11 Mart 2011 Cuma

Girişimci psikolojisi

Girişimci’nin ölçütü yazıma yorum yapan sevgili Fatmanur ErdoğanGirişimcilik psikolojisini inceliyorum bir müddettir. Hiç böylesine rastlamadım henüz, belki iyi bir case study olur 😉 “ diye belirtmiş.

Bende çok sayıda girişimci öyküsü var. Yardımcı olmak için bir tane daha yazayım.

😉

Denizcilik konferansı yurtdışı seyahatinden Cumartesi döndüm. Telefonla (o yıllarda cep telefonu olmadığını unutmayın) Genel Müdürlük’te toplantı olduğu ve katılmam gerektiği bildirilmişti. Havaalanından doğrudan Salı Pazarı’ndaki ofise geçtim.

Masamda ben yurtdışındayken koyulmuş olan toplantı çağrısını buldum.

TOPLANTI GÜNDEMİ

TOPLANTIYA KATILANLAR: Patron, Kıdemli GMY, Uğur Özmen, Finansman Müdürü, Muhasebe Müdürü

TOPLANTI TARİHİ: 23.05.1987

  1. Şirket yetki ve prensiplerimizin gözden geçirilmesi ve saptanması,
  2. Acentelik şirketinin grupşirketleri finansman sorununun prensip ve ilkelerinin saptanmaı,
  3. Düzenli bir seyahat programı hazırlanması ve uygulanması

Ben binaya gittikten 4 saat sonra patron geldi ve toplantı başladı. “Hemen, acil” diyerek çağırmasalardı, eve gidip üstümü değişip gelebilirdim.

😉

Gündemin ilk maddesinin nedeni şuydu: Daha önce şirketten kopmalar olmuştu. Kilit kadroların neredeyse tamamı ayrılmıştı.  (Yazmıştım).  Bu durumda ne yapacağımızı konuşmayı umuyordum.

Toplantı patronun, “Kıdemli GMY’yi Genel Müdür Vekili olarak atadığını” resmen söylemesiyle başladı.(Nasıl birinin bu koltuğa atandığını, yukarıdaki yazmıştım‘dan okuyabilirsiniz.)

Ben, “Operasyon Müdürü’ne acilen ihtiyacımız olduğunu” söyledim. Patron “İhtiyacınız varsa bulun.” dedi.

😛

Hemen ikinci maddeye geçildi. Grup’un para pazanan tek şirketi olmamıza rağmen mali durumumuz berbattı. Finansman Müdürü patrona “Sizden tek istediğimiz var. Üç ay bizden para alıp grubun diğer firmalarına aktarmayın. Ondan sonra herşey düzelir.” dedi.

Patron, bu konuya karar verilecek yerin burası olmadığını belirtti.

😛

Üçüncü madde: Yunanistan ziyareti konuşuldu. Benim verdiğim bilgiler beğenildi. Kendimizi unutturmamak için 1 – 2 hafta içinde tekrar Atina’ya gitmem gerektiği söylendi. Bir rapor hazırlayıp ilgili personele vermem istendi.

Bir iki aya kadar da İtalya ve İsviçre’ye gitmem gerekiyordu. (Daha sonra gerçekleştirdiğim bu yolculuğun bazı anlarını da 1 ve 2‘de yazmıştım.)

Toplantı bitti.

😉

Madem hiç çözüm konuşmayacaktık, neden 2’inci maddenin gündeme alındığı konusunda fikrim olmadı.

Neden bu toplantının “acil, yurt dışından gelir gelmez, eve bile uğramadan, hemen” yapıldığını hiç anlamadım.

Zamanla girişimci ruh halini (anlamaya değil ama) öğrenmeye başladım.

Bu yazıyla ve içindeki (aynı patronla ilgili) bağlantılarla, umarım Sevgili Fatmanur Erdoğan’ın “girişimci psikolojisi” çalışmalarına katkıda bulunabilmişimdir.

Yeterli değilse… Daha çoook öykü var.

🙁

Etiketler: , ,

Kategori: İş hayatı

“Girişimci psikolojisi” yazısına şu ana kadar 7 yorum yapılmış:

  1. Böyle olmasa daha mı iyi olur? Böyle olmamak için mi çaba sarfetmeliler, yoksa böyle olmanın getirdiği avantajlar mı başarıya ulaştırır ve daha sonra kişi olgunlaşır? Evreler içerisinde sahip olunan ruh hali, belkide içindeki zehirlerin panzehiridir.

    Tamam mı, devam mı?

    Teşekkürler Uğur Bey.

  2. Özcan Köse,

    “Evreler içerisinde sahip olunan ruh hali, belki de içindeki zehirlerin panzehiridir” ile ne demek istediğini pek anlamadım. “Tamam mı, devam mı?” yı hiç çözemedim.

    😮

    Başarı tanımını sorgulamalıyız belki de… Ortamın elverişli olduğu bir anda kafa göz yararak bir şirketler grubu kurmak mı başarıdır, bu grubu 15 – 20 yıl daha taşımak mı. Yani bir atımlık gösterisi olmak mı, yoksa sürdürülebilirlik mi?

    😉

    Link’lerdeki diğer yazıları okursan, bu psikoloji’nin kısa dönemli olduğunu da görürsün. Şirketi yine girişimcinin “cüzdan gibi” kullanması, ödemesi gereken küçük tutarları ödememesi (http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/yeni-pazarlama-araci-borc), profesyonel ile ücretli’nin farkını ( http://ugurozmen.com/is-hayati/ne-is-olsa-yapar-miyim ) bilmemesi batırır. (Nitekim öyle oldu)

    Ben, girişimcilerin büyük yanlışlarını anlatmaya devam edeceğim.

    😉

  3. Sunu demek istedim,

    Dunyaya saf, savunmasiz bireyler olarak geliyoruz. Yalniz bugun donup baktigimizda, cocuklardan cikarilabilecek nice dersler var.

    Girisimcilikte de boyledir belki. Saf, savunmasiz, herseyin hesabini yapmayan bizler daha sonra ongormekte zorlanacagimiz sorunlarin ustesinden geliyor olabiliriz.

  4. Yine anlamlı bulamadım.

    “Saf, savunmasiz, herseyin hesabini yapmayan” girişimci mi?

    Bu yazıyı çocuk psikolojisi yazısı zannetmemek gerekir. Bu ve daha önceki birçok yazı girişimciyi anlatıyor. Neresi saf, savunmasız… Aksine… Kurnaz, uyanık, saldırgan… Sadece hesapsız olduğu doğru. O da zaten saldırganlığın doğal sonucu.

  5. Ben zaten erken donem yanlislari icin soyledim. Yapilan acemilikle yapilmamissa ve diger yandan yapilandan ders cikartilamiyorsa sorum icin ornek teskil etmez.

  6. Bazı patronlar, hemen dönüp mesaide zaman geçirmeni isterler. Kurumsal terbiyeyi almış patronlarda gittiğin yerde biraz daha aklıp görgünü artırmanı tercih ederler. Bu link’te

  7. Aynı şirketten başka bir anı

Yorum Yazın