Kablolu TV ve Veri Anlamlandırma
Dün, değerli arkadaşım Burak Demiral’ın şu tweet’ini gördüm.
Ne düşündüğümü paylaşayım. Kişiselleştirmeme Örnekleri – 2 yazısında Digiturk, D-Smart, TeleDünya gibi kablolu TV şirketlerinin nasıl kişiselleştirme yapabileceğinden bahsetmiştim. Yazı 14 Nisan 2014 tarihli ama önermelerim o zaman da yeni değildi. Sayın İbrahim Gökçen’in Bilgi Üniversitesi’ndeki CRM dersime konuk geldiğinde (Kasım 2010) paylaştığı örneklerden biriydi.
İbrahim Gökçen’in dersime konuk geleceğini sosyal mecralardan duyurmuştum. MBA katılımcıları yaklaşık 20 kişi, sınıf ise 40 kişilik bir sınıftı ama ayakta bile yer kalmamıştı. O gün sınıfta olanlar, yukarıdaki Digiturk örneğini görünce gülmüşlerdir.
CRM eğitimlerimizin Veri Anlamlandırma bölümünden bir sayfayı paylaşmak isterim.
Pandemi öncesinde yüzyüze eğitim yaptığımız dönemde, eğitimlerimden birine katılan iki Digiturk çalışanı “Artık bu konuda çalışmaya başladıklarını” söylemişlerdi. Anlaşılan geç kaldıklarını biliyorlar ve acele etmeden pek yavaş ilerliyorlar.
😀
Ne var ki, Digiturk sadece veri anlamlandırma kısmında konu edilmiyor. Yaşam boyu değer konusunu işlerken de sıkça bahsediyoruz.
Belki bir gün Digiturk de “Hoşçakal veya Şeytan görsün” seçeneklerinden doğru olanı seçer, tıpkı Spotify gibi kapatmaya kalktığınızda, “Tercihlerinizi kaydettik. İstediğinizi zaman geri gelebilirsiniz. Bıraktığınız yerden başlarız”, “İsterseniz tercihlerinizi silebiliriz, ama yapmasanız daha iyi” gibi cümlelerle “İstediğim an geri dönebilirim” duygusunu uyandırır.
🙂
Bu arada, Burak’ın önerisini ciddiye alın. Gerçekten ihtiyaç var.
😉
Etiketler: Digiturk, kablolu TV, kişiselleştirme, veri anlamlandırma, yaşam boyu değer
Kategori: CRM
9 Şubat 2022
4:15 pm
Sloganları binlerce film ancak uzmanlıkları sadece futbol maçları olimpiyatlarda trt akla gelirken digitürk spor kanalları hiç gelmez. Film paketleri de bana hiç hitap etmiyor. binlerce arasından uygun bulamıyorsunuz. Digital bir platform olmasına rağmen eğer çıkmak istersenizonline digital bir platform olmasına rağmen faks çekmek zorundasınız eğer faks bulabilirseniz.
12 Şubat 2022
9:09 pm
Sevket Sureyya Celikkanat Director , IT & E-Commerce at Ayaydin-Miroglio Group
Bu firmadaki sorun keşke sadece , “veri okumayı ve aksiyon almayı eline yüzüne bulaştırma” olsaydı. Oysa işin aslı dip seviye = “şark kurnazlığı” . Özetle niyet dahi yok…
*
Ugur Ozmen
O kadar çok KATILIYORUM ki…
Artık bu “şark kurnazlığı”nın aksine çalıştığını bile anlayacak durumda değiller.
*
Bugra Sofuoglu Senior Expert at İKADA Consulting
Digiturk ne zaman “bein” oldu, daha da berbat hale geldi. “Şah iken Şahbaz oldu”
*
Diğer Linkedin yorumları https://ugurozmen.com/crm/ilk-tekel adresinde yer almaktadır.
