29 Aralık 2011 Perşembe

Kampanya yönetimi kurguları

Bildiğiniz gibi, CRM dersi ve eğitimi veriyorum.

“Kampanya yönetimi” deyince, bildiğiniz 3 al 2 öde veya 150 TL üstüne 12 ay taksit veya ÖTV’yi biz ödüyoruz gibi pazarlama kampanyalarını değil, müşteri verilerine dayalı olan ve “doğru müşteriye doğru teklif” yapmayı amaçlayan kampanyalardan bahsediyorum.

Derste verdiğim iyi ve kötü örnekleri paylaşmaya karar verdim. CRM yazılarını topladığım uzaktanCRMegitimi.com‘da birkaç gün boyunca, doğru ve yanlış örnekleri anlatacağım.

İlkini bugün ayrıntılı şekilde anlatmaya çalıştım.

EKLEME: İkinci yazıyı da yayınladım.

Kampanya yönetimi konusunda bir şeyler öğrenmek isterseniz, takip edin.

😉

Etiketler: , ,

Kategori: CRM

“Kampanya yönetimi kurguları” yazısına şu ana kadar 5 yorum yapılmış:

  1. Çağlar ORHAN :
    29 Aralık 2011
    6:56 pm

    Hocam haftada 2 kez şehirler arası yolculuk yapıyorum. Türkiye’nin ilk 5 büyük firmasından sayılabilecek 2 tanesi ile yolculuk yapmayı tercihe diyorum. Son zamanlarda hizmet kalitesini düşürdüğü için birisini tercih etmez oldum. Yine de gözlerim verdikleri hizmette. Toplam Kalite Yönetimi dürtüsü aklımdan hiç çıkmadığı ve bilinçli bir tüketici olmak için efor sarfettiğimden sürekli gözlem halindeyim.
    Bu aralar her ikisinde de cazip promosyonlar var. Bir nevi kampanya. Birisi bir GSM operatörü kullanıcısına gidiş-dönüş biletinde indirim yapıyor diğeri ise gidiş-dönüş alımlarda dönüşü 2TL sayıyor.
    Çok uzun yazmayayım ancak tıpkı sadakat kartlardaki puan işinde olduğu gibi her otobüs için ayrılan kontenjan çok az (ort 1-4) sayıda olduğu için yer bulmanız imkansız. Sayılarla konuşursak 46-54 koltukta 1-4 koltuk o operatörden GSM hizmeti alanların oranına bölündüğünde şansınız yok denecek kadar az. Üstelik otobüs başına ayrılan kontenjan da son derece keyfi. Örneğin kontenjanı olmayan otobüsler seferleri de var. Promosyon zaten düşük ihtimalli bir fayda sağlayacak onu da hiç alamama ihtimaliniz var. Teorik olarak sadakat kartı puanlarınızla asla yolculuk yapamamak mümkün. Bunun B planı olmalıydı. Tahmin ediyorum bu puan ve promosyon işleri sadece reklam giderleri olarak görülüyor. Aslında müşteriyi çekmek değil amaç. Amaç dostlar alışverişte görsün hesabı müşteri taraflı tutum sergiliyormuş gibi yapmak.
    Bu arada hizmet kalitelerinin de yerlerde süründüğünü belirtmek isterim.

  2. Link verdiğiniz örneğin aktörü olan GSM firması, tüm uygulamarıyla zaten hizmet kalitesini değil, sadece ve sadece gelirini artırmayı amaçlayan bir firmadır. Yani sizin ince ince irdelemeniz baştan bir hata çünkü siz kötü niyetli bir uygulamayı iyi niyetliymiş gibi değerlendiriyorsunuz, hatalara işaret ediyorsunuz. Halbuki onlar zaten bir hizmet vermek için değil, kaba tabirle “biraz daha yolmak” amacıyla uygulamalar geliştiriyorlar.

    Bu tip “müşteri memnuniyetini lafta bırakıp sadece bir şekilde gelir artırmayı amaçlayan” uygulamara bankacılık sektöründe de çok rastlanıyor. Hemen hepsi aynı mentalitede olmakla birlikte bu bankalar arasında sizin daha önce çalıştığınız banka da var.

  3. Özgür,

    Benim daha önce çalıştığım bankalardan hangileri acaba?

  4. Özgür Acar :
    30 Aralık 2011
    11:56 am

    Burada kötü niyetten ziyade kötü yönetim söz konusu bence, sadece kampanya yönetimi bağlamında değil. Zira iki operatör de çok güçlü ve yaygın markalar, hem kendi markalarını çok daha küçük markalara kullandırmışlar hem de müşterileri için gereken katkıyı sağlamamışlar. Eğer bunlar banka olsaydı, müşterileri için çok daha iyi bir pazarlık yaparlardı diye düşünüyorum.

  5. Yapı Kredi’yi kastetmiştim. Ama Türkiye’de müşteri odaklılık açısından hemen hepsinin aynı başarısızlık seviyesinde olduğunun tekrar altını çizmek istiyorum. (Bilinçli ve hak arayan bir müşteri olarak böyle bir tespit yapma hakkını kendimde buluyorum.)

Yorum Yazın