Bürokrat duruş…
İş yaşamımın başlarındaydım. Mezun olduktan sonraki ilk işim. Bir danışmanlık şirketinde çalışıyorum. Ofisimiz, müşteri kurumun binasında… Bize nasıl bir oda verirlerse, oraya yerleşiyoruz. Olay mahallindeyiz…
Ekip başı daha önce de yazdığım büyük usta David Owen Hill… Benden bir yıl önce mezun bir arkadaş ile ben de ekipdeyiz.
Odanın bir – hatta bir buçuk – duvarında pencere var. (Kaloriferin üstünden tavana kadar. )
David masasını pencerelerden birinin dibine yerleştirdi. Masayı ve geri kalan mekanı en verimli kullanacak şekilde…
Sonra arkadaş yerleşti. Odanın ortasına yakın… Yüzü kapıya dönük…
Ben de David gibi yerleştirdim. Yüzüm pencereye – dışarıya – dönük olarak… Tüm öğrenciliğim zamanında, odamdaki masa nasıl duruyorsa, işteki masamı da öyle konumlandırmış oldum.
Arkadaş’ın o köşeyi seçmemesine çok sevindim…Pencerenin önündeki mesafe (eşik) de kullanılır. Ayrıca duvara veya pencereye post-it’ler yapıştırılabilir. (14’üncü katta olduğumuz için sokaktan geçenleri de rahatsız etmez.) Masanın ucundan bir şeyler aşağı düşmez… Çok daha verimli olur…
😉
O zamandan beri merak ederim. Daha rahat olmak yerine bürokrat duruşlu masaların neden bu kadar önemsendiğini…
😛
Etiketler: danışman, David Owen Hill, proje
Kategori: İş hayatı
16 Eylül 2009
8:33 am
Bu isin bile kurallarini belirleyenler var hocam. Yüzünüz kapiya donuk olsun, monitör masanızın sag kosesinde olsun, bla bla…
16 Eylül 2009
8:55 am
bence de pek doğru bir yerleşim olmamış.kapıdan giren insanlara sırtınızı dönmüşsünüz.arkadaş biraz ha doğru yerleşmiş.sizin masalar da duvarı arkaya alacak şekilde yerleşse uygun olurdu.
16 Eylül 2009
12:50 pm
Ramazan,
Desenize, ustam David daha da suçlu… Ben 1/4 olsa da yan duruyorum. Ustam tamamen arkası dönük. Gitmiş dünyanın en aranan organizasyon danışmanı olmuş. Masayı yerleştirmeyi öğrenememiş 40 yıllık iş hayatı boyunca…
😛
Kapıdan giren insanlara sırtımı dönünce ne olacak. Korku filmi çevirmiyoruz. Oraya iş yapmaya gidiyoruz. Üstelik bürokrasi oynamıyoruz, bir proje yapacağız. Sonra da terk-i diyar…
16 Eylül 2009
12:53 pm
Emel,
Müzakere psikolojisi eğitiminde de masayı nasıl yerleştireceğiniz söylenir. Kapıyı tam karşıya alacaksın. Gücünü beyninden değil de konumundan, unvanından alacaksan, ben de öylesini tavsiye ederim.
Zaten bürokrasi de bunu önemser (doğal olarak).
😀
Gücünü işinden, çalışmandan, emeğinden alacaksan, masanı en kullanışlı yere koyarsın.
18 Eylül 2009
8:17 am
Yazıyla alakasız yorum; keyifle dinlediğim bir anıyı dönüp blogda okumak da ayrı bir keyif oluyor =) Teşekkürler Uğur abi…
24 Eylül 2009
11:00 am
İş biraz da alışkanlık ve psikoloji meselesi bence
ben de masamı duvara dayamaya çalışırım ama aynı zamanda kapının arkamda olmasında da son derece rahatsız olurum, her an arkamda biri varmış gibi hisseder tedirgin olurum 🙂
ayrıca tam konsantre olmuş çalışırken bir anda arkamda birinin belirmesi ve monitörüme/ çalıştığım işe gözünü dikmesi konsantrasyonumu tamamen allak bullak eder ama sizin oturduğunuz pozisyon da en makul olanı bence, kapıyı tam arkaya almaktansa yan tarafına almak
9 Ağustos 2010
10:14 am
Fatih beye katiliyorum, bir işe konsantre olunca ve arkadan birinin sessizce gelmesi, benimde konsantremi bozuyor ve hiç hosuma gitmiyor.