CRM ne işe yarıyor ki?
Birkaç gün önce yayınladığım CRM Projesi Öncesi yazısına gelen yorumlardan birinde sevgili Emel Şenkul Akalın “Uğur Hocam, “müşteri odaklılık ne değildir?” yazınızı okudum bu paylaşımınız vesilesiyle. Yazının tarihini görünce, hani derler ya “sırtımdan aşağı kaynar sular döküldü” diye, vallahi döküldü. ” yazmış.
Sevgili Kerem Toprak “bir çok organizasyonda ne yazık ki CRM sadece satışçıların nefret beslediği bir platformdan ibaret” diye yazdı.
İkisi de çok haklılar. Onların (ve benim) karşılaştığımız bazı yöneticiler tüm değişime uzaktan bakmış, kimileri ise olumsuz deneyimleri genelleştirmiş. Çalıştığı bir şirkette “satışçı nefreti” yaşamış olup, sonradan gittiği kurumlarda CRM’e olumsuz bakan o kadar çok satış – pazarlama kökenli yönetici var ki. Üstelik bazıları büyük + uluslararası kurumların TR ofislerinde yöneticilik yapmışlar. Onlar hâlâ CRM deyince “bir işe yaramıyor” diye konuşuyorlar.
“Bırakın şu bilgi yönetimi gibi şeyleri. Siz bir sadakat kartı çıkartın” diyen Genel Müdürü yazmıştım.
Satış kökenli olanların bir kısmı “Biz piyasanın en iyi CRM ve/veya satış gücü otomasyonu yazılımını satın aldık, milyonlarca TL ödedik. Ama satışçılarımız onu kullanmıyor. Hâlâ kara kaplı deftere muhtaç kalıyoruz. CRM bir işe yaramıyor” diyorlar. Evet, 25 yıl sonra hâlâ…
Bu yazıyı yazma nedenim de bu: Erken kalkışmalarda da, sonradan yola çıkan büyük bütçeli kurumların bazılarında da başarısızlıklar oldu. Suçu CRM’e attılar. Oysa işe yaramayan şey CRM değil. Sizin veya kurumunuzun CRM anlayışınız ve bakış açınız YANLIŞ. Projeyi hayata geçirme yönteminiz YANLIŞ.
“25 yıl sonra” diye yazdım, ben CRM ile ilgileneli 25 sene geçmiş. 1998 – 2000 senelerinde iki bankada CRM kalkışmaları yaptım ama üçüncü bankada – Dışbank – uçtan uca CRM projesini hayata geçirmiştik. O sıralarda Bilgi Üniversitesi MBA programında ders vermeye başlamıştım. 18 yıldan beri eğitim veriyorum.
2008 Ekim’inde, global krizin zirve döneminde profesyonel hayatı bıraktım. 15 yıldan beri de danışmanlık yapıyorum.
İlk yıllarda sıkça “CRM nedir?” veya “CRM ne işe yarıyor ki?” diye soranlar olurdu. O dönemlerde CRM projelerinin %70’den fazlası harcadığı parayı çıkaramamıştı. Vizyon eksikliği, yöntem hatası, bütünü görememe, yetişmiş eleman / uzman kıtlığı bu başarısızlıkların baş nedeniydi.
Zaman içinde bu sorular azaldı. Başarılı projelerin oranı %50’yi geçti. Özellikle Amazon ve Netflix tüm kurumlara örnek oldu. Dünya çapında başarı öyküleri konuşulmaya başlandı. Türkiye’de de Pamukbank “Bankam verileri insan için kullanıyor. Bankam doğum günümde kutlama mesajı gönderiyor” diye Şener Şen ile reklam yaptı.
Bugün bakınca ne kadar komik geliyor değil mi? O senelerde bunun komik ve yetersiz olduğunu anlatamıyorduk. (Bu Pamukbank – Şener Şen reklamının videosunu çok aradım. Hasbelkader bulan olursa, minnettar kalırım.)
