Aritmetiğe giriş…
Gergin dönemlerdeydik. Rakip şirketlerden birinin satın alınması gündemde… Ana şirket yurt dışından her gün bir şeyler talep ediyor. Talepler de doğrudan patron’a bildiriliyor. Bizler de üst yönetim olarak, ona verilen görevleri üstleniyor; kendimiz veya astlarımızla sonuca ulaştırmaya çalışıyoruz.
Patron Cuma akşamı saat 16.00’dan sonra bize bir iş verdi. Kesinlikle 2 – 3 saatte bitecek bir iş değil. O saatte astlara aktarılacak bir şey de değil… Elimize yapıştı.
Pazartesi sabahı, saat 08.30’da “yönetim toplantısı”na girdik.
Cuma günü verdiği ödevi sordu. Kimse fazla bir şey yapmamış. Patron kızdı ve bize “Cuma size söyledim.” diye yüksek sesle konuştu. Sonra da her birini sayarken bir parmağını açarak “Cuma, Cumartesi, Pazar, Pazartesi, 4 gündür ne yapıyorsunuz?” dedi.
Aklımdan geçenler şöyleydi:
- Cuma saat 16.00’dan Pazartesi saat 08.30’a kadar hesaplasak, bırak 4 günü 3 gün bile olmaz.
- İş zamanı açısından bakarsak, arada sadece 2 iş saati var.
- Hafta sonu spor yaptığım için kendimi kötü hissetmeliyim.
- Patron olunca her şeye yeni anlamlar verilebilir. Aritmetiğe bile…
- “Aritmetiğe Giriş” dersi, her yıl tekrarlanmalı.
Hiç birimiz “4 günü nasıl buldunuz” demedik. Başımızı öne eğdik. Suçluyduk.
.
Etiketler: aritmetik, hafta sonu, matematik, patron, suç, toplantı, üst yönetim, yönetim
Kategori: İş hayatı
25 Ekim 2008
12:30 pm
Aritmetik, günahlarınızı affetsin… 😀
25 Ekim 2008
12:49 pm
Hocam belki de (anlattıklarınıza dayanarak vardığım kanı) fazlasıyla disiplinli ve kuralcı oluşunuz; bu tip patronlarla çalışmanıza bağlı diye düşünüyorum. Ama şunu da düşünmeden edemiyorum. Bahsettiğiniz kadar üst düzey bir şirketin patronu, nasıl olur da üst düzey yöneticilerine ilkokul çocuğu muamelesi yapıp; ilkokul öğretmeniymiş gibi hareket eder?
25 Ekim 2008
4:44 pm
Taci,
Bu konuşma, bariz bir abartı örneği… Patronun bunu bilmeyecek kadar zayıf olduğunu söyleyemem. Muhtemelen yurt dışına -ana firmaya- sunmak istediği birşeyler vardı. O da kendisini göstermek, ispatlamak istiyordur. Beklentisinin karşılanamadığını görünce “dili sürçtü” diyelim. 🙂
Şunu da vurgulamak isterim. Beklentisi karşılanmayınca, hemen herkes ilkokul öğretmeni kesilir. Ben de (bu kadar belirgin aritmetik hata yapmasam da) defalarca ilkokul öğretmenliği yapmışımdır. Hele ki gerçekten 4 gün vermişsem ve tamamlanmamışsa… Kabus gibi olurdum… 🙁
26 Ekim 2008
12:49 pm
Anlıyorum hocam. Aslında temelde demek istediğiniz şey ”hepimiz insanız”. Evet, haklısınız. Beklentileri karşılanamamış bir insan, gerçekten de çok farklı kararlar verip, çok farklı hareketlerde bulunabiliyor. Lafın gelişi söylenmiş gibi oldu ama, bilinçli kullandım o terimi aslında. ”İnsan” .
26 Ekim 2008
8:05 pm
Ben de bir sonraki yazıyı yazdım. Nasıl terbiyeli olduğumu…
http://ugurozmen.com/?p=168
27 Ekim 2008
9:42 pm
çok tanıdık bir hikaye. ama tabii ben sadece kafamdan aynı şeyleri geçirmekle kalmayıp bunları sesli olarak da ifade ettikten sonra……:)