Seyrek sorulan sorular
Şöyle bir mesaj aldım:
1 senedir CRM üzerine girişimde bulunmak için çevremden arkadaşlarla fikir alışverişinde bulunuyorum. Internette araştırırken yazılarınıza denk geldim, bir süredir ilgiyle takip ediyorum, ya da buna takip etmek denemez, CRM ile ilgili eski yazılarınızı okuyorum.
Benim özellikle ilgilendiğim konu sadakat kartları. Yazılarınızda sadakat kartlarının gelişimini 4-5 film olarak adlandırmışsınız.
1. film –> her markanın cüzdan posteri olarak toplamda 200 küsür kart çıkarması.
2. film –> bankaların bu işi finansal bir iş olarak görüp sahip çıkması ve marka kartlarının marka+banka kartı olması (bir sürü de örnek koymuşsunuz)
3. film –> Her banka programının (bonus, advantage vs) sayısız markası olunca, rekabet manasında bu kartların bir anlamının kalmaması, böylece sadakatin markaya değil, programa olması ile markaların tekrar kart çıkarma ihtiyacı kaçınılmaz olmuş, anladığıma göre.
1. sorum bu noktada. Migros ve Marks&Spencer örneğini vermişsiniz. Bu örnekler çoğaltılabilir mi? Belki de yaşım gereği hatırlamıyorum, ama Boyner, YKM, Sevil gibi örnekler var mıdır acaba? 2 örnek böyle bir genelleme için az geldi bana. Tamam biliyorum piyasada yüzlerce sadakat kartı var (carrefour, migros, beymen, vakko, ramsey, network,…). Fakat bunların hepsi bir zamanlar bankalara mı aitti?
4. film –> ortak sadakat programlarının ortaya çıkması. Paro tek örnek sanırım.
2. sorum da bununla ilgili. Koç grubundan başka bir grup da kendi markaları içinde potansiyel görüp böyle bir program çıkartamaz mıydı? Mobilya, retail, otomotiv, turizm, banka gibi pek çok sektörde markaları olan Sabancı grubu neden bunu hiç düşünmesin. Ya da hiçbir holdinge bağlı olmadan şube sayıları çok büyük farklı sektörlerden 2-3 firmayı birleştiren bir koalisyonda neden kimse sinerji görmesin?
😉
Benim ilk soruya yanıtım şöyle:
Öncelikle “Migros ve Marks&Spencer örneğini” 3’üncü film için değil de yanlış yöne giden 4’üncü film için verdiğimi sanıyordum. Bu durumda “Boyner, YKM,… piyasada yüzlerce sadakat kartı var (carrefour, migros, beymen,… Fakat bunların hepsi bir zamanlar bankalara mı aitti? ” sorusuna yanıt veremiyorum.
Dolayısıyla “2 örnek böyle bir genelleme için az geldi bana. ” önermesi de yanlış anlamadan kaynaklanıyor.
Sanki daha önce zaten bunları yazmışım gibi bir izlenimim var. Ya ben yeterince iyi anlatamamışım, ya da soruyu iyi anlamadım.
Gelelim daha fazla önem verdiğim kısmına… Eğer, “1 senedir CRM üzerine girişimde bulunmak için…” diyorsak, “Benim özellikle ilgilendiğim konu sadakat kartları…” diyorsak… Girişim yapacağımız konuyla gerçekten ilgilenmeliyiz.
Internet’in olduğu bir devirde “Belki de yaşım gereği hatırlamıyorum” kelimelerini okuyunca, şaşırıyorum ve üzülüyorum. Hani araştırmacılık?… Üstelik, daha önce yazdıklarım içinde bu sorunun yanıtı da var.
Bir yandan da sevinmeliyim. Demek ki bu konuda geniş içerik internet’te bulunmuyor. Bana yazacak çoook gün çıktı. Eğer sıkılmazsanız.
