Büyümeye çalışırken (2)
Girişim başarılı olmuş. Çabuk büyümüş. Girişimci gözünü yurt dışına dikmiş. Kadrosunu güçlendirmeye karar vermiş. Ülkenin büyük şirketlerinden adamlar almış.
Şirket, piyasanın gelişmesi ve reklamlar sayesinde büyümeye devam ediyor. Patronun yurt dışı hayalleri sürüyor. Ama aynı oranda içeride sorunlar da büyüyor.
Dinlerken aklıma şu soru geliverdi. Büyük şirketlerden adam alınca, hemen o adamların geldiği şirket kadar büyümek mümkün mü?
Yanıtım HAYIR.
😉
Büyük şirketlerin doğası farklı. Birçok konuda uzmanlar var.
Hani bebeklere parmaklarını kullanmayı öğretirken söylenen “bu almış, bu getirmiş, bu pişirmiş, bu da yemiş” tekerlemesi var ya… O tekerleme büyük şirketleri anlatır.
Her bir konudan sorumlu birileri vardır. Kimse her işi tek başına kotarmaz. kotaramaz.
😀
Bir etmen daha var…
Büyük şirketlerden küçük girişimlere gelenler, çoğunlukla “aradığını bulamamış” kişilerdir.
Onları ikna etmeye çalışan patron da “özgeçmiş” üzerinde durur. Öz-gelecek gözardı edilir. Bu kişinin kendi girişimine yapacağı katkı, patronu büyüler.
İlginç tarafı bu adamlar da kendi sınırlarını bilmezler. Çok sayıda kişi ile birlikte çalışmanın getirdiği kolaylıkları, kendi becerileri sanırlar.
😉
Biliyorum istisnaları var ama, büyük şirketlerden küçük girişimcilere gelenlerin başarılı olması sık rastlanır bir durum değildir. Bireysel çaba apayrı bir beceriler bütünüdür.
Tıpkı kurumsal yaşamayı becerme çabası gibi…
😀
- Not: Büyümeye çalışırken (1) bu linkte.
😛
Etiketler: birey, bireysellik, CV, Genel Müdür, girişim, girişimci, kurumsallaşma, pazarlama, sorumluluk, sorun, uzmanlık
Kategori: İş hayatı
16 Şubat 2010
7:32 am
Bir örnek de bu link’te…
5 Temmuz 2010
7:54 am
Girişimcilerin veya profesyonel iş hayatında ilerlemek isteyenlerin okuması için bir yazı daha…
13 Temmuz 2010
4:07 pm
“Hani bebeklere parmaklarını kullanmayı öğretirken söylenen “bu almış, bu getirmiş, bu pişirmiş, bu da yemiş” tekerlemesi var ya… O tekerleme büyük şirketleri anlatır. ” Hocam hayret ediyorum size nerden geliyor aklınıza böyle benzetmeler 🙂 Vay be! diyorum sizi okurken. Çoğu zaman konudan ziyade konunun anlaşılması için verdiğiniz küçücük bir örneğin ne kadar da en zor kavranılabilecek şeyleri bile bir cümlede özetleyebiliyorsunuz.
13 Temmuz 2010
4:09 pm
Şu yukarıdaki cümleyi kuramayan da benim ayrıca 🙂 Sizinle ilgili bir fikirden bile bahsederken aslında kaç fırın ekmek yemiş olmam gerekiyor bariz bir şekilde yukarıda 🙂
14 Temmuz 2010
3:35 am
Zeynep,
Demek istediğin anlaşıldıktan sonra, cümle yapısı çok önemli değil
🙂
17 Ocak 2012
12:34 am
Hocam yazılarınızda yılların deneyimi, yaşanmışlıkları var. Ekonomi, teknoloji vb hızla deviniyor ama insan faktörü, organizasyonel yapı, iş geliştirme kültürü vb çok değişmiyor. Elinize sağlık.
17 Ocak 2012
9:28 am
Teşekkürler Vadi,
🙂
Dediğin gibi organizasyonel yapı ve iş geliştirme kültürü çok değişmiyor. Değişenleri şu yazılarda anlatmaya çalıştım:
http://ugurozmen.com/bilisim/mba-diplomasini-ne-yapmali
http://ugurozmen.com/is-hayati/komuta-tekligi
http://ugurozmen.com/is-hayati/kisiselsizlestirme
http://www.uzaktancrmegitimi.com/763/musteri-odakli-organizasyon-2
İlginç tarafı, facebook ve friendfeed yorumlarında bu değişime en çok itiraz genç arkadaşlardan geldi. Hayal kırıklığına uğrayacaklar. Benden söylemesi.
🙁
17 Ocak 2012
8:25 pm
Bu verdiğiniz örnek yazılar tam da sorguladığımız konuları anlatıyor. Y jenerasyonu karakteristik özellikleri ve günümüz dinamik medya yapısı inanılmaz bir şekilde challenge ediyor şirketleri. Gerek küçük firmalar gerekse kurumsal firmalarda birçok detay ve imkan sorgulanıyor. Bakalım önümüzdeki dönemde bu konularla ilgili hangi kavramlar literatüre girecek.