Sonrası…
Siz olsanız…(2) yazısını yayınladım. Aynı gün, tüm zorlu elemeleri atlatmış olan Young Guns ekibini ofisimizde ilk defa ağırladık. Toplantılar sırasında genelde gözüm mesajlarda olmaz. Bu nedenle, hemen farkedemedim.
Bir ara okudum. O da ne… Bankaya o yazıyı yazan Seda hanım mesaj atmış. Yazıştık. Yayınlamak için onayını aldım. Aşağıda…
😀
Az önce yazınızı gördüm ve nasıl şaşırdım anlatamam… O yazının sahibi benim
3 ay boyunca telefonumu kapatmama sebep olan o yazı… İsterseniz baştan anlatayım…
Yazıda da bahsettiğim gibi her ay aramama rağmen ısrarla faks yoluyla ekstremi göndermeye devam ettiler, artık dayanamadım tuşlara sert basa basa bu yazıyı yazdım.
Mali işler departmanında çalıştığım ve banka talimatlarına aşina olduğum için aynı yöntemle yazdım yazıyı.
Adım soyadım, altında cep telefon numaram ile birlikte (çünkü firma kaşesi olmayacak kişisel talimatlarda banka telefon numarası yazılmasını istiyordu) Olur da bana daha kolay ulaşmak isterlerse uğraşmasınlar diye.
Bu arada kart numaramı da tam olarak yazdım. Sonra telefonda bana verdikleri bilgilere dayanarak yine onların verdiği faks numarasına gönderdim. (Bu arada yazının devamı var, adımın altına unvan yerine “faks makinesine kafa atacak üye” olarak tanımladım kendimi)
(Bu bilgi, bana gelen yazıda da vardı. O kısmını kesmiştim- Uğur)
Neyse gönderdim. Ertesi gün cep telefonum çaldı…
-Seda hanım ?
-Benim buyrun
-Siz ABC bankasına bir yazı göndermişsiniz
-Evet ben gönderdim, bir çözüm mü buldunuz ?
-Şey ben bankadan aramıyorum… Bana bir arkadaşım e-mail ile gönderdi bu yazıyı…
-Siz kimsiniz hanımefendi ?
-Yahoo komik mail grupları var ya hani… Oradan gelmiş arkadaşıma bu mail…
-???????
-Cep telefonunuz ve kart numaranız açık, o yüzden sizi uyarmak istedim. Bence kartınızı iptal ettirin.Ne diyeceğimi bilemeden şok halinde teşekkür ederek kapattım telefonumu. Kapatır kapatmaz yine çaldı…
-Alo
-Muuuahahhahahahah acayip (burada küfür var yazmayacağım) bankaya… Puuauhahaha tebrik ederimYine kapattım… Yine çaldı…
3-5 derken iş yapamaz hale geldim. Bu arada açık ofiste çalışıyorum ve herkesin gözü üzerimde…
Tamamen kapattım telefonumu… Bu arada arkadaşlarımdan forward mail yağmaya başladı sen deli misin, Seda bu neee gibi sorularla…
Hatta benim hattım ABC… Orada çalışan bir arkadaşım var. Bana e-posta göndererek şöyle dedi: “Abla ABC içinde mail olarak gönderildi ve “dikkat kadın bizim de müşterimiz” uyarısıyla” .
Yetmezmiş gibi bütün şirket öğrendiği için Genel Müdürüm de konudan haberdar oldu ve beni o gün Seda yerine “faks makinesine kafa atacak personelim” diye çağırdı.
Sonra binbir uğraşla (yine mesai saatimden çalarak) bankanın hukuk servisine ulaşmaya çalıştım. Bir kez konuştuğum avukatla bir kez daha konuşamadım. Hiç kimse çıkmadı telefonlarıma. Müşteri hizmetleri’nden bu durum için cevap alamadığım gibi herhangi bir yazı yazıp faks yoluyla göndermeye de korktum.
Kartımın bağlı olduğu şubeye gittim. Müdür bey benimle görüşmeyi kabul etmedi. Orada çalışan kızlar da karşımda kendilerini gülmemeye zorlayarak “ellerinden bir şey gelemeyeceğini” söylediler. (“Gülün gülün o kadar sinirlenmiyorum artık” dedim)
Şirket avukatımız dilersem mahkeme açabileceğimi söyledi. Hatta bankanın avukatlarıyla o görüşmeye çalıştı, maalesef hiç bir sonuç alamadık
Kartımı iptal ettirdim. Tabii ki ve sebep olarak bunu bildirdim. Arayıp bir özür dileyen olmamasına da şaşırmadım
Kısacası ben 3 ay boyunca insanlar bunu unutana kadar telefonumu kullanıma kapattım.
Web sitesi o kadar güvenli olan, Türkiye’nin en büyük bankası olduğu söylenen o banka benim için bitmiştir artık.
Yine de işe başladığım şirket maaşımı yatırdığı için yeniden hesap açıldı adıma ve ısrarla kredi kartı gönderiyorlar. Postayı geri gönderiyorum, gerekçemi de her aradıklarında anlatıyorum. Dalga geçiyorum zannedip telefonu kapatıyorlar… Hala
”Önce” diyorum, “siz içinizdeki o faksı scan edip mail ile şirket dışına çıkaran köstebeği bulun, ondan sonra beni arayıp özür dileyin”
Hiç ses çıkmadı bugüne kadar, artık çıkmasını beklemiyorum da zaten..
Yaa işte böyle Uğur hocam, yıllar sonra bir gün böyle karşıma çıktı çok şaşırdım Güldüm çok sabah sabah
Sevgiler
Bu yazıyı almak… Çok güzel bir duygu…
🙂
Etiketler: banka, iletişim, iletişim tercihi, kredi kartı, müşteri deneyim yolculuğu, perakende bankacılık
Kategori: CRM
26 Kasım 2009
10:27 am
Bu nasıl bir skandal yahu. Çözemedim. Paramızı emanet edip “güvendiğimiz” bankalar ile böyle olaylar yaşayacaksak, vay halimize.
26 Kasım 2009
2:49 pm
Fazlasıyla ders çıkarılacak ve tedbir alınacak bir hadise.
26 Kasım 2009
4:13 pm
Bu ne kadar büyük bir sorumsuzluk örneğidir. O faxın ulaştığı birim belli değilmi? Bence peşi bırakılmaması gerekecek seviyede bir hadise. Bankaların hepsine antipatim var zaten. En ufak bir yanlışlarında sesimi yükseltiyorum zaten. İşe de yarıyor.
26 Kasım 2009
10:25 pm
Bu yazıları okumak da bir o kadar keyifli bizim için. Seda Hn.’ın deneyimini dışarıda bakıyorum tabi “keyif” tanımlamasında…
28 Kasım 2009
10:51 am
Açıkçası bu bankanın adını öğrenmek gerekiyordu zira bir müşterinin başına bu kadar belayı açmayı başarabilmiş bir bankanın isminin bilinmesi de bizlerin hakkı diye düşünüyorum.
4 Aralık 2009
1:38 pm
evet bencede bankanın hangisi olduğu bilinmesi gerekiyor. Nasıl bankalar çalışıp çalışayamayacakları müşteriler için kendi listelerini tutuyorlar, zorlama bir terimle tersine crm yaparak müşterilerde hizmet aldıkları yerlerle ilgili kendi listelerini yapıp bu banka ile ilgili bilginin yerini alması gerekiyor. crm firmaların müşteri ilişkileri için olmazsa olmaz ya hani, müşterilerin de firmalarla ilişkisi için bir sistem varmı acaba 🙂 yada yoksa olmalı değilmi böyle bir sistem.
3 Aralık 2010
6:17 am
[…] Bu şikayet mektubunun yazılmasını sağlayan banka alt-yapı hataları zaten aynı yazıda yer almakta. Mektubu gönderen Seda hanım, şikayetinden sonra başına gelenleri de bildirmişti. […]
6 Mayıs 2011
8:21 pm
Sanatçı Suavi de, banka tarafından mağdur edilenlerden.