Anlayışlı stajyer
Friendfeed’de staj konusunda bir tartışma okudum. Yine anılarım depreşti…
İster sadece yaz döneminde stajyer olarak gelsin, isterse stajyer memur sıfatıyla 3 aylık deneme süresinde olsun, işe yeni başlayanlarla şahsen ilgilenmeyi tercih etmişimdir.
Bir ara, arkadaşlar yeğenlerini veya çocuklarını yanımda staja göndermek istemişlerdir.
Bunlardan çok iyilerini de gördüm. Stajyer olarak başlayıp, Bölge Müdürü olanı da vardı.
😛
Stajyerlerden biri, uzun yıllar boyunca anlatılmaya hak kazanmıştır.
Bir sabah baktım, sakal tıraşı olmadan gelmiş. Yüzünde de akşamdan kalma ifadesi… Yanıma çağırdım.
- Bazı mesajları doğrudan vermenin sert olacağını düşündüğümden, dolaylı anlatmaya çaba sarfederim.
Bir yandan, çekmecemdeki acil durum çantasını masama çıkartırken, diğer yandan da anlatmaya başladım.
“Bir aya yakın zamandır gördüğün gibi, her sabah tıraş olup da gelirim. Buna rağmen, eğer sabah tıraş olamaya fırsat bulamazsam diye, benim çantamda her zaman bir tıraş bıçağı vardır.”
Daha cümlemi tamamlamadan elimde tuttuğum “yedek” tıraş bıçağını aldı ve “Teşekkür ederim Uğur bey” diyerek lavaboya doğru gitti…
Tüm ofistekiler de benimle birlikte baka kaldık…
😛
Öğleden sonra saatleri… Rehavet çökmüş biraz. Stajyer, koltuğunda kaykıldıkça kaykılmış. Neredeyse yatar pozisyona kadar gelmiş.
- Dedim ya… Bazı mesajları dolaylı vermek isterim.
Yanına gittim. Tepesinde durdum ve…
– Çay, kahve falan ister misin?” diye sordum.
– Teşekkür ederim Uğur bey, az önce içtim.” dedi…
Duruşunu değiştirmeden…
Hiç bir şey söylemeden yerime döndüm… Ömer Seyfettin‘in “Nadan” isimli öyküsünü hatırladım. Bir kez daha…
😛
Etiketler: Friendfeed, iletişim, işe alma, mesaj, stajyer
Kategori: İş hayatı
25 Mayıs 2009
2:51 pm
Muhteşem olmuş, elinize sağlık, anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az …
25 Mayıs 2009
3:21 pm
Yalnız Uğur Hocam şöyle bir sıkıntı da var, deha hikayelerini biliriz bu tür insanlar her ne kadar deha olmasa da x nesli ya da generation g diye adlandırdığımız nesil peki bu dengeyi nasıl koruyorsunuz? Çocuk harika biri olabilir ama bu tür çıkışları da olabilir. Her birine aynı mı yoksa nabza göre şerbet mi uyguluyordunuz, ya da tavsiye edersiniz?
25 Mayıs 2009
3:24 pm
Çok çok güzel anı olmuş.Ellerinize sağlık.Özellikle ben bu tür yazılardan çok faydalanıyorum.
25 Mayıs 2009
3:45 pm
Stajyerlere, özellikle profesyonelliğimin son 4 – 5 yılında, çocuklarıma davrandığım gibi davranmışımdır. Ödevler vermişimdir. Makale okumasını istemişimdir. Sonra tartışmışızdır. Fizibilite anlattığında, müşteri odaklılık anlattığında yaklaşımı onun “işe yatkınlığını” belli eder.
Bu disiplin ile, yazı konusu stajyerden (bence) deha çıkmaz. Kimin sözü olduğunu hatırlamıyorum “Buluş, disiplinli düşünmenin sonucudur” diye duymuştum. Aynı fikirdeyim. (Daha önceki yazılarda belirttim. Fikir ishali olmayı, buluşculuk saymıyorum 🙂 )
29 Mayıs 2009
11:22 pm
Merhaba Uğur Bey,
Buluş un “disiplinli düşünme”nin sonucu olduğu fikrine kesinlikle katılmıyorum.
Kurum kültürü sağlam olan firma ve/veya topluluklarda bunları söylemeye çok gerek olmadığını düşünüyorum. Oturuş, sakal; tipik askeri sınırlamaları çağrıştırdı bana… Ha tamam panayır havasında da olmasın ama, disiplin sınırları da kişinin kendi sınırları olmamalı.
Önemli olan dolaylı olarak yaratmak yerine, neden ve sonuçlarıyla birlikte açıklayıcı olarak söylemektir bence.
Bence bu da bir internal CRM konusu olmalı. 🙂
Saygılar,
5 Haziran 2009
12:37 pm
Friendfeed’deki yorumlar için http://friendfeed.com/ugurabi/71dba5f7/anlay-l-stajyer