😛
Gelelim 2’inci soruya…
Acaba “Koç grubundan başka bir grup da kendi markaları içinde potansiyel görüp böyle bir program çıkartamaz mıydı? ”
Çıkartabilirdi. Zaten Boyner grubu daha önce çıkardığı marka kartlarını birleştirip Advantage‘i çıkarmıştı. (Yazmıştım.) Cankurtaran grubu da aynı şekilde Cankart‘ı çıkarmıştı. (Yazmıştım.)
Burada benim 2 tane ödüllü sorum var. (Ödül: Harvard Business Review’dan derleme yapılan Türkçe kitaplar. 2 adet. Kurayla falan değil. Benim ve okuyanların ufkunu en çok açacak kişilere hediye edeceğim.)
Soru 1: “Mobilya, retail, otomotiv, turizm, banka gibi pek çok sektörde markaları olan Sabancı grubu neden bunu hiç düşünmesin?” Acaba düşünmemişler midir? Neden yapmamışlardır?
Soru 2: Ayrı şirketlerin kartlarını tek bir çatı altında toplayınca sadakat ortaklığı olur mu? Başka nelerin de olması gerekir?
😀
Yanıtları buraya, blog yazısı altına gönderin ki toplu bir bilgi hazinesi olsun.
30 Temmuz günü son teslim tarihi.
😀
Etiketler: Advantage, alışveriş, marka kartı, Migros, Migros kart, sadakat, sadakat kartı, sadakat ortaklığı, tüketici
Kategori: CRM
6 Temmuz 2010
6:34 pm
1. Neyi önce yaptılarda, bunu yapsınlar. Çok başarılı 3 örnek çıkarsa, yaparlar ve/veya yapılmış olanı alabilirler.
2. Olmaz. Aslında burda kesemek isterdim ama, yetersiz olur elbette. Aynı çatı altındaki tüm marka ve/veya ürünleri “ben” beğenmeyebilir, istemeyebilirim.
6 Temmuz 2010
6:40 pm
SORU 1 : sabanci grubu teknosa icin zaten sadakat karti cikartti. retail kismi icin zaten cikarttiklarini goruyoruz. bunu cikarttiklari marka (teknosa)’ya baglayinca goruyoruz ki alisveris sıklıgının daha fazla oldugu markalarini tercih etmisler. zira bir musteri haftada 2 kere teknosa’dan alisveris yapabilir her seferinde farkli bir urun olmak uzere, fakat otomotiv, turizmi mobilya gibi sektorler tekrari uzun zaman icerisinde olacak sektorler oldugundan dolayi yapilacak yatirimi karsilayamaz. dolayisi ile sabanci muhtemelen bunu dusunmus ve teknosa-kart’i kullanima sokmus, diger sektorlerde ise zaten kendisine bagli olan akbank’in axess’i ile devam etmeyi tercih etmistir. zira yapilacak tum kampanyalari axess uzerinden yapmak yine onlara kazandiracaktir.
SORU 2 : ayri sirketlerin kartlarini tek bir cati altinda toplamak muhtemel bir database ortakligini da gerektirecektir. ne kadar cogu sadakat kartta artik chip kullaniliyor ve bilgilerin bir kismi bunun uzerinde saklanabiliyor olsa da, chip uzerinde saklanamayacak, daha kritik bilgilerin saklandigi bir veritabani gereksinimi her zaman olacak ve bu veritabanina birden fazla sirketin ulasabilmesi gerek bilgi kirliligi, gerek bilgi guvenligi, gerekse bilgi guvenilirligi acisindan sorunlar yaratacak; daha da farkli bir acidan bakarsak x firmasina verdigim bilginin y firmasinin da eline gececek olmasindan dolayi ya ben musteri olarak kendilerine yanlis bilgi vericem -bilgi kirliligi ve guvenilirligi- ya da gozumde x ve y firmalari icin negatif bir etki yaratacaktir. kaldi ki daha once de bahsettigim gibi, firmalar bu ortak veritabaninda musteri bilgilerini paylasmak istemezler; cunku rakipler arasinda baslayacak olan bir sadakat ortakligi, sartlar ne olursa olsun rekabet dolayisi ile bu veritabani ve bilgilerin kotuye kullanimina vesile olur.
kotu imlam icin bagislayin, yanlis veya hatali bilgim varsa da duzeltirseniz cok sevinirim. severek takip ediyoruz… 🙂
6 Temmuz 2010
7:00 pm
Merhaba,
Ben sabancı holding çalışanıyım. Dolayısıyla soruya “sabancı içinden” bir cevap vererek açıklamaya çalışayım.
