Dedikodu ile yönetim
Bir devirler Hedeflerle Yönetim (Management by Objectives = MBO) (bir başka ÜHK) istisnalarla yönetim (Management by Exceptions) ; sınır yönetimi (Boundary Management) gibi yönetim akımları vardı. Bunlardan biri olmayan, ancak Türk şirketlerinde (hatta üniversitelerden aile şirketlerine kadar hemen tüm kurumlarda) sıkca rastlananlardan biri de “dedikodu ile yönetim”.
Amirler “Duyduğuma göre…” diye söze başlamayı seviyorlar. Kendilerini dedikodu dinlemekten, dinlediklerinden etkilenmekten, bu sözlere göre karar vermekten alıkoyamıyorlar.
Onlar böyle yaptıkça, dedikodu kanalları daha fazla çalışır. Kurumlarda iletişim kanalları açık tutulmadıkça, aşağıdan yukarı bilgi edinme süreci doğrudan ve açık olmadıkça, beğenilmeyen fikirler aşağılanmak veya cezalandırılmak yerine tartışmaya açılmadıkça, dedikodu ile yönetim artar.
Zamanla “kendini doğrulayan kehanet” oluşur. Dedikodu artar, yönetim dedikoduya prim verir, dedikodu daha da artar.
Şirket içinde dedikoduyu azaltmanın yolları:
- Merak duygusunu biraz azaltıp, doğrudan “feed-back” alınacak kanallara önem vermektir.
- Dedikodunun feed-back olmadığını anlamak, hemen ilgili taraflarla yüzleşmeye gitmektir. Bir daha kimse dedikodu yapmaya niyetlenmez.
Etiketler: dedikodu, feed-back, yönetim
Kategori: İş hayatı
16 Temmuz 2008
3:10 pm
Şİrket içinde dedikodu hiçbir zaman bitmez heralde.
Ama yanlış yayılabilecek bilgileri önlemek için şirket içi iletişim ağını sıkı tutmak en iyi alınabilecek önlemdir diye düşünüyorum.
Nasıl sıkı tutabiliriz;
-Olası dedikodu nedenlerini daha merağa bile neden olmadan kurutabiliriz.
-Şirkette bütün faaliyetlerin yayınlandığı bir pano oluşturabiliriz. Bu şekilde insanlar şu mu olucak bu mu olucak diye kendi aralarında konuşacaklarına bu panodan herşeyi takip edebilirler.
-Şirket içinde ki bu ağı kontrol edebilecek ve yayılmadan açıklama yapabilecek aynı zamanda şirketin iletişimi ile ilgilenen biri bulunabilir.(Ki zaten şirketlerde kurumsal iletişimden sorumlu kişiler bulunuyor)
-Ama en etkilisi heralde her zaman şirket içerisinde açık ve net olmaktır.
Yine de dedikodu Türk insanının doğasında olan birşey, en fazla aza indirgenebilir ama biteceğini sanmıyorum.
16 Temmuz 2008
3:57 pm
Serbay, haklısın. Gerçekten şirket içinde dedikodu bitmez. Ama “dedikodu ile yönetim” bitebilir. Geçmişte yöneticilerimden birçok güzel örneğini gördüm. (Diğerlerini daha çok gördüm)
İsmini yazamıyorum (kendisinden izin istesem vermeyebilir) ama örnekleri yazmak isterim.
İY beye bir başkası kesinlikle şikayet edilemezdi. Sadece gerçekleri belgeleyebilirdiniz. Bunu alınca da hemen o kişiyi çağırır ve belgeli olarak böyle bir iddiada bulunduğunuzu sizin yanınızda ona söylerdi. Şikayet konularını anında çözdüğü için İY’ye dedikodu yapılamazdı. “Gerçeği ve sadece gerçeği” söylemek zorundaydınız.
Kendisine yağ çekilmeye başlandığında, neşeli bir tavır ile “her patronun bu sözleri duymaya ihtiyacı vardır… Bunları daha sık söylemelisiniz” diyerek, sizin yağlama yaptığınızı anladığını, ama pek de umursamadığını nazik bir biçimde ifade ederdi.
Özetle, EVET. Şirket içinde yönetim açık ve net olursa, dedikodular belli bir düzeyde sürüyor. Ama yönetim kararlarında etkin olmuyor.