Bu senelerde eğitimlerde “Yakında yine başarısız projelerin oranı çok artacak” diyorduk. Nedeni çok basit. Başarılı kurumların ne kadar fark yarattığını gören rakipleri de bilgi yönetimi projeleri yapmaya niyetleneceklerdi ama piyasada o kadar çok kuruma destek verecek uzman olmayacaktı.
Nitekim… öyle de oldu. Çokça CRM projesine başlandı. Çokça CRM Uzmanı ve/veya CRM Danışmanı ortaya çıktı. Hiçbir uçtan uca CRM projesinde bulunmamış (dikkat, “projeyi yönetmiş” bile demiyorum, proje yapılırken oralarda dolaşmamış) çok sayıda CRM uzmanı / danışmanı oldu.
Bu CRM Uzmanı ve/veya CRM Danışmanı unvanlıların çoğu yazılım şirketlerinin satış elemanlarıydı. Bırakalım bir CRM projesini, kendi sattığı yazılımın özelliklerini bile yeterince bilmeyen onlarcasıyla karşılaştım.
CRM’in tercümesinin “müşteri ilişkisi yönetimi” olmasından yararlanarak, satış teknikleri eğitimlerinin bile CRM eğitimi diye verildiğini gördük. “Müşterinin elini sıkı tutacaksın, gözlerinin içine bakacaksın, tok ve kararlı bir sesle konuşacaksın…” içeriği CRM diye satıldı. Bu şekilde benden eğitim almak isteyen ne kadar çok sayıda büyük kurum olduğunu bilseniz şaşırırdınız. En zoru da bilinçsiz İK-eğitim yöneticilerine “o eğitim CRM eğitimi değil” ve “CRM bu değil” diye anlatmaktı.
CRM projesinin alt başlıklarından her hangi biri
- Çağrı merkezi
- Satış gücü otomasyonu
- Kampanya yönetimi
- Veri ambarı
- Yönetim raporlaması
- Maliyet kontrol
- Kanal yönetimi
- vb…
için üretilmiş ve sadece o kısma hizmet eden yazılımlar “CRM yazılımı” diye pazarlanmaya başlandı. Konuyu yeterince bilmeyen ve/veya anlamayan ticari (pazarlama – satış – operasyon – finansman) birimler ile CIO – CTO değil CTPO (Chief Technology Purchasing Officier – Baş Teknoloji Satın alıcısı) olan bazı teknoloji yöneticileri bunlara yatırım yaptılar. Tamamının beklentisi “Yazılımı alacağız, entegre edeceğiz, her şey güllük gülistanlık olacak” idi. (Sihirli değnek
Bu abartılı beklentiler
- Koşulsuz müşteri memnuniyeti
- Müşteri daima haklıdır
… gibi gerçeklerden uzak çok sayıda söyleme konu oldu, çok sayıda konuşmacıya fırsat yarattı. CRM konusunda yararlı olmadı, aksine belirsizliği artırdı.
😉
Bugünlerin en popüler CRM yazılımlarından biri olan Salesforce‘un SFA (sales force automation – satış gücü otomasyonu) yazılımı olarak başladığını söyleyeyim. Hani “adı üstünde” derler ya… İşte öyle… Bugünlere zamanla evrildi. 😉
O günlerde Microsoft’un CRM yazılımı yoktu. Tam yılını hatırlamıyorum, bir gün özel olarak davet edildim. Bana ve ekibime sonradan CRM Dynamics adını alan programın ilk sürümünü anlattılar. “Siebel canınızı çok mu yaktı?” diye sordum. Microsoft ekibinden kahkahalar yükseldi. O yıllarda Microsoft’ta da CRM yazılımı olarak Siebel kullanılırdı. “Müşteri görüşmesi 1 – 1.5 saat sürüyor. Görüşmeyi sisteme girmek 3 saat alıyor” dediler. Onlar da “Dışarıda ne yaptıkları belli değil, biz evde yapalım” demişler ve bu işe girişmişlerdi. 😀
Satış – pazarlama kökenli CRM karşıtlarının çıkış noktası da budur.
