Yine Oxford
Bir yandan yarınki blog yazısını hazırlarken, Bloomberg HT’ye göz ucuyla bakıyordum.
Turkcell’in CEO’su Süreyya Ciliv’le röportaj yayınlanıyordu. Teknoloji, hız, ülkeye hizmet, rakiplerin çok misli, internet, mobil, yerli üretim telefon gibi konuları dinlerken konu mobil eğitim’e geldi.
Süreyya Ciliv “İbrahim Tatlıses’in çok güzel bir sözü var: Urfa’da Oxford vardı da mı okumadık” diye giriş yaptı. “Artık her yere Oxford, Harvard, Stanford, MIT’yi getiriyoruz” diye devam etti.
😉
Şu giriş cümlesindeki “çok güzel” sıfatını sorguladım. “İbrahim Tatlıses’in çok güzel bir sözü” diye beynimden defalarca geçirdim. Oysa ben hiç de güzel bulmuyorum. Hatta cehaletin küstahça savunulması diye niteliyorum.
“Daha sonra Oxford’a gidecek paran olduğunda gittin mi?” demiyorum. “Fazlası var” diyerek bu konuda görüşümü yazmıştım. Bedeli ödense de, ödenmese de eğitim bir kaynak kullanımıdır. İşe yaramamışsa, kaynak israfına dönüşür.
Süreyya Ciliv cehaleti kutsayan sözleri “çok güzel” diye nitelemek yerine “Artık kimse “Burada Oxford, Stanford, Harvard, MIT vardı da gitmedik mi?” diye soramayacak. Ellerine, ceplerine getiriyoruz.” deseydi, keşke.
😉
Genç arkadaşlar,
Mobil eğitim için viral yapacaksanız, dayanak da buldunuz.
Haydi hayırlı tıraşlar.
😛
Etiketler: eğitim, Harvard Business School, mobil, Oxford, Turkcell
Kategori: bilişim, yaşamın içinden
31 Temmuz 2013
3:36 pm
Uğur hocam, İbrahim Tatlıses’in bu meşhur sözünü söylediği yıllarda ben de anlattığınız manada algılıyordum. Ama büyüdükçe ve ülkemizi gezdikçe, o insanları tanıdıkça bu sözün gerçek manasının ülkemizde bilinçli olarak geri bırakılan bir coğrafyanın tepkisi olduğunu görmeye başladım. Bu Cumhuriyet dönemi ile ilgili bir durum da değil. Yıllardır Ortadoğu ülkelerini iş ziyaretleri için gezerim ve biz Türkleri niye sevmediklerini samimi olarak sorguladığımda, çoğunlukla Osmanlı’nın kendilerini geri bırakmış olmasına ve yüzyıllarca sömürmesini tepkiyle ifade ederler. ‘Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür’ ezberini geçmişte bıraktığımız, birlik beraberlik içinde bir Türkiye dileklerimle. Çok Sevgiler..
1 Ağustos 2013
8:41 am
Haldun Ulutürk,
Ben de ‘gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür’ ezberine inanmıyorum. (Zaten artık bizim olmadığını öğreniyoruz. Ayrı bir kontrol ile girip çıkabiliyoruz.)
🙁
Geri bıraktırılmışlığa tepkiyi anlıyorum. Ama bu tepki, İbrahim Tatlıses özelinde kesinlikle geçerli değil. Eğitim’e zerre kadar inancı olsa, oğullarını yol kesip adam dövmek (babalarının bir şekilde elde ettiği kaba kuvvet kullanım yetkisi) yerine farklı bir şeyler yapacak şekilde yetiştirirdi. Bugün onları “ikinci nesil iş adamı” olarak tanımlayabilirdik.
😉
Bilirsiniz, kavramlara düşkünlüğüm var.
Bence farklı kavramları karıştırıp, yanlış bir söze doğru anlam yüklemeye çalışıyoruz. Bu sözün geri bıraktırılmışlıkla hiç ilgisi yok. Sonsuz cehaletin ve görmemişliğin aklanması ile yakın bağlantısı var.
22 Ekim 2013
7:16 am
Bir eğitim yazısı daha…