Sosyal medya klişeleri
LinkedIn konusundaki yazımda “Herkesin Tweet’lerini, Facebook paylaşımlarını, iç dökmelerini yayınladığı yeni bir kanal oldu” demiştim.
Bu eğilim giderek arttı. Bir uzmanlık (örneğin CRM) grubu oluşturuluyor. Orada çeşitli düşünceler, kavramlar paylaşılıyor. Biri gelip konuyla ilgisiz yazıyı ekliyor. Diğeri kendi şirketinin reklam videosunu koyuyor.
“CRM ile ne ilgisi var?” diye sorduğumda, “Sosyal medyada istediğini istediği yere yazabileceğini” söylüyor. Beni de “Sosyal medyaya ayar verme heveslisi” olarak suçluyor. “Siz beğenmeseniz bile başkasına karışmayın” diyor. (3 ayrı klişe cümlesi bir arada…)
“Yazıyı beğenip beğenmeme sorunu değil, yayınlanma yerinin CRM grubu olup olmadığını soruyorum.” diyorum ama nafile. 3 klişe cümle tekrarlanıyor. “Aynı düzeyde sanılmamak için onlarla tartışmamayı” öğütleyen kişiye hak veriyorum.
Sosyal mecralarda neyin nerede ve nasıl durması gerektiğini bilen tüm arkadaşlar, benzer suçlamalarla karşılaşmış. Arsızlık prim yapıyor demek ki…
😉
Perşembe günü iki kişiye kulak misafiri oldum.
– Bize yalan söylüyorlar. İstanbul’un nüfusu 23 milyon.
– Sen nereden biliyorsun?
– İçinde yaşıyorum. Nasıl bilmem…
😉
Aynı bilinç düzeyi.
😛
Etiketler: facebook, klişe, LinkedIn, reklam, sosyal mecralar, sosyal paylaşım, Twitter
Kategori: bilişim, interaktivite
29 Mart 2013
1:55 pm
Hangi ortamda olursa olsun takip edilen, yönetilen grupların en can sıkıcı sorunu maalesef. “Hoşuma gitti, gönderdim” “Sen şucusun demekki, ondan gönderdiğim şeye karşısın” “Sana mı soracağım ne göndereceğimi” türünden başlar ve uyardığınız kişi tarafından bazen gemi azıya almış şekilde hakaret içeren cevaplara kadar pek çok şeyi duyarız ilgisiz yazıları gönderenler tarafından. Takipçi iseniz bir yere kadar sabır ama bir de yönetiyorsanız o ortamı; başınızda iş vardır.
19 Kasım 2014
8:16 am
Diğer bir KLİŞELER yazısı