Diğer yazılımlarla da ilginç anılarım var elbette. Örneğin Siebel, dönemin en gözde ve pahalı yazılımlarından biriydi. Microsoft dahil büyük kurumların vazgeçilmeziydi. Diğer uluslararası markalı yazılımlar gibi (diğerlerini unutmayalım 🙂 ) size uymuyordu, sizin kendinizi yazılıma uydurmanız gerekiyordu. Sadece ekran tasarımlarından bahsetmiyorum, organizasyon yapısıyla ve iş süreçleriyle kendinizi yazılıma uyarlamanız gerekiyordu. İç müşteri ve SLA (hizmet seviyesi anlaşması) ve iş isteği kavramları çıktı. Bunlar konusunda da eğitimler, konuşmalar yapıldı.
O zamanlarda da bu kavramların YANLIŞ olduğunu, şirketin büyümesi ve ilerlemesi için engel yarattığını söylüyordum. Yıllar sonra 2023 yılında, uluslararası danışmanlık kurumu McKinsey de bunu keşfetti. “Geç olsun, güç olmasın” diyelim 😉 .
Salesforce bulutta iş yapmayı, Micsosoft ise “bulutun güvenilir olmadığını, ofiste kurulu olması gerektiğini” savunuyordu 😮 .
Chordiant isimli bir kampanya yönetimi yazılımı vardı. (Sonradan adı Pega oldu.) Türkiye temsilcisi, Taksitcard projesi sırasında bankada tanıdığım çok yetenekli yazılımcılardan biriydi. Etkinliklere katıldım, sunumları izledim. Onlarca sayfalık dokümanları okudum, videoları seyrettim. Muhteşem bir araçtı. Yanlış anımsamıyorsam 3 istatistik doktoralı arkadaş, üniversitede çalışmak yerine bunu geliştirmişlerdi. Zamanla, müşterilerin ihtiyaçlarına doğru çözüm bularak mükemmelliğe yönelmişlerdi. Aklıma gelen – gelmeyen her şey vardı. O dönem için bile epey pahalıydı ama satın alacak büyük kurumlarda parasını kısa sürede çıkarabilirdi.
Büyük bankalarımızdan ve telekom operatörlerinden bir kısmı Chordiant satın aldılar. Biz de CRM projesi yaptığımız için kullanıcı deneyimini öğrenmek istedim. Bankalardan birinin CRM yöneticisiyle konuştum. “İşe yaramadığını” söyledi. “Nasıl ya?…” diye düşündüm. Bildiklerime göre kampanya yönetimi aracının kavramları kesinlikle çok iyiydi. “Acaba entegrasyonda mı sorun çıkarıyor, mevcut altyapılara uyum göstermiyor mu?” diye sorguladım. Biraz derinleşince şunu öğrendim: Chordiant’ın yönetimini “pırıl pırıl bir teftiş kurulu üyesi” genç arkadaşa teslim etmişlerdi. Bu genç arkadaş mühendislik mezunuydu. Teftiş geçmişi çok iyiydi. CRM’e merak duyuyordu. (İşte size seçim kriterleri.) Ne var ki, istatistik bilgisi SIFIR, araştırma yöntemleri bilgisi yine SIFIR idi. Sorunun kampanya yönetimi yazılımında olMAdığını, “Formula-1 satın alırsanız, iyi bir pilot yerine hevesli arkadaşı direksiyona oturtmamanız gerektiğini” anlatamadım.