CRM uzmanı değilim, loyalty card’lara da bir tüketici olarak yaklaşabiliyorum, dolayısıyla cevabım daha çok “sabancı çalışanı bir tüketicinin” bakış açından gelecek.
Size soru soran arkadaşın maalesef Sabancı Holding ile ilgili bilgisi biraz zayıf. Zira Sabancı Holding’in hiçbir zaman bir mobilya firması olmadı.
Otomotiv firması olan ToyotaSA’daki hisselerini geçen sene sattılar. Satmadan önce de bu tür loyalty card kararlarını tek başlarına verebilecek bir durumda değillerdi (Toyota ortaklığı sebebiyle)
Sabancı’nın sanıldığının aksine tüketiciye direk dokunan ve Sabancı grubu’nun kontrolünde olan iş kolları ve şirketleri çok sınırlı.
Son 5 seneye kadar da ağır sanayi şirketleri portföyün çoğunluğunu oluşturmaktaydı.
Sabancı grubu olarak bir sadakat kartı programı çıkartmak için bir kaç şartın gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum:
1) Tüketiciye direk ulaşan, geniş bir portföy
2) Bu portföy’deki şirketlerin birbirleri ile doğal sinerji imkanları olması
3) Sabancı’nın bu işten “daha fazla bağlı (captive) müşteri veya daha çok satış elde etmesi”
Bu şartların oluştuğunu düşünmüyorum açıkcası. Çünkü
1) Müşteriye direk ulaşan Sabancı grup şirketleri Teknosa, Carrefoursa, Diasa, Brisa, Akbank (belki Aksigorta eklenebilir), HiltonSA’lar. Bu şirketlerden sadece Teknosa, Akbank ve Aksigorta Sabancı Grubu’nun direk kontrolünde, HiltonSA, Carrefoursa, Diasa şirketlerinde Sabancı Grubu kontrol hissesine sahip değil, dolayısıyla şirketleri yabancı ortakların yöneticileri yönetiyor, bu tür operasyonel kararlar da bu şirketlerin CRM yöneticilerinde.
2) Elektronik perakendesi-Lastik-Banka üçlemesinden nasıl bir sinerji yaratılabilir düşünmek lazım, bence zor… Ayrıca bu ürünlerin hiçbiri tüketicilerin sık sık yaptıkları alışverişler içinde değil. Kaç kere LCD televizyon alıyoruz? Arabamızın lastiklerini ne sıklıkla değiştiriyoruz? Müşteri olarak ayda yılda bir yaptığımız bu tür alışverişler için bir kart taşımaya razı mıyız? Veya bize bu kart ne kadar bonus-puan-para-hediye vb. maddi getiri sağlayabilir? Neredeyse hiç…
3) Sadakat kartlarının amacı müşteriyi kendisine bağlamak, bağlı müşteri sayesinde her daim satış yapılabilecek bir kitleye sahip olmak bence. Şimdi Sabancı Grubu’nun direk kontrolünde olan bu şirketler’de sadakat kartı yöntemiyle bağlı (captive) müşteri yaratmak mümkün mü? Bence değil…
Ayrıca buradan ne tür bir müşteri datası toplayacak da, bununla veri madenciliği yapacak sabancı? Bridgestone marka kış lastiği kullanan, Ev sinema sistemi için surround hoparlör satın alan, Wings kredi kartı kullanan ve konut sigortası yaptıran benim gibi bir müşteri nasıl bir örneklem sunar? Buradan yola çıkarak ne tür bir kampanya yapılabilir?
Yeteri kadar veri toplayacak işlem sayısı (transaction) oluşturması mümkün değil bu kombinasyonların.
