8 Mart 2014 Cumartesi

Dinleyen, söyleyenden arif

Eskiden sık söylenen bir söz vardı: “Dinleyen söyleyenden arif gerek” derlerdi büyüklerimiz. (A. Selim Tuncer’in bu konuda okunası bir yazısı var.)

Montaigne’in, “Aydın okuyucu, yazarın düşündüklerinden daha fazla anlam bulabilir” cümlesinin de aynı anlama geldiğini düşünmüşümdür.

Umberto Eco,  “Genç Bir Romancının İtirafları” isimli kitabında, kendi yazdıkları konusunda okurların bulduklarının derinliğinden bahseder.

😉

Yıllar önce, uluslararası bir marka Türkiye’deki mağaza zinciri için kart çıkaracaktı. Sadakat kartı projesinin 3 kilit kişisi benden eğitim talep etti. Şimdiye kadar yaptığım en odaklı eğitimlerden biri oldu. Sadece 3 kişiyle, 3 tam gün boyunca “veriyi ve değişimi anlamlandırma” çalışmaları yaptık.

Bana güzel bir teşekkür mesajı yazmışlardı.

🙂

Geçtiğimiz hafta bir workshop’ta, güzel bir şekilde karşıma çıktı. O şirkete CRM projesinde teknoloji hizmeti veren şirketin Genel Müdürü ile tanıştım.

Şirketin RFM modelini [1] , [2] , [3] çok beğenmiş. “Kimin modeli?” diye sorduğunda benim adımı vermişler. O zamandan beri benimle tanışmak istediğinden söz etti.

Şirketin CRM sistemi o kadar gelişmiş ki, bütünleşik alt-yapı düşünen Avrupa’daki genel müdürlük “Bizden 10 sene ileridesiniz, siz devam edin” diyerek onları serbest bırakmış.

Bana anlatıldığında gururlandım.

😀

Gururlandım ama… böbürlenmedim. Bir şirkette çalışan 3 orta kademe yöneticisi, hepi topu 3 gün boyunca anlatılanlardan yola çıkıp güzel örnekler yaratmışlarsa, başarı benden çok anlatılanları hayata geçirenlere aittir.

Dinleyenlerin söyleyenden arif olduğu kesindir.

😉

 

Etiketler: , , , , ,

Kategori: CRM, İş hayatı, yaşamın içinden

“Dinleyen, söyleyenden arif” yazısına şu ana kadar 4 yorum yapılmış:

  1. Uğur bey yazılarınızı zevkle okuyorum. Takipteyim.

  2. “Gururlandım ama böbürlenmedim” dediğim bir örnek

  3. Burcu Yavuz :
    19 Mart 2014
    9:22 am

    Son zamanlarda gözlemlediğim bir noktayı sizinle paylaşmak isterim. Artık kişiler instant şeylere o kadar çok alıştılar ki karşısındakinin konuşmasını da bu şekilde dinleyip yanıt vermek niyetine sıkı sıkı bağlanmış durumdalar. Siz bir diyalog halinde iken karşınızdaki kişi diyaloğu 3.saniyede sizi yalnız bırakıp monoloğa çevirmiş oluyor ve o saniyeden itibaren konuyu anlayabildiği kadarıyla karşı bir cevap yahut açıklama kurgulamaya başlıyor. Eğer şanslı iseniz sözünüzü bitirmenizi bekliyor ama çoğu zaman lafınızın arasına girip konuştuğunuz konuyla çokta ilgisi olmayan bir cevap veriyor bu girizgah tabanlı anlık dinleyiciler.
    Durum böyle olunca ““Dinleyen söyleyenden ârif gerek!” deyişindeki arifliğin algılama kapasitesi ile ilgili değil, dinleme özeni ile ilgili olduğunu düşünmeden edemiyorum.

  4. Burcu Yavuz,

    Sizi çok haklı kılan şu yazıyı örnek vereyim. http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/dinlediklerim-soramayanlar

    😉

    Bu nedenle “etkin dinleme eğitimi” veriliyor. Yönetici açısından çok işe yaradığını söylemeliyim. http://ugurozmen.com/is-hayati/egitim-sart

    🙂

Yorum Yazın