😉
Konuya geri dönelim. CRM işe yaramıyor kısmına biraz açıklık getirmeye çalıştım. Yukarıda vurgulanan “ne yazık ki CRM, bir çok organizasyonda sadece satışçıların nefret beslediği bir platformdan ibaret” konusunun nedenlerini henüz yazamadım. Daha “işe yarama” konusu bile bitmedi ama yazı çok uzadı ve Türkiye’de CRM’in Kısa Tarihi gibi oldu.
Tembellik etmeyip bir gün CRM kitabı yazarsam, daha ayrıntılı anlatırım. 🙂
Şimdilik bu kadarla yetinelim. Bugün de bize ayrılan süreyi doldurduk. Yazının devamını ilk fırsatta…
🙂
Etiketler: araştırma yöntemleri, Chordiant, CRM Dynamics, CRM eğitimi, CRM nedir, CRM yazılımı, İstanbul Bilgi Üniversitesi, istatistik, MBA, müşteri deneyimi, Pega, Salesforce, Siebel, Taksitcard
Kategori: CRM
21 Eylül 2023
3:18 pm
Kerem Toprak – Account Manager @ SoftwareONE | AWS Certified Cloud Practitioner
Yine ufuk açan, harika örneklerle dolu bir yazı. “Dynamics” kelimesini görünce implementasyon esnasında, bilhassa operasyonel açıdan çektiğim zorluklar geldi aklıma. Ne işe yaradığını anlatmaya fırsat olmadı. sevgili meslektaşlarıma 🙂 )
Devamını bekliyoruz hocam. Elinize sağlık
Saygılar.
29 Eylül 2023
9:12 am
Emel Şenkul Akalın – Head of CX & Process Development / RPA / Experience Design / Digital Transformation / Business PartnershipHead of CX & Process Development / RPA / Experience Design / Digital Transformation / Business Partnership
Aradan geçen iki hane küsürlü yılların üzerine hala “CRM ne işe yarar?” sorusunu sorup, tam cevabı verebildiğimizden şüpheliyim. Task management ve Lead Management ın bir adım ötesine geçen oldu mu, çok emin değilim. Segmentasyonda bu CRM projelerinin gizli öznesi olmuştu bir dönem.
Bugün artık bu sorunun yeni muhattabı “Müşteri Deneyimi”. CRM felsefesi bir kültür dönüşümü yaklaşımı olmaktan çıkıp bir platformun satış temsilcisi olan CRM Danışmanlarıyla, projenin kapsamına değil, planına odaklanan proje yöneticilerin gazabına uğrarken; Müşteri Deneyimi herkesin çok iyi bildiği, nasıl olması gerektiği konusunda sürekli akıl verdiği ama tüm fikri olanların ne hikmetse asla uygulama anında yer almadıkları bir konu. Her sorunda “müşterinin sahibi müşteri deneyimi ekibidir” düzlüğünde konuya yaklaştığımız sürece bu yemek daha çok su kaldırır. Ugur Ozmen Hocam.
====
Uğur Özmen
Çok güzel bir CeReMe özeti olmuş. Elinize sağlık Emel Şenkul Akalın
Üzerinde sohbet edilmesi, hatta videolar ile anlatılması gereken konular:
Bahsettiğiniz konulardan ayıklayabildiğim birkaç tanesini aşağıda sıraladım.
1- “CRM ne işe yarar?” sorusunu sorup, tam cevabı verebildiğimizden şüpheliyim.
2- Segmentasyon da bu CRM projelerinin gizli öznesi olmuştu
3- Projenin kapsamına değil, planına odaklanan proje yöneticileri
4- Bir platformun satış temsilcisi olan CRM Danışmanları
5- Artık bu sorunun muhatabı “Müşteri Deneyimi”
6- Müşteri Deneyimi herkesin çok iyi bildiği, nasıl olması gerektiği konusunda sürekli akıl verdiği ama tüm fikri olanların ne hikmetse asla uygulama anında yer almadıkları
7- Her sorunda “müşterinin sahibi müşteri deneyimi ekibidir” düzlüğünde konuya yaklaşılması
🙂
Benim aklımda:
– Süreç tasarımı bilmeden deneyim tasarlayanlar
– İstatistik ve araştırma yöntemleri bilmeden teklif modeli geliştirenler
– vb…
vardı ama benimkiler çok daha ikinci türev gibi kaldı.
