Babasından öğrendikleri
Genç adamla konuşuyoruz. Şu anda çalıştığı şirketten bahsediyorum.
Şirketteki direktörler, sektörün tanınan ustaları. Bir çok konuda, gençler sormadan onlara yardım ediyorlar. Onlara rağmen…
“Size şu konuda yardımcı olayım” diye geliyor tecrübeliler… Üstelik çok yoğunlar… Bunca işin arasında gençlere yardıma çalışıyorlar.
😛
Birçok şirkette nasıl davranıldığını söylüyorum. “Şu hatayı orada yapmış olsaydın, masanın üzerine patronun ayakkabılarını görürdün. “Hangi salak yaptı bu hatayı…” diye ayağını senin masana vurarak bağırırdı.” diye anlatıyorum.
Bizimki inanmıyor. “Niye öyle olsun ki? Herkes bu kadar kötü mü?… ” diyor.
(resim bu linkten alındı)
Soruyorum: “Baban sana nasıl öğütledi. Herkese yardımcı ol. Bildiklerini herkesle paylaş mı dedi?”
“Hayır.” diyor. “İnsanlar birbirlerinin üstüne basar dedi. Bildiklerini anlatma dedi.”
“Biliyor musun… Herkes baban gibi… Başkalarına güvenmiyor. Kuşku içinde yaşıyor. İş öğretmemeye çaba sarf ediyor. O yüzden bu şirket istisnalardan biri…” diyorum.
Ve tekrarlıyorum. “Hemen herkes baban gibi düşünüyor!.. Herkesi baban gibiler eğitiyor. O nedenle, çoğunluk bir diğerine yardım etmiyor.”
😛
İşe yarıyor mu… Elbette hayır.
🙁
Etiketler: iş görüşmesi, istifa, reklam ajansı, usta
Kategori: İş hayatı
19 Ocak 2010
9:01 am
Genç adamın babasının sözleriyle hocasının sözleri birbiriyle örtüşüyor.
Babası “İnsanlar birbirlerinin üstüne basarak yükselmeye çaba harcar. Dikkatli ol, herkese güvenme.” der. Hocası ise “Bu şirket istisna. Dışarıda insanlar birbirine birşey öğretmez. Hata yaptığında patronun masana çıkar.” der. Babası da hocası da iş hayatındaki insanların çoğunlukla acımasız olduğunu söylerler. Fakat anlaşılan genç adam bunu anlamamakta ısrar eder ki “İnsanlar bu kadar kötü mü?” diye sorabilmektedir hala. Genç adamın yaşından daha fazla iş yaşamı tecrübesi olan iki insanın uyarılarına rağmen genç adam hala heveslidir acımasız olmamaya, elinden geldiği kadar yardım etmeye. Sonuç olarak elbette hayır: Ne babasının söyledikleri, ne hocasının söyledikleri işe yaramaz…
19 Ocak 2010
1:32 pm
Engin,
Bir noktaya kadar doğru… Ancak en önemli noktayı yanlış anlamışsın (ki doğruların tamamını ortadan kaldırıyor.)
Genç adamın “acımasız olmamaya veya elinden geldiği kadar yardım etmeye hevesli” olduğunu nereden çıkardığını anlayamadım. Ben şahsen aksini düşünüyorum.
Hocasının dediğini anlamayacak, babasının dediği adam olacaktır.
19 Ocak 2010
7:09 pm
Genç adamın acımasız olmamaya ve elinden geldiği kadar yardım etmeye hevesli olduğunu sizin yazınızdan çıkartmadım. Genç adamı tanıdığım kadarıyla bunun böyle olduğunu biliyorum 🙂 Yine de, bu genç adam birgün masanın üzerine çıkmak yada sabırla doğruyu öğretmeye çalışmak arasında bir seçim yapacak noktaya gelirse ve tereddütte kalırsa, sizinle girmiş olduğu bu diyaloğu hatırlayıp, karşısındaki insana sizin ona yaklaştığınız gibi yapıcı ve öğretici bir şekilde yaklaşacaktır umuyorum.
19 Ocak 2010
9:46 pm
Engin,
Yazıyı tekrar okuyalım. Aradaki çelişki gün gibi sırıtıyor…
😛
Eğer gerçekten kendin değil de tanıdığın biri ise, ikiniz de beni anlamamışsınız. Benim yanlışım bu. İfadem yetersiz kalmış. Suçluyum.
🙁
Eğer müstear ise, babalar çoğunlukla haklı çıkar. 25 yıllık baba sözü, 15 dakikalık hoca konuşması ile değişmez. Eğer değişseydi, bu yazıyı yazmaya gerek kalmazdı.
😉
25 Ocak 2010
7:44 pm
Hata yapmayan yenilikçi olamaz hata yapmaktan korkmayan gelişimini doğru süreçe yol alıyor…Koçluk yaptıgım meslektasıma hata yap doğru yapmanı beklemiyorum hataların sorumlulugu bende dedim
cesaretlendirme adına