Özet olarak bence, bu sebeplerden ötürü Sabancı Grubu bir sadakat kartı çıkartmıyor… Çıkartmaması da bence rasyonel… Bunu yönetmenin getirdiği maliyet, faydasından daha yüksek çıkacaktır.
Bu yukarıda yaptığım açıklama ikinci sorunuza da cevap veriyor. Bir grubun aynı çatı altında sadakat programını başarıyla uygulayabilmesi için, sinerji gerekiyor. Bu olmazsa anlamsız bir çaba olur, “biz de yapmış olalım, geri kalmayalım” düşüncesi uygulanmış olur ancak.
Sevgiler.
6 Temmuz 2010
7:25 pm
ilk aklima geleni yazmistim soruya cevap olarak teknosa ornegi olarak. diasa ve carrefoursa’yi gorunce az cok dogru dusundugumu farkettim. zira musterinin tekrar ziyaretinin cok uzun araliklarla olmadigi, hatta kisa arlaiklarla ve duzenli oldugu marka ve sektorlerde sadakat kart cikarttigini soylemistim, carrefoursa ve diasakart’lar da sanki bunu destekler gibi olmus. yanliz ben mustafa’nin “kack ere lxcd televizyon aliyoruz ki” dusuncesine katilmiyorum -ki kendisine cok saygi duyarim- , teknosa’yi sadece lcd almak icin degil kullanmayan insan cok fazla var. ben ne kadar her turlu elektronik alisverisimde bimeks’i tercih ediyor olsam da kalem pil’den fön makinasina kadar herseyi teknosa’dan alan insanlar da yok degil. bu acidan bakinca da musterinin alisveris sıklıgı biraz agirlik kazanmiyor degil.
6 Temmuz 2010
9:06 pm
Uğur Hocam, naçizane cevaplarım aşağıdaki gibidir;
Soru-1: Sabancı grubu, “Gruba” değil de “Markaya” sadakati tercih ettiği için, bunun daha sağlam ve kalıcı, ve nihayetinde de ciroya ve kara dönüşeceğini düşünmüş olabilir,
Soru-2: Sadakat ortaklığı için olması gereken tek bir çatıdan ziyade, müşteri- tüketici bakış açısıyla bakıldığında “Fayda” ve hadi daha kaba adıyla da söylemek gerekirse “Menfaat” prensibidir bence. Öyle bir sistem kurulmalı ki, kartın altında yer aldığı çatının büyüklüğü değil, o kartın cüzdan çıkartılma ve kullanılma sıklığını arttıracak genişlikte bir hareket alanı, benzer bir ifade kullanmak gerekirse “evin girişindeki holün genişliği” de en az çatı kadar önemli olmalıdır.
7 Temmuz 2010
6:57 am
1- yazılanların dışında bence önemli etki axxess’den kaynaklanmaktadır. Axxess carrefour ve wings gibi hikayesi olan sadakat merkezleri oluşturmakta buna alternatif bir oluşum pek doğru olmaz diye düşünüyorum. Hatta koç grubu paro işine yapıkrediyi almadan önce başlamıştı ve ellerinde migros vardı. paronun ayrıca bir hikayesi müşteri deneyimini kapsayıcılığı vardı.(mobilya,akaryakıt, market,yapı malzemeleri, vs.)
2- bir önceki cevapta biraz bahsttiğim gibi müşterinin alışveriş deneyimini kapsayıcılık ve bir hikaye. buna ek olarak müşteriye fayda.
7 Temmuz 2010
12:45 pm
Ben 2. soruya cevap vermek istiyorum. Bence bunun için ortaklığa gerek yok, paylaşıma da gerek yok. Hatta ve hatta şirketlerin kart dağıtmasına da gerek yok.
Türkiye’de cep telefon kullanımı çok yüksek.İstatistiki bilgiyi bilemiyorum ama sanıyorum her iki kişiden birinde cep telefonu vardır. Giderek de cep telefonu üzerinden application kullanma oranı artıyor.