😉
Sizin vurguladığınız TEMEL maddeleri yeniden ele alsak ve tartışsak ne iyi olur. Açıkçası, bazı eski yazıları da referans vererek, her biri konusunda yeniden yazma iştahı verdi.
=====
Bu vesileyle iğneyi kendime batırayım.
“Aradan geçen iki hane küsürlü yıllar” nedeniyle artık temel konuları bırakıp ayrıntılara inmiştim. Bunu fark ettim.
Emel Şenkul Akalın‘ın dediği gibi, temel noktaları yeniden hatırlamak, belki de revizyon yapmak gerektiği ortada…
“Kim yapmalı?.. Yapabilenler…” diyerek baştan başlamalıyız.
================================
Emel Şenkul Akalın
@Ugur Ozmen
Uygulama pratiğinin deneyime kattığı değerlere kıyasla, uygulayanların & pratik edenlerin deneyimini izleyerek okuyarak en az onun kadar “bilen” olma durumu da bu dönemin kurumsal hastalığı sanırım Hocam. Dinleyen, anlayan ve uygulayan bir kitleniz olması ümidiyle, sevgiler.
29 Eylül 2023
9:46 am
Pınar Demir MBA – Marketing and CRM (Customer Relationship Management) Manager
Hocam , bir CRM yazılımı olmadan firmanın kendi CRM yazılımını oluşturma süreçlerini yönetmek mesleki hayatımda bana en keyif veren kısım⚡️ işin özü İŞİ BİLMEK ve bu işin CeReMesini çekmek gerekiyor herkes gerçek CRM ci olamaz
====
Ugur Ozmen
Aynı fikirdeyim. IT tarafı güçlü kurumlara ben de “bir CRM yazılımı olmadan firmanın kendi CRM yazılımını oluşturmalarını” öneriyorum. Böyle bir projeyi yönetmek… paha biçilemez.
====
Ebru Erdem Kurtay, MBA – Marketing | Communication | Revenue Management | CX | CRM | Tech Savy | Data-driven
CRM’e CeReMe diyen bir tek benim sanıyordum, memnun oldum Pınar Demir MBA
====
Engin Alan – Entrepreneur, CRM & Digital Transformation Consultant
Ugur Ozmen Hocam,
İşletmelerin çoğu süreçlerine hakim değil. Yazılı/çizili halde masaya getirebilen çok az. Başı bilinmeyenin hedefi de konamıyor.
Öyle ki, firmada süreçlerde açık kapıların olması, hatta kopukluklar görülmesi yanına, bir de Görev-Yetki-Yetkinlik çalışmasının yapılmaması eklenince, CRM sistemi hem öksüz hem yetim bir hal alabiliyor.
Hal böyle olunca aslında içeride geliştirmek, dışarıdan almak gibi durumlar tartışmanın bir ileri boyutu kalır düşüncesindeyim.
Özellikle B2B satış modelinde çalışan işletmeler için bedavasından tutun, küçücük yatırımlarla alınabilenine kadar pek çok CRM sistemi aslında temel dayanak olabilir. Dünyayı yeniden keşfetmeye en azından oturup sıfırdan yazarak başlamaya gerçekten hiç gerek yok. İşletmede “müşteri odaklı gelişim, müşteri merkezli operasyon” iyice algılanabilsin, yapılandırılabilsin diye nice danışmanlıklar verdim. Günün sonunda içerideki konunun kendimiz mi geliştirsek, satın mı alsak noktasına gittiğini görünce şaşkın şaşkın bakıyorum.
