Bir Mobbing Anısı
Geçenlerde iş hayatı benimkinden yaklaşık 8 sene önce başlamış bir ağabey ile sohbet ediyorduk. Şimdi bir sahil kasabasında emekli hayatı yaşıyor.
“Artık, yıllardır iş hayatında söyleyemediklerini, anlatamadıklarını yazmalısın” dedi. Aslında benim de isim vermeden yazmak istediğim çok olay var. Ufaktan başlayayım…
😉
Bankada Sadakat Programları Yöneticisi olarak işe başladım.
O yıllarda hediye puan katalogları vardı (sonra ortadan kaldırılması projesi de bana ait). Göreve başlayınca kataloğun sorumluluğunu da üstlendim.
Aradan yaklaşık bir yıl geçti. Banka üst yönetimi değişti. Bağlı olduğum Yönetim Kurulu üyesi yerine henüz kişiliği oturmamış bir Genel Müdür Yardımcısı atadılar. Hemen arkasından, yeni iş başı yapan kadrodakiler geçmiştekilere çamur atma dönemini başlattılar.
🙁
“Yeni üst yönetim” kadrosundakilerden bir Genel Müdür yardımcısı (GMY) “Katalogdaki bilmemne ürünün bize maliyeti x TL. Dün Doğubank iş hanında daha ucuza gördüm” diye mesaj gönderdi. Ben de “Firmayla aramızdaki sözleşme gereğince, her hangi bir yerde 2 yıllık garantili olarak daha ucuza veriyorlarsa, bu yeni fiyat uygulanır. Görüştüğünüz yerdekiler garanti veriyorlar mı?” diye sordum.
“Neden garantisi olmasın ki” diye yanıt verdi. Ancak mesajlaşma orada bitti. (Burada tekrar belirteyim. “Neden olmasın”dan daha düşünce yoksunu pek az deyim olduğu kanaatindeyimdir. )
Aradan birkaç ay daha geçti. Bir gün büyük toplantı salonuna çağırdılar. Gittim. Salon Kadıköy’deki -eski- “Küçük Sinema” büyüklüğünde ama biz hepi topu 7 – 8 kişiyiz. Benim ekibimden (yanlış hatırlamıyorsam) sadece bir kişi var. Onlar muhasebe, iç denetim… GMY’ndan çömezlere kadar kalabalık gelmişler. (İç denetim’deki de doktoradan sınıf arkadaşım. Bankada işe yeni başlamış. Ben 40’ımdan sonra doktora yaptığım için benden 16 – 18 yaş küçük. Daha bir gün öncesine kadar “abi” diye hitap ediyordu.)
Bilgisayara disketi taktım. İlk sözleşme anından bugüne gelene kadar tüm ödenenleri, her bir hediyenin maliyetini, hangi aşamadan sonra danışmanlık ücretinin ortadan kalktığını, şu anki maliyet oluşumunu, vb. uzun uzadıya anlattım.
Yeni üst yönetim kadrosu, sürekli olarak “bunlardan ne kazancın var” noktasında sıkıştırmaya çalışıyorlardı. Ne var ki, perdedeki rakamlar bir kişiye rüşvet vermeye uygun büyüklükte olmadığı için iddialarına mesnet bulamıyorlardı.
“Neden bu şirketle anlaşma yapıldı?” sorusuna “Piyasada bu işi düzgün yapan tek şirket olduğunu, büyük bankalar dahil hemen herkesin onlarla çalıştığını…” anlattım. “Siz aynı şartlarda ve aynı kalitede bir kurum bulursanız, sözleşme bitiminde onlarla çalışırız” dedim.
Yine “Neden başkası olmasın ki?” yanıtını aldım.
😛
İki saat boyunca uğraştılar. Beni sıkıştıracak bir tek rakam, bir tek süreç bulamadılar. Toplantı mecburen bitti. Toplantıyı (ve suçlamaları) yöneten GMY “Biraz önce bize gösterdiğiniz tabloyu gönderir misiniz? Biz de göz atalım” dedi.
“Hayır, göndermem” diye yanıtladım. “Tüm rakamları sizin muhasebe servisinizden aldım. Tek tek tüm faturaların kopyalarını inceledim. Bu toplantı için hazırlandım. Siz de orijinalleri zaten elinizde olan belgelerle aynı şekilde hazırlansaydınız, belki toplantıya gerek de olmazdı”
Şaşkınlıkları sürerken devam ettim.
“Saatlerdir beni bu firmayla anlaşma yapıldığı için suçluyorsunuz. Sözleşmeye baksaydınız, ben işe girmeden 6 ay önce imzalandığını görürdünüz.”
