Mağaza kartlarının dönüşü
Sanki bir sinema dizisi gibi…
1997 – 1999 yıllarında sadece İstanbul’da 200’e yakın markanın kendi kartı vardı. Alışverişe çıkarken kartlarınızı yanınıza alsanız, küçük bir bavul taşımanız gerekirdi. (Birinci film 🙂 )
Sonra bu kartlar yok oldu. (İkinci film 🙁 ) O zamandan beri varlığını sürdüren bir tek Migros kart var diye biliyorum. Eksik bildiğim varsa, haber verirsiniz.
Aradan yıllar geçti. Şimdi yeniden mağaza kartlarının sayısı artıyor. Hemen her marka kendi kartını çıkartıyor. (Üçüncü film 🙂 )
Sizce gelecekte ne olur. Dördüncü filmin senaryosu nasıl olacak? 😉
Etiketler: alışveriş, mağaza, marka kartı, Migros, Migros kart, sadakat kartı
20 Şubat 2009
8:43 pm
Uğur Hocam,
Şuan bir çok kuruluşun “Müşteri Kartı” mevcut, CRM için bence çok önemli bir yapı. Teknolojide bu oluşumun yardımcısı. Gelecek değil ama dördüncü film, “Müşteri Kartları” haricinde bir çok markanın çeşitli avantajlar sağlayan kartlarla dolacak (Örn; Back-Up, elitecard gibi).
Bu, hem kart sahibi olan vatandaşların, hemde markaların işine gelecek, vatandaş onlarca kart yerine tek bir kart ile yüzlerce avantaja ulaşma şansı, marka ise daha çok müşteriye ulaşma şansına sahip olacak. Marka bu konuda CRM çalışmasını yenilemesi/geliştirmesi şart. Yoksa tüm datalar Back-Up ve elitecard gibi markaların elinde olacak. Bu datalarıda markalar ile paylaşmayacak. Eğer markanın CRM çalışmaları için müşterilerin o markaya yönelik eğilimlerini paylaşır (maddi olarak olur buda) ne ala.
Teknoloji! Teknolojiyi kullanmak marka için çok önemlidir, RFID ve/veya yeni teknolojili kartlar sayesinde müşteri magaza girdiği an magaza satış görevlisi “Uğur Beyin magazada olduğunu bilmeli”. Uğur Beyin hangi ürünler ile ilgilendiğini sisteme mutlaka girilmeli ve o üründe yapılan yenilikleri/indirimleri Uğur Bey gibi o ürünle ilgilenen müşterilerine bildirebilecek.
Bu dördüncü film için teknolojimiz var ama uygulayan firma varmı bilmiyorum. Markalar Müşteri Kartları sayesinde neler yapabileceği konusunda teknoloji eksikliğine sahip, bu konuda bilir kişi Türkiye’de çok az. Tabi kartlardan önce müşteri memnuniyetini sağlan firmaların çoğalması lazım.
Uğur Hocam ziyaretçilerinize sorduğunuz bu soruyu üstad olarak sizin senaryonuzu daha çok merak ediyorum.
20 Şubat 2009
9:39 pm
Hocam parokart yani belli bir gruba ait kartların çıkması 4. senarya olamaz mı ? ki bu var, bu yüzden 5. senaryoyu konuşmak lazım değil mi ?
21 Temmuz 2009
11:56 am
Yazılarınızı biraz geriden okuyarak geliyorum. Bu sebeple yorumlarımda biraz geçikmeli. Ama genede yazmak istedim.
Öncelikle bankaların ödeme sistemleri tarafından gittikçe daha fazla köşeye sıkıştırılan markaların kendi kartlarına tekrar yönelmeleri ve ardından markalar arasında bazı çapraz uygulamalar ile bir sadakat networkünün temellerni atmaları gayet doğal. Ayrıca sizin Positive projenizde olduğu gibi banka kartının içine sadakat bölümü eklemek yerine oyunu tersten kurup sadakat kartının içine doğrudan olmasa bile dolaylı olarak ödeme(kredi) kartını gömmek oyunu markalar adına kolaylaştıracak ve cesaretlendirecek bir çözüm. En azından pompada ödeme alternatifi hem sadakattan hem kredi kartından çifte kazan ile akaryakıt sektöründeki sadakat oyununun tüm kurallarının değişeceği kesin. Ama sorun bu markalarn çok sayıda parçadan oluşan bu sadakat servis sağlayacılarını ve diğer markalarla geçişi sağlayamayacağından dolayı Paro gibi alternatiflerin yakın gelecekte olması muhtemeldir.
Markalar artık müşterilerine tekrar sahip çıkmak zorundadır. Ama bunu tek başlarına değil kendileri ile kazan kazan yapacak diğer markalarla bir ortak bir network altında yapmaları başarılarındaki kritik faktördür.
Diğer bir konu ise fiziksel kartın yerini cep telefonunun alması konusudur. Mevcut hali ile GSM telefonunun plastik kartı alması mümkün değil. Ama çok kolaylaştırıcı bir bilgilendirme ve tetikleme aracı olducağı kesindir. Ama NFC teknolojisi ile birlikte hem sadakat hemde ödeme kartlarının GSM telefonunun mevcut chipi ile birleşmesi ile en azından ek kartların taşınması ortadan kalkacaktır. Kişi üyesi veya müşterisi olmak istediği markalardan gelen talepleri kabul ederek ve kampanyaları yükleyerek GSM chipi ile aynı anda onlarca kartı tek sistem GSM telefonu ekranı ve yazılımları ile kontrol edebilecektir.