Şirketler kart dağıtmak yerine bu kartı Iphone apps, Nokia apps gibi uygulamalar çıkartı ve bunu yaygınlaştırmayı başarırlarsa sadakat programlarını tek bir çatı altında toplamış olurlar :))
Biliyorum bu cevap konunun direk olarak muhattabı değil ama sadakat kartı taşımaktan nefret ettiğim için kendi kendime böyle bir çözüm ürettim.
Birinci soruya gelirsek; bir holdingin Mobilya, retail, otomotiv, turizm, banka gibi sektörlerinin farklı farklı müşterileri olabilir. Mesela evin alışverişini evin hanımı yaparken, otomotiv ile ilgili kararları evin beyi yapabilir. Grubun arabasını ise evin çocuğu kullanıyor olabilir. Bütün bu kararları aynı kişi veriyorsa bile her sektörün tüketici tarafından satın alma davranışı-sıklığı-harcanan para, satıcının hedef kitlesi-tüketiciye ulaşma biçimi değişebilir. Ortak kart, ana şirkete ilave bir katkı yapmazken, analiz bazında da bir yararı olmayacaktır.
8 Temmuz 2010
8:36 am
yazinin en basinda “BENCE” diyerek baslayayim ki yazi icerisinde her cumleye “bence” deme zorunlulugundan kurtulayim 😉 (zira pazarlamanin temel ogretilerine cok ters seyler de soyluyor olabilirim).
ayrica pazarlama stratejisti degilim ama odul kitaplar pek guzel 😉
1’e cevap: dusunmuslerdir (ki dusunduler) fakat sirket yapilanmalari ust yonetime bagli “HAS” adamlar, onun altinda prenslikler modelinde oldugu icin ic sureclerinde bunun hayata gecirilmesi icin gereken gorusmeleri tamamlayamamislardir, buna ek olarak stratejiye baktigimizda kendi urun gamlari icerisinde bunu gerceklestirebilmeleri icin tum sirketlere yonelik merkezi bir veri ambarinin ve veri yonetim mimarisinin olmasi (hadi ki var diyelim (ki yok)); ayrica ortakliklari bulunan sirket yapilarinda ortaklarini da bu surece dahil etmeleri ve kabul ettirmeleri gerekir.
surec gereginden cok daha uzun surecek, ortakliklarin bulundugu noktalarda gelir dagilimi ve veri paylasimi esaslarinin belirlenmesi cikmaza girecek sonunda da ciddi bir yatirim kaybi olacaktir. dolayisi ile sabanci ornegi icin bu zor bir case (buyuklugu ve yapisindaki carpikliklari sebebi ile).
😉
gelelim 2. soruya, ayni sirketlerin kartlarini diye sorulan soruyu bir grubun icerisinde yer alan grup sirketlerinin kartlari olarak degerlendiriyorum, kabaca bir sadakat ortakligi yapisi dusundugumuzde, faaliyet gosterdigimiz sektorlerden grup sirketimiz olan belirli oyunculari ve musterilerine ait veri havuzlarini bir araya getirdik, bu havuz uzerinde ciddi analiz surecleri gelistirdik ve cikan sonuclar dogrultusunda operasyonlarimizi planlamaya basladik, surec sirasinda farkettik ki musterilerimizin (tamamen atiyorum) araba alma potansiyeli cok yuksek ve genel olarak bu alimi da gerceklestiriyorlar, bu durumda sadakat ortakligimiza bir de araba satisi sektorunde varolan firmayi eklememiz gerek ama grup icerisinde boyle bir firma yok, biz ise sadakat ortakligini sadece kendi grubumuz icerisinde cikartmistik.
dogru ihtiyaci belirledik, cevabi bizde yok. bu bir tikaniklik noktasi ki “ihtiyac ve cevap”, “potansiyel ve cozum” dongulerinde oldukca buyuk bir bosluga sahip olduk.
