.

  4. Uğur Bey, bu yazacaklarım yanlış anlaşılmasın lütfen, kimsenin anlayış boyutuyla dalga geçmek niyetinde değilim.
    Bizim, KOBİ’lerimizi geçtim büyük ölçekli işletmelerimiz dahi bilgisayar sistemlerine yatırım yaparken “en ucuzu hangisi?” diye soran insanlar tarafından idare edilmekte. Dolayısıyla bilgisayar bir amaç değil, bir araç.
    Bu durum “IT ile daha fazla insana konuşup, yeni müşteriler bulup, pazarımızı artırabiliriz” düşüncesi yerine şu düşünce yapısını beraberinde getiriyor; “Bilgisayarla işler daha hızlı yapılır” ya da “Bilgisayarla işleri daha iyi kontrol ederiz”.
    Benim gözlemim; IT’nin pazarlama aracı olarak görülmediği. Ancak, farkettirildiğinde böyle bir eğilimin gelişeceğine de eminim.

Yorum Yazın