Ne var ki çoğunlukla İY kadar donanımlı olmuyor yöneticiler. O zaman da meşhur ikiz kardeşler, yağ ve dedikodu yarışıyor. Yabancılar bu duruma “fare yarışı” (rat race) diyor. Sonunda mutlaka bir fare kazanır.
16 Temmuz 2008
8:08 pm
Örneğiniz çok net ve çok güzel Uğur bey, teşekkürler.
Sizin gibi tecrübeli isimlerin yaşadıkları canlı örnekleri vermesi daha iş hayatının başındaki benim gibi kişiler için çok faydalı oluyor.
17 Temmuz 2008
3:00 pm
Benim favori konularımdan biri!
Dedikodu, uzun dönemli şirketlere zarar veriyor. Ancak, sadece Türkiye’de değil, dünyanın bir çok yerinde, dedikodu “sosyal” olmayı arttırıyor, çalışanların birbirine daha fazla yakınlaşmasına sebep oluyor. Elbet, sorun, bir çok çalışan “dedikodunun dozunu” ayarlıyamıyor. Nerede susup, nerede konuşması gerektiğini kestiremiyor. Bu da ileride problemlere yol açabiliyor.
Yani, kısacası, dedikodu yapmak güzeldir. Yerinde ve dozunda olduğu sürece!
17 Temmuz 2008
6:09 pm
Dedikodu yapmanın keyifli olduğuna ve sosyalleşmeyi artırdığına katılıyorum. Taraftar bulma sürecinin önemli bir parçasıdır da… Aynı fikirde olanların buluşmasını sağlar. Öfkelilerin gazını alır, onları rahatlatır. İnsanın kendini yalnız hissetmesini engeller (özellikle buna ihtiyacı olanlar için)…
Burada üstüne gittiğim konu yönetim sürecine girmesinin engellenmesi. Açıkcası, bazı yöneticilerin “dedikodu ile yönetim”e çok düşkün olduğunu görüyorum. Yandaşlar ve yağdaşlar hemen diğerlerini dışla(t)mayı başarabiliyorlar. Yönetim de alet oluyor. Oysa, hep aynı fikirde olanların bulunması, örgütlerde (akraba evlilikleri gibi) kan zehirlenmesine neden olur… Oluyor da…
22 Temmuz 2008
4:51 pm
Dedikodu ile yönetim olmaz. Bu tip ortamlarda şeffaflık eksikliği vardır. Dışlatma bir organizasyonda yapılabilecek en tehlikeli yönetim tercih tarzıdır. Türkiye’de henüz yaygın olarak açıklık bulmasa da dışlatma mobbing olarak da kabul edilebilir…
23 Temmuz 2008
2:33 pm
Dedikodunun belirli bir düzeyde faydalı olduğuyla ilgili bir makele okumuştum…
24 Temmuz 2008
6:43 am
Evet, dedikodunun belirli bir düzeyi yararlıdır. Aziz Nesin’in bir kitabında “Mahalle patlar… Eğer konuşmazsa mahalle patlar” diye bir cümle vardı. Dedikodunun bir emniyet subapı işlevinde olduğu kanaatindeyim. Patlamayı engelliyor. Diğer yandan, tüm iletişimin resmi kanallarla yapılması mümkün değil. İstifa etmek üzere olan değerli bir elemanınız hakkında, ancak dolaylı kanallardan bilgi alırsınız. Yaptığınız bir uygulamanın, verdiğiniz bir kararın yarattığı bazı sıkıntılar, size açıkca söylen(e)mez. Dedikoduları, feed-back gibi değerlendirirseniz İYİ olur.
Ama “beni devamlı eleştiriyormuş, ben de bunun acısını çıkartırım” diyerek, kararlarınızda etkili oluyorsa KÖTÜ olur.
Yönetim eğitimleri, insanları “gerçekler” üzerinden (tarafsız) karar vermeyi öğütlüyor.
Özetlersem, dedikodu ile gelenleri “haber” gibi değerlendirip feedback alıyorsak mesele yok. Ama Fatmanur hanımın vurguladığı gibi mobbing için kullanıyorsak, kararlarımızda etkin oluyorsa sorun var.
27 Haziran 2009
7:34 am
Ekibini dedikodu ile yöneten bazı patronların silahı “Senin için diyorlar ki …” diye başlayan cümlelerdir. Kanmayın. Bu yazıyı okuyun…