burada daha da kritik bir nokta var, temel olarak sadakat ortakliklarinin amaci her markanin sahip oldugu musteri portfoyunu birlestirerek korelatif analizler yapmak, bir markanin musterisinin ihtiyac duyabilecegi diger alanlarda ona cozumler sunabilmek ve cozumler/urunler cemberi icerisinde musteriyi tatmin ederek zincire dahil olan halkalarin musteriden maksimum faydayi saglamasi, musteriye de ihtiyaci dogrultusunda maksimum hizmet ve urunu sunabilmek diye yorumluyorum ben kendi adima.
bu acidan baktigimizda “bir marka grubunun” musteri kitlesine ait veri tabani zaten kendisinde varken bunlari tek bir potada toplayarak bu calismayi yapmasi musteri tekillestirme esasina uygun bir tavir olur. kendi musteri grubunu toparlayip tekillestirir ve her birine onu tanimlayan bir kart vererek kendi grubu icerisinde musteriyi birey olarak degerlendirmeye baslar. dolayisi ile customer loyality management’tan cok identity management case’i olur.
😉
Yukarıdaki yorum friendfeed’e yazılmıştı. Buraya değiştirmeden taşıdım. Uğur Özmen.
9 Temmuz 2010
8:18 am
Kitapların gideceği 1. kişi belli oldu sanırım 🙂
10 Temmuz 2010
7:19 am
Başar, bana da söyle
13 Temmuz 2010
12:40 pm
1. bence sabancı grubunun “kurumsallaşma” anlayışı farklı. ellerindeki en mantıklı çözümü seçip, “banka kartlarına sadakat” yoluyla bir çok hizmeti kredi kartı aracılığı ile sunmaya çalışıyorlar.
2. olur. eğer kartı “sadakatin merkezi” olarak konumlandırmayı başarabilirlerse. (sadakatin markadan karta değil, karttan markaya olması şeklinde düşündüm. son günlerde yapılan “Money Kart” olayında olduğu gibi). bunun nasıl yapılacağı konusu ise beni aşar.
19 Temmuz 2010
11:18 pm
Soru 1
“Mobilya, retail, otomotiv, turizm, banka gibi pek çok sektörde markaları olan Sabancı grubu neden bunu hiç düşünmesin?” Acaba düşünmemişler midir? Neden yapmamışlardır?
Cevap 1
Sabancı Grubuna baktığımızda grubun 8 ana iş kolunda faaliyet gösterdiğini görüyoruz.
Bankacılık : Akbank, Ak Finansal Kiralama, Ak Yatırım Menkul Değerler, Ak Portföy Yönetim A.Ş. , Ak Yatırım Ortaklığı
Lastik, Takviye Malzemeleri ve Otomotiv: Kordsa Global, Brisa, Temsa Global
Perakende: Carrefoursa, Diasa, Teknosa
Çimento: Akçansa, Çimsa
Enerji: Enerjisa Üretim, Enerjisa Dağıtım, Enerjisa Toptan Satış
Sigorta Hizmetleri: Aksigorta, Avivasa
Diğer: Yünsa, Advansa BV, Sasa, Olmuksa, Dönkasan, Philsa Philip Morissa, Tursa / AEO, Bimsa,
Sosyal ve Kültürel Faaliyetler: Sabancı Üniversitesi, Sakıp Sabancı Müzesi, Sabancı Vakfı
Bu şirketlerden benzer kitleye hitap edebilecek olanlarını kendimce ayıracak olsam Akbank, Carrefoursa, Diasa, Teknosa, Aksigorta, Avivasa, Tursa (Turizm) şirketlerini seçerdim. Bu şirketler grubu için bir “CardSa” projesi çıkar mı derseniz? Bence oldukça güzel bir proje olabilir. Örneğin Akbank’tan ev kredisi çeken bir kişiye Aksigorta dan yangın ve deprem sigortası daha uygun fiyata verilebilir. Evin lokasyonuna bağlı olarak en yakın Carrefoursa’da ekstra indirim verilebilir. Teknosa da yeni ev eşyaları için özel indirimler yapılabilir. Taşındıktan sonra HiltonSa da kullanılmak üzere tatil paketi sunulabilir.