12 Haziran 2022
12:42 pm
bir sonraki yazı yorumunda tam da yaşadığım “şey”e bir önceki yazıda denk gelmek… sondan başa doğru okuyunca…
tarihlere baktım da, 2010, 2014… çok acı verici, araba modellerinin bile 3 yılda bir yenilendiği dünyada, 10+ yıl tüketiciye, dahası direkt müşterisine bu kadar ilgisizi firmanın yaşaması sadece tekel olması ile mümkün, ancak bu özelliğini kaybettiğinde tam bir çığ düşmesi.. umurunda mı, yok ya bizim en büyük mottomuz “ayağımızı yerden kesilsin yeter” değil mi zaten…
27 Eylül 2022
9:47 am
Ali Koray SANDAL, MBA IMPRO YATIRIM DANIŞMANLIK şirketinde founder
Hocam bazen şunu düşünüyorum; Türkiye’de bazı firmalar aşırı sadık müşterilerden dolayı tembelleşiyorlar mı acaba? Costumer turnover’ ı biraz daha yüksek olsa, rekabet biraz daha kızışsa “eyvah” deyip veriye sarılırlar mı ki?
*
Bahriye Sarıkaya
Yemeksepeti bunun tam tersini ispat ediyor şu anda. Tekel oldukları zaman daha iyilerdi. Şu an o kadar kötü ki baştan sona tüm hizmetleri, rakiplerinden birini tercih ediyorum artık.
*
Ugur Ozmen
Blog konusu olan şirketin tembelleşme nedeni “aşırı sadık müşteriler” değil, bence de… Kendi pazarının ilk firması olmasının getirdiği rahatlık var.
Sadakat nedenlerine bakarsak https://www.uzaktancrmegitimi.com/636/sadakat-nedenleri muhtemelen müşterilerinin Digiturk’de kalmasının nedeni İlgisizlik (rakipleri araştırmamak) veya tembellik (rakibine geçmek için çabalamamak). Anlamlı marka olduğu için sadık olan var mı, merak ediyorum.
Bahriye Sarıkaya’nın dediğine yakın düşünüyorum. Artık tekel değilse bile Digiturk de (Yemeksepeti gibi) piyasada ilk ve en büyük olmanın rahatlığı içinde…
Umudum şu: insanların terk nedeni = sadakat nedeni (sadece markalar için değil, insanlar arasındaki ilişkilerde de geçerli).
https://www.uzaktancrmegitimi.com/4056/churn-4
Bu konu yeni bir blog yazısına konu olur sanki…
*
Ali Koray SANDAL, MBA
Ugur Ozmen Rahatlık —> Tembellik —> Entropi —> Çöküş olarak gider bence bu hocam
“Tekel” diye bir şeyin kalmadığını bir süreliğine var olsa da kalıcı olamayacağını bilmek gerek… Çoğunlukla lokal bir pazarda “ilk” olmanın verdiği avantajı “Tekel” olmak zannediyorlar ama aradaki farkı korumanın daha çok çalışarak ve veriyi-dijitali daha çok kullanarak mümkün olacağını gözden kaçırıyorlar sanırım. Basketbol maçlarında “geriden gelenin avantajı” diye bir kavram vardır. Geriden gelen, lideri takip ederken onu taklit etme avantajıyla birlikte kendine avantaj sağlayacak kişisel stratejisini de oluşturur. Bu yüzden belki “Tekel” ve “Lider” kavramları baştan tartışılmalı belki de.
*
Mehmet KIRCA Management Consultant, helping companies in their way to customer orientation.
Her şey bir tercih meselesi… Bazen basit tercihler “iyi” ve “kötü” arasındaki seçimi de belirliyor. Ve ne yazık ki bu noktaya getiren de genelde kısa vadeye odaklanan ticari tercihler oluyor. Tabii çoktan mevta olmuş bir iş modeli ve piyasaya kolayca ve çok ucuz giren rakipleri düşününce en kolay çözüm bu gibi 😉
*
Ugur Ozmen
“Gaflet anı pazarlaması” ve “fırsatçılık” çoktan mevta olmuş iş modelleri. Ne var ki, oralarda büyümüş C düzeyi arkadaşlar, gerçekleri anlamakta zorluk çekiyorlar
27 Eylül 2022
9:52 am
Bu yazının yorumlarını tartıştığımız blog yazısı
https://ugurozmen.com/crm/ilk-tekel
İlk ve Tekel Olmak