Amacımız temiz kıyafetse hadi güzel bir çamaşır makinesi yapalım demek amaca bir o kadar uzak kalıyor. Ucuzu pahalısı bir makine bulunur. Danışmanlık deterjanıyla belli bir ısıda (sürede) yıkanırsa pür-ü pak kıyafetler de giyilir. 🙂
====
Ugur Ozmen
@ Engin Alan
İşi teknoloji olmayan B2B kurumlar için “temiz kıyafet için çamaşır makinesi yapmak yanlışlığı” konusuna katılıyorum.
Kurumun “çok güçlü bir IT ekibi varsa, içeriden geliştirmenin daha iyi olduğunu” söylüyorum. Gerçek bir örnek de vereyim: Chordiant’ı öylesine incelemiştim ki, TR temsilcisinden daha iyi bilir durumdaydım. Bu kampanya yönetim aracı 1 mio US$ civarındaydı. Bankamız bu parayı ödeyemezdi. Benim hazırladığım özellikler ve talepler (spec’ler) çerçevesinde içeride ürettik. Elbette Chordiant kadar mükemmel olmadı ama eş zamanlı 70 kampanya yapar duruma geldik. Bize maliyeti 60 bin US$ olmuştu. (Bunu bir blog yazısında anlatacağım.)
Elbette satın almak veya üretmek arasındaki seçim, zaman ve para maliyetleriyle birlikte ele alınır.
Bu yorumda Pınar Demir MBA ve ben, içeride geliştirmeyi kutsamıyoruz. İçeride geliştirme yapılırken danışmanlık yapmanın çok keyifli olduğunu söylüyoruz.
Zaten teknolojisi gelişmiş kurumlar, piyasadaki yazılımları çok hızlı inceliyor ve kendilerine uyanları hemen satın alıp adapte edebiliyorlar.
====
Pınar Demir
@Engin Alan
Çalıştığımız firmaların yazılım ekipleri gelişime açık olunca biz CRM cilerin dokunduğu tüm alanların görünürlüğünün verdiği keyif paha biçilmez oluyor. Ben buna kendi adıma mesleki tatmin diyorum.
29 Eylül 2023
9:56 am
Ebru Erdem Kurtay, MBA – Marketing | Communication | Revenue Management | CX | CRM | Tech Savy | Data-driven
Hocam 20 yıldır iş hayatındayım, ilk günümden beri yazılarınızı okuyorum. Sabırla ve en basit haliyle CRM açısından değindiğiniz konular için size teşekkür ederim öncelikle.
Siebel, Chordiant, MS Dynamics, Salesforce hepsini ve daha fazlasını kullanmış, projelerinde yer almış bir iletişimci ve marka kökenli bir pazarlamacı olarak (satışcı olmayan pazarlamacı 🙂 ) bu konuda çok doluyum. Ve gerçekten belki de bir araya gelip bir “CRM nedir-ne değildir Farkındalık Kampı-Retreat” filan yapmalıyız ki sesimiz herkese ulaşsın 🙂 🙂
Öncelikle her toplantıda söylemekten yorulmadığım birkaç maddeyi izninizle eklemek isterim:
1. Offline’da oturmamış bir süreç dijitalleşme adı altında online’a alındığında kullanıcıların daha çok vakit kaybetmesine ve ilgili teknolojiden nefret etmelerine sebep olur
2. Yalnızca süreci yürüten kişilerden geribildirim alıp, doğru analiz yapmadan danışmanlık firmasına “biz bi yatırım yaptık, bunu bizim sistemlerimize al entegre et” dediğinizde, yıllarca sürecek olan ve sonucunu hiçbir zaman alamayacağınız bir yatırıma girmiş olursunuz. Sürekli danışman firma değiştirirsiniz ve sonuç hep bir öncekinden kötü olur.
3. Değindiğiniz istatistik ve analiz konusunu ayrı bir yazı olarak yazar mısınız, en önemlisi.
====
Ugur Ozmen
Yazılarım yararlı oluyorsa bana ne mutlu. Okuduğunuz ve iltifatlarınız için teşekkür ederim.