Özetle Mağaza kartları bir networkün parçası olarak ve yeni teknolojiler ile geri dönecek. Yeterki markalar müşterlerine sahip çıksınlar ve onları doğru analiz etsinler.
Selamlar,
İbrahim DURAK.
12 Eylül 2009
11:44 am
[…] markalı (co-branded) kartları altında birleşmeye başlamamışlar. (Sonrası için kısa bilgi, Magaza kartlarının dönüşü […]
14 Eylül 2009
5:00 pm
Bu kaçıncı film olur bilmiyorum ama benim gelecek öngörüm tüm mağazaların kartlarının gereksinim sona erdiğinde ötürü kalkacağı ve herkesin tek bir kart taşıyacağı yönünde.
Büyük sermaye grupları ve devletin masaya oturmasıyla (Belki de bu hususta anlaşmaya varıldı) orta vadede yaşanacak bir gelecek.
Devletin her vatandaşına vereceği, şu an taşıdığımız kimliklerin yerini alacak bir kart.
Büyük olasılıkla sürücü belgesini andıran ve üzerinde kredi kartındaki gibi küçük bir çip barındıran bir kart…
Pos cihazlarında bu kimlikler kullanılacak. Mağazalar da kimlik numarası üzerinden söz konusu veri tabanlarını oluşturacak.
Bankanız değiştikçe kartınızın da değişmeyeceği bir sistem…
BKM’nin bu yapıya geçişte en önemli adım olduğu kanaatindeyim.
…ya da sadece bilim-kurgu senaryosu yazıyorum…
12 Kasım 2009
4:29 pm
[…] marka kartlarının yoğun olduğu bir dönem yaşandı. Sadece İstanbul’da 200 kadar markanın kendi kartı […]
30 Nisan 2010
8:05 pm
“Sizce dördüncü filmde ne olacak?” sorusunu, önde gelen perakendeciler ile tartıştık…
22 Mayıs 2010
1:47 pm
Mağaza kartlarının azalıp, bankalar ile ortak kart (co-branded) çıkarıldığı dönem idi. Bir hastaneler grubu da banka ile ortak kart çıkarmak istiyordu. Onun kısa öyküsü…
29 Mart 2011
9:57 am
Akıllı mobil cihazların insan hayatında vazgeilmez olacak kadar ileri gittiği bir dönem. Bu dönemde hiçbir cihazda işletim sistemi olmayışı. Tüm işletim sistemleri ve uygulamaların cloud computing ile yönetilmesi. Bireyin herhangi bir lokasyona girdiğinde o lokasyonla interaktif olarak mobil cihazi ile haberleşmeye geçmesi. Bireyin tüm verilerinin cloud Computing ile tek merkezde toplanması nedeniyle sisteme üye tüm ticari kuruluşların kampanyalarının lokasyonda bireye ulaştırılması. Sadece bu kampanyaları yöneten ticari kuruluşların çıkması. Siteme dahil olmayan ticari kuruluşların batması. Sistemin bireye kazandırdığını düşündüğü kampanyalar nedeni ile ihtiyacından daha fazla ürün alması, bütçesini kontrol edemeyişi, yeni borçlandırma tekniklerinin türemesi. Bu bilgilerin artık illegal yapılar tarafından ele geçirilmesi ve kullanılması nedeni ile bir, iki sosyal facia. Bireylerin izlenmekten bıkarak mobil iletişimi kesmesi ve 1970 öncesine dönmesi.
3 Nisan 2011
10:32 am
4. senaryo: Kartsız firma, kartsız müşteri kalmayacak. Hediyeler kart ile alınacak. Kendi CRM ve LOYALTY’sini performanslı bir şekilde yürütemeyen markalar tek bir kart altında bu işi kendi profesyonelliği ile yürüten kart programlarının altında birleşerek yürütecekler. Bu hem onların maliyetlerini azaltacak, hem de ortak kart programlarının gücünü birlikte yaşayacaklar. Hem rakip olacaklar hem de olmayacaklar. Daha az indirim yaparak daha çok müşteriye ulaşacaklar. İndirimler de, puanlar da yerini bulacak. Müşteri memnuniyeti yaratılacak. Bankacılık kartlarının verdiği binde puanlara alternatif yüzde puan uygulamaları yaygınlaşacak. Hediye almak tarihe karışacak. Yerini hediye kartlar alacak.
3 Nisan 2011
11:48 am
Sadakat ortaklıkları, benim beklediğim (hatta desteklediğim) bir senaryo idi.
Maalesef,
1 – Şu ana kadar başarılı örnek olmaması,
2 – Bu işi en iyi yapabilecek kurumların konudan uzaklaşması,
3 – Bu işin KART değil VERİ işi olduğunun anlaşılmaması
yakın gelecekte anlamlı bir çözüm göstermiyor.
6 Nisan 2011
1:05 pm
Sayın Uğur Bey biz bu konuda OpenCard organizasyonu olarak çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Hatta işimiz Alış Veriş Merkezleri olmasına rağmen çok ciddi bir mesai harcayarak OpenCard ortak kart organizasyonunu güçlendirmeye çalışıyoruz.
3. maddenizi çok beğendim. Sizin için bir sakıncası yok ise, bundan sonra görüşmelerimizde bu vurgunun gücünü rahatlıkla arkamıza almak isteriz.