Bu noktada kart projesini konumlandırırken, Sabancı şirketlerinin dışında çeşitli partnerler ile birlikte çalışılmalı müşterilere faydalı servisler sunulmalı ve grup şirketlerine yeni müşteriler kazandırılmalıdır. Örneğin X güvenlik firmasından alarm paketi al, hırsızlık sigortan Aksigorta da şu kadar indirimli gibi…
Neden böyle bir proje yapmadıkları konusuna gelince eminim birçok mantıklı sebep ortaya süreceklerdir. Fakat en önemli sebebin grup şirketlerine ait yönetimlere net faydayı gösterecek, çeşitli işbirlikleri ile müşteriye sunulan faydayı geliştirecek bir ekibin çıkmaması olarak görebiliriz.
Soru 2: Ayrı şirketlerin kartlarını tek bir çatı altında toplayınca sadakat ortaklığı olur mu? Başka nelerin de olması gerekir?
Cevap 2: Ayrı şirketlerin kartlarını tek bir çatı altında toplarsanız ortaya sadakat ortaklığı bence çıkmaz; sadece cüzdandaki kart sayısını 3-5’ten teke düşürürsünüz. Sadakat ortaklığında doğru partnelerin bulunması ve müşteriye optimum faydanın sağlanması ve partneler arası bilgi güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Bu noktada müşteriye şöyle bir opsiyon sunulursa faydalı olabilir. Projeye dahil olan 10 farklı şirket içerisinden X marka benzin istasyonu, Y marka otel, Z marka marketi seçebilirim ve sadece bu üçünün kampanyalarına dahil olurum. Buralardan yaptığım alışverişler arttıkça marka sepetimden daha yüksek indirimler alabilirim. Tüketici hangi markaya sadık olacağını kendisi seçebilir. Markalardan çok karta sadakatin öne çıkarılması bence projenin başarısı için olmazsa olmaz konulardan birisi…
Bu modelde asıl sorun bilgiyi kimin kontrol ve analiz edeceği ve iş ortağı firmaların bu datadan nasıl faydalanacağı olacaktır. Benim şahsi görüşüm ortak ve bağımsız bir şirketin kurularak yapılacak analizlerle firmaların yönlendirilmesi ve yayınlanacak raporlar ile firmaların bilgilendirilmesi olacaktır. Fakat, ne yazık ki mevcut iş kültürümüzde böyle bir yapının kendi başına sağlıklı işleyebileceğine pek ihtimal vermiyorum.
7 Ağustos 2010
8:14 pm
Hediye konusunu atlamayayım. Önce hediye kitapların sahiplerini belirleyelim.
😛
“Ödül kitaplar listesi:
– Yetenek Yönetimi;
– Kariyer Yönetimi;
– Kriz Yönetimi;
– Doğru Karar Alma;
– Stratejide İlerlemeler;
– Stratejik Yenilenme;
– Tedarik Zinciri Yönetimi.
Kazananlar bunlar arasından istediklerini seçecekler.” demiştim. 5 kitabı vermeye karar verdim. Şu sıra ile seçim yapılırsa sevinirim.
– Emre Sets Turan,
– Emre Sezgin,
– Murat Can,
– Ozan Cılga,
– Mustafa Demirkol
6’ıncı bir kitabı da 2’inci soruya çok kısa doğru yanıtı (bence) verdiği için Sunipeyk’e sunacağım.
😛
8 Ağustos 2010
5:41 pm
Zaman dolmuş olsa da ben de bu konudaki minik düşüncelerimi paylaşma istedim. Soru özelinde değil, genel… Ortak sadakat programlarının dünyada çok başarılı örnekleri var. Bir dönem üzerlerinde pek çok araştırma yapmıştım. Orn: http://www.nectar.com/. Ancak bu örneklere baktığımızda sadakat programının herhangi bir organizasyondan bağımsız olduğunu görüyoruz. Bizdeki kredi kartı programları zaten bu programların yaptıkları büyük ölçüde yapıyor. O yüzden çıkacak yeni programın kredi kartlarının yapamadığı birşeyi yapabiliyor olması lazım.