Dediğiniz gibi:
Belki de bir araya gelip bir “CRM nedir-ne değildir Farkındalık Kampı” filan yapmalıyız. 2000-2010 arasında böyle toplantılar olurdu. Sanırım yeniden “domatesin faydaları”ndan başlamak gerek.
1 – “Offline’da oturmamış bir süreç dijitalleşme diye online’a alındığında” kesinlikle çok haklısınız. Yanlış süreçleri daha büyük, daha hızlı ve daha düzeltilemez hale getirmenin yolu, yanlışıyla birlikte dijitalleştirmektir.
2 – “Yalnızca süreci yürütenlerden geribildirim alıp, doğru analiz yapmadan” yine katılıyorum. Maalesef kurumların bir çoğu bu yöntemi tercih ediyor. Ne kadar uyarsanız da, çok zaman, emek ve para yiyeceğini söyleseniz de “içlerini dökmek” ve “kendilerini övmek”ten vazgeçmiyorlar. “Aslında onlar süreci yürütürken hemen hiç hata yapmadılar, zaten süreci de mükemmel tasarlamışlardı”.
https://ugurozmen.com/dijital/most-7
3 – İstatistik, analiz ve araştırma yöntemleri… Bunu yazmak isterim ama, bunların derslerini veren hocalar yazsa ne iyi olurdu. Belki birini ayartıp “ortak yazarlı” bir yayına ikna ederim.
====
Ebru Erdem Kurtay,
heyecanla yeni yazılarınızı bekliyorum Uğur Hocam 🙂
29 Eylül 2023
10:03 am
MEHMET ŞEREF AKKAŞ – Danışman, Eğitimci, Değişim Süreci Moderatörü , Uzman Psikolojik Danışman, İş İnsanı ve Yönetici Koçluğu, Mentorluk
Uğur Hocam bu giriş yazısının devamını merakla bekliyorum
====
Ugur Ozmen
Devamını yayınladım. https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:share:7110980098173865984/
Her iki yazının Linkedin yorumlarını blog’a taşıdım.
Şunu fark ettim. Sadece tek bir devam yazısı değil, belki bir CRM kitabı (en azından CRM kitapçığı) oluşturacak kadar içerik yayınlamak gerekiyor.
Değişen teknoloji ve artan sosyal mecra etkileşimleri nedeniyle güncellemem gereken yüzlerce eski yazı da var…
Ne yapsam acaba? diye düşünmeye başladım.
====
MEHMET ŞEREF AKKAŞ
@Ugur Ozmen
Bilgi için sağ ol Uğur hocam. Aslında pek bir haklısın kendimde yaşadığım süreç ve deneyimlerin ışığında bir şeyler yazsam mı derken benzeri hisse kapıldım. Bir defa ayrı ayrı yazılanlar ve de yazıldığı zamanki zamanın ruhu var. Her şey farklılaşıyor. Yorum ve bakış açıları değişiyor. Anımsatman için de teşekkürler.
29 Eylül 2023
10:36 am
Emel Şenkul Akalın
Pega’yı MS Visio’nun alternatifi olarak pazarlayıp süreç haritalarında sınırlı tutan o ihtiyaca yönelik satış yapan danışmanlar. ah o danışmanlar 🙂
====
Ugur Ozmen
O satış danışmanlarını, bugünün TV’lerde her konuda fikri olan “malum konuşmacılar” ile bir tutuyorum.
CRM ve bağlı projelerin çoğunun başarısız olma nedenlerinden biri (ki bence en önemlisi) o satış danışmanlarıdır.
Bunun için yazmayı düşünüyordum. Evet, mutlaka bu konuya dokunulmalı.
====
Umut Mazgal – Sales CRM | Customer Support | Service Management
Okunmalı. Elinize sağlık.