Şaşkınlıktan gözleri daha da açıldı. Hiç konuşmadan salonu terk ettim.
😀
.
Etiketler: ahlak, banka, Demirbank, Genel Müdür Yardımcısı
Kategori: İş hayatı
21 Eylül 2016
8:38 am
Facebook yorumları:
.
Murat Erdör
Son cümle beni bitirdi 😉 6 ay önce!
Mehmet Emin Ertemür ·
Mekan, zaman ve kişiler farklı olsa da olaylar hep aynı.
Diplomayı cebine koyan bir yerlerde iyi tanıdıkları olan niteliksiz kişiler belli makamlara geldiğinde hep işini iyi yapan insanlara ızdırap çektirirler.
Pınar Dokuzluoğlu ·
Kişiliği oturmamış tanımı da çok doğru bence kişiliği oturmamış yaptığı işin incelikleri hakkında bilgisi olmadığı halde en iyisini ben bilirim tavrında olan öyle çok yönetici var ki. İş deneyimi yanında olgun bir karakter de gerekiyor yönetici olmak için.
Fatmanur Erdogan
Wouw! Ugur gercekten helal olsun sana. Bu tur cirkinlikler migde bulandiriyor. Bu tur insanlarin o pozisyonlara nasil atandiklarina aklim almiyor. Rezillik.
Özgür Örümcek
Ama Uğur beyi gerçekten takdir ettim. Bir milim ger çekilme hissi olmadan adamları ezim ezim ezmiş
Uğur Özmen
Ben genelde pek geri çekilmem. İyi bir meziyet olmayabilir ama devam ederim. Bu nedenle (benim neslimde az görülür) 17 kere iş değiştirdim.
Ne var ki… aslında çoğunlukla ezim ezim ezemiyorsunuz. Bunun acısını çıkarmaya çalışıyorlar. Unvanları daha büyük ise, daha da çirkef oluyorlar. Ama bu olayda (devamını sonra yayınlayacağım) sonunda daha eğlenceli şeyler yaşadım. 🙂
Zeynep Uygur Ertan
Bence çok iyi bir meziyet hocam
21 Eylül 2016
9:33 am
Tanıdık… Çok tanıdık….
10. köyden sevgi ve selamlar hocam 🙂
21 Eylül 2016
6:00 pm
Siz de mi 9 köyden ayrılmak durumunda kaldınız?
22 Eylül 2016
5:47 am
Sayın hocam böyle adamlar malesef çok. Heralde hep de bana denk geliyorlar. Vizyonsuz, bilgisiz, hatta eğitimsiz ve insanlıktan nasibini almamış katakter yoksunu şahıslar tarafından yönetiliyoruz. Bana göre birisi yönetici olmadan önce sağlam mülakatlar sonucunda karakter analizi yapılmalı ve çalışanları ile görüşülmeli. Kısaca ben de 5 yıllık profesyonel iş hayatımda asla geri adım atmadım. Sonuç olarak 5 yılda bir defa terfi alabildim.
Şu an ızdırap aşamasındayım sanırım. Başka yere gitsem orada da böyle tipler olabileceği için pek de yeltenmedim…
22 Eylül 2016
11:06 am
Aşağılık kompleksinden muzdarip insanlar kendilerini dev aynasında görür…Maalesef bu tiplerden memlekette mebzül miktarda var. Yarım hoca dinden, yarım doktor candan edermiş. Yarım eğitim de insanlıktan çıkarıyor.. Sevgiler
24 Eylül 2016
8:05 am
Sevgili Onur Kağan,
Yukarıda (eski iş arkadaşım ve adaşım) Uğur’a verdiğim yanıtı, (haddimi aştığımı düşünmezsen) bir öğüt olarak vereceğim.
Beni gururludan küstaha çeviren güç, aslında beceri ve birikimlerinin diğerlerinden farklı olması.
Sana da aynısını öneririm. Farklılaştır ki, sana mobbing yapmaya “bir tarafı” sıkamasın.
24 Eylül 2016
8:06 am
Sevgili Deniz,
Sanırım sayısı 9’dan çok. Neyse ki, sayı ne olursa olsun sonuncusunun adı “10. köy”
🙂
25 Şubat 2017
11:33 pm
Doğru düşündüğünüz birşey doğru bir zamana denk geldiğinde mükemmel hissetiyor insana.. 2009 dan beri çalışıyorum ama insanların nasıl sınırları zorladığını görüyorum. Doğru birşeyi yanlış birşekilde söylemişliğim var . Bu kötü oluyor sizinki gibi tat vermiyor ama bi taraftanda iyi hissettiriyor..İnsanların birbirