17 Mayıs 2011 Salı

Komuta tekliği

14 Mayıs Cumartesi günü, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi öğrencileri ile sohbet ederken, bazılarına sözlü sınav yaptım. Yönetim bilimlerinin temelleri atan kişileri sordum. Soruları bilen 2 öğrenciye kahve, bir öğrenciye de kahve + kek borcum oldu. Tekrar görüştüğümüzde ödeyeceğim.

😉

Eğer Organizasyon hocanız, size komuta tekliği (bir kişi sadece bir kişiden emir alır) gibi bir cümle söylemişse, öğrenci olduğunuz için EVET deyin, ama sakın inanmayın” dedim.

Artık herkes 2 – 3 kişiye karşı sorumlu oluyor. Müşteri odaklı organizasyon yazısında vurguladım. Ürün yöneticisi, önce kendi patronu olan Pazarlama Müdürü’ne hesap veriyor. Aynı zamanda, sahada bu ürünü satacak olanlara karşı sorumlu; Satış Müdürü’ne de bağlı sayılır. Eğer Segment Yönetimi varsa, ürünü birlikte oluşturacak, keyfine göre takılmayacak, onun da onayını alacak.

Şirketler büyüdükçe bu sayı artıyor. Yurt dışındaki bazı noktalara da rapor veriliyor.

Max Weber’in 1916’da tasarladığı mükemmel organizasyon, bugünlerde sadece tek işi olan ve küçük bir piyasadaki şirketlere uygun. (MBA diplomasını ne yapmalı yazımda da kısaca anlattım.)

🙂

Hocaya saygısızlık etmeyin. Ama vadesi geçmiş kavramların yerine nelerin geldiğini de inceleyin. Unutmayın, bugünlerde tüm kavramlar yeniden şekillendiriliyor.

😛

Resim şuradan alıntıdır.

Etiketler: , , , , , , , ,

Kategori: İş hayatı

“Komuta tekliği” yazısına şu ana kadar 12 yorum yapılmış:

  1. Hocam yine güzel bir noktayı bulmuşsunuz. Bundan birkaç yıl evveldi. Başka bir bölümün yöneticisi benim çalışanlarımdan birinden bir iş istemiş. Çalışanım da “siz Canan Hanım’a söyleyin, o söylerse yaparım” demiş. Yönetici arkadaşım da haklı olarak bozulmuş. Çalışana dedim ki “Bak biz hepimiz aynı gemideyiz. Bu işin yapılması gerekiyorsa, konu da bizim bölümle alakalıysa elbette yapacağız. Eğer istenen şey çok komplike, bizim bölümle alakasız veya senin tüm vaktini alacak bir şeyse bana gelir söylersin, hep beraber değerlendiririz”. Çalışanım bana “pekiyi, bundan sonra öyle yapayım” demek yerine bana “Ama o bölümün yöneticisi ne hakla bana karışıyor? O bana emir veremez ki…” gibi gereksiz itirazlarda bulundu. İnsanlar bu konuyu algılamakta zorlanıyor. Esasında ast-üst ilişkileri bile çok değişti. Üstler iş ister, astlar da yapar diye bir şey yok. Çoğu zaman benim çalışanlarım benim bir çalışma yapmamı gerektirecek isteklerde bulunabiliyorlar. Kurumun yaşayan bir organizma olduğunu düşünmeyi beceremeyenlerin iş hayatında başarı şansı pek az.

  2. Ugur Bey, peki bu yonetim seklinin kirilgan olup olmadigi konusunda ne dusunuyorsunuz?

    Bana, basarisi bolumlerin mudurleri arasindaki iliskilere cok bagli geliyor. Bu yapida benim yasandigini gordugum problem, “head count”u elinde tutan kisinin, yeri geldiginde elemanlarinin “dotted” olarak bagli oldugu kisilerin islerini de kontrol edebilecegini dusunmesi ve “bordrosu benim elimde, benim istedigimi yapmak zorunda” diye hareket etmesi.

    Calisan tarafindan bakildigi zaman, elemanlar beni isten attirabilecek adamin isini mi yapayim yoksa oburunu mu yapayim diye dusunmek zorunda kalabiliyor. Sagduyulu ve isbirlikci olmayan insanlar soz konusu ise, zor olmaz mi boyle bir yapiyi ayakta tutmak. Bunlar ortadan kaldirilmak icin neler yapilabilir? (Cahilce bir sey sormus olabilirim, kusura bakmayin, bilmiyorum gercekten)

  3. Komuta tekliği yazısının devamı

  4. Canan ve Berk,

    Yanıtım şu yazıda http://ugurozmen.com/is-hayati/degisime-direnis

  5. “Komuta tekliği” adlı yazının konusu, teknoloji sayesinde değişen organizasyon kuramlarına dikkat çekmekti. Friendfeed ve Facebook‘daki tepkilere bakınca, genç arkadaşlarımızın da eski öğretilere çok sarıldığını gördüm. Hayal kırıklığına uğrayacaklar. Benden söylemesi.

  6. Teknoloji, özellikle de internet sayesinde değişen bir başka öğreti de “kişisizleştirme” (impersonality) dir. Bu link’te…

  7. sayın Uğur bey, sonsuza dek yasayabıleck orgüt yapıları mevcut mudur? mevcut ise örgüt yapısı üzerinde bilgi verebilir misiniz . ( simdiden tesekkur ederim)

  8. mustafa,

    “Değişmeyen tek şey değişimdir” sözünden yola çıkarsak – ki bence de öyledir – “sonsuza dek yaşayabilecek” hiçbir şey olamaz diye düşünüyorum. Hedef kitlenin ihtiyaçlarına, sosyal olgulara, teknolojik değişimlere, ekonomik kısıntı ve imkanlara göre tüm örgütler şekil değiştirir. Bu saydıklarım da değiştiğine göre… Aynı noktaya varırız: “Değişmeyen tek şey değişimdir”

    😉

    Aklıma güzel bir yazı konusu geldi. Örgütler konusunda… Teşekkür ederim.

  9. “Sonsuza dek yaşayabilecek örgüt yapıları mevcut mudur? ” sorusunun yanıtı bu yazıda

  10. Yönetim bilimlerinin eskiden TEMEL sayılan unsurları da değişime uğradı. Bu sadece komuta tekliğinde de kalmadı.

  11. Batı yönetim felsefesi, değişen kurallara uyum sağlayamıyor. Bu fırsatları değerlendirmeliyiz?

  12. Sanayi döneminin birçok kavramı gibi, PAZARLAMA da yeniden tanımlanmalı

Yorum Yazın