Verileri anlamak
1997 – 1999 yılları…
Mağaza kartları giderek artıyor…. Her marka kendi kartını çıkarmak istiyor. Henüz bankaların ortak markalı (co-branded) kartları altında birleşmeye başlamamışlar. (Sonrası için kısa bilgi, Magaza kartlarının dönüşü yazısında…)
Bankalar da iştahlı… Perakendecilerin müşterilerini kart hamili (sonra da müşteri) yapmak için yarışıyorlar. Mağaza sahiplerine “satış sizin işiniz, vade vermek ve tahsilat yapmak da bizim işimiz” diyorlar.
Çalıştığım bankada, perakende portföyünün değerlendirilmesi, gerekirse satın alınması benim görev alanımda idi…
İstanbul yakınlarında bir şehirde, dükkan sahibi ile konuşuyoruz. 5 dükkanı var. Hepsinde kullanılacak tek bir kart istiyor. Bazı şartlarda anlaştık. Kredi limiti konusunda pazarlık sürüyordu.
“Önce başvuru formu doldurun, bekleyin, kart elinize gelecek diyemem” dedi bize… “Siz limit tanımazsanız, ben müşteri kaybetmek istemem… Banka kimlere hangi limitte kart verebileceğini belirlesin, ben de geri kalanlar için nasıl çözüm üreteceğime bakayım”
Bu durumda, sadece firmanın elindeki verilerden yola çıkarak kredi limiti tanımlamak gerekecekti. “Nasıl yapacaksınız” diye sordu.
“Gösteri zamanı” diye düşündüm. Bir müşterinin tüm “cari hesap dökümü”nü istedim. “Adı – soyadı ve kimlik bilgileri de kapalı olsun…”
5-6 bilgisayar sayfası geldi. Satın alınan her ürün, tarihi, fiyatı ve o sırada toplam borcun ne olduğu… Arada müşterinin ödemeleri de vardı.
İnceledim. Sonra anlatmaya başladım. Bu bir bayan. İki tane çocuğu var. Biri 13 – 14 yaşlarında erkek, diğeri 7 – 8 yaşlarında kız çocuğu… Hanımefendi ayda 300 TL’ye kadar ödeyebiliyor.
Mağazaların sahibi hayret etti. Açıkladım.
– Okullarla anlaşmanız var değil mi?”
– Evet…
– Hanımefendi bir tane Cumhuriyet Ortaokulu ceketi almış. Orta boy… Yanında da pantolon almış… Bir tane de etekli ilkokul önlüğü almış. O da orta boy…
– …
Kendisine, verileri inceleyerek müşterinin ailesi, içinde bulunduğu yaşam evresi hakkında yeterli fikir sahibi olunacağını anlattım. Hem işi hem de veriyi anlıyorsanız…
Sanırım ikna ettim.
Tahmin modelleri üzerine yoğunlaşan bazı insanlar, karmaşaya dalıp açıkça görünen belirtileri ıskalayabilirler. Aklıma şu fıkra gelir.
Sherlock Holmes, yardımcısına seslenmiş.
– Azizim Dr. Watson… Bugün yine uzun paçalı kışlık donunuzu giymişsiniz.
– Sherlock Holmes üstad… Siz bir dahisiniz. Nasıl anladınız?
– Anlamakta hiç zorlanmadım aziz dostum. Zira bugün, pantolonunuzu giymeyi unutmuşsunuz…
😀
Ek not: Resme tıklarsanız, Veri Anlamlandırma derslerimin başında gösterdiğim muhteşem bir kurgu örnek dinleyebilirsiniz. Orijinal dilinde dinlemek için buraya tıklayınız.
Etiketler: analitik CRM, analiz, anlamlandırma, mağaza, müşteri, perakende, perakende bankacılık, sadakat kartı, veri anlamlandırma, veri tabanı
Kategori: CRM
12 Eylül 2009
4:25 pm
Yaşam boyu değer için model oluştururken atılacak adımlar konusunda bir başlangıç oluşuvermiş. Bu yazıya friendfeed’deki yorumlar ve Deniz Oktar’ın Webrazzi’ye yazdıkları ilk adımları biraz tanımlamış.
Okunmasını öneririm.
13 Eylül 2009
9:09 am
Bu yazıya friendfeed’de Deniz Oktar’ın yaptığı yorum üzerine… (Deniz’in bu konuda çalışmaları var.)
14 Eylül 2009
4:39 pm
Benzer şekilde benim sunduğum verilerin üzerine “Hanımefendi kek yapıyor” yazdığınız günkü şaşkınlığımı hiç unutamam…
Sevgiler…
17 Mart 2011
9:16 am
Verileri yorumlamayı kadınlar daha iyi yapıyor. Bu link’te 🙂
5 Mayıs 2011
7:35 am
Devrim Demirel’den, veri kullanarak geleceği tahmin üzerine bir yazı.