İşe alma hatası
Bir çömez alacaktık. Adaylardan biri… İddialı yapısı, çok bilmişliği, hırsı, vb. dikkatimi çekti. Olası amiri onu yönetmenin zor olacağını söyledi.
Ben “iddialı ve ukala olanların yanlış yapma lüksü yoktur” dedim. “Normal bir stajyer, ilk girdiği işte bazı hatalarında bağışlanma dileyebilir. Ama ukala ve iddialı olan birine sorarlar o zaman… Hani, nerede iddialı duruşun diye… Hata yapmamak için elinden geleni yapacaktır. Bu çocuğu işe alalım.”
Benim ısrarım ile işe aldık. ( [1], [2], [3] )
İşe alırken yaptığım bir sürü hata vardır. Sormayın…
Geçmişinde anlamlı bir başarısı olmadan iddialı ve ukala olanların çoğunun hatalarından ders almadığını böyle öğrendim.
🙁
Etiketler: amir, başarı, başarı öyküsü, Edward de Bono, iş görüşmesi, işe alma
Kategori: İş hayatı
17 Mart 2009
7:03 am
Peki o çucuğun durumu ne oldu. Beklediğiniz gibi başarılı oldu mu?
17 Mart 2009
8:47 am
ilk 3 yazınız ile birlikte oldukça öğretici ve yararlı buldum bu yazınızı.
Genel gözlemim: İddialı ve ukalaların çoğu zaman şirketlerde başarısız ama kendi şirketlerini kurup, kendi işlerini yaparken başarılı oldukları yönünde. Hatta iyi girişimci olduklarına da şahit oldum.
17 Mart 2009
8:58 am
Hüseyin,
🙁 Sence?
.
Cengiz,
– Seninle aynı fikirde olmayabilirim değil mi?.. “Ardında anlamlı bir başarısı olmadan” iddialı ve ukala olanların, daha sonraki yıllarda genellikle bahane bulmakta ve başkalarını suçlamakta çok başarılı olduğunu gördüm. İster profesyonel yaşamda, isterse kendi işinde…
Ortaklar kazık atmıştır, Devlet karar değiştirmiştir, piyasa bozulmuştur, sektör çuvallamıştır, güneş gözüne girmiştir, hakem rakip takımı tutmuştur, yağmur mahsulu götürmüştür, en hayati toplantıya giderken trafik sıkışmıştır, vb…
Tekrarlıyorum… Anahtar kelimeler “ardında anlamlı bir başarısı olmadan…” “iddialı ve ukala olanlar”
17 Mart 2009
10:29 am
Hocam, iddialı ve ukala olanları ayrım yapmadan anlamışım/yazmışım, düzeltiyorum.
Ardında anlamlı bir başarısı olan/ başarı potansiyeli olan, iddialı ve ukala olanlar, şirketlerde değil ama kendi işlerinde çok başarılı olabilirler.
Yaratıcı, fikir adamı, yenilikçi olabilirler. Bunlar, tahammül göstermeyi öğrendiklerinde çok iyi danışman bile olabilirler.
17 Mart 2009
11:56 am
hocam bu durumda,şöle bir istatistiki sonuca varırmıyız?Çakma bir kendine güven genellikle iş yaşamında bireysel başarıda etkili oluyorken takım çalışmalarında ise daha başarısız ve pasif kalıyor mu???
17 Mart 2009
2:14 pm
Cengiz,
Benden mi bahsettin, ben mi alınganım 🙂
.
Özlem,
“Çakma” kendine güven, hemen hiç bir yerde başarılı olamıyor.
Bireysel faaliyetlerde de (maraton gibi bir bireysel spor yapmıyorsun ki) başkaları ile etkileşim halindesin. Müşteriler, kamu görevlileri (vergi, vb.), rakipler, senin adını başkasına söyleyecek olanlar, dostlar, arkadaşlar, filan…
Hikayenin sonunda “çakılma” tehlikesi var. (Her iki anlamı ile 🙂 )
17 Mart 2009
5:38 pm
İddialı olmak ama bunu ukalalığa vurmadan kabul ettirmek, bazı şeylerde üstün olduğunu yeri geldiğinde gösterebilmek ama gözlere sokmamak… yani altyapılı ve ‘hazmedilmiş’ bir iddialılık, olması gereken bu değil midir? çevremizde çok mu nadirdir? 🙂
17 Mart 2009
9:40 pm
Yok hocam sizden bahsetmedim 🙂 Konu hakkındaki fikrimi anlattım.
18 Mart 2009
10:56 pm
Ukalalık örnekleri bitmez 🙂
20 Mart 2009
3:53 pm
Ben de severim farklılıkları… Bir de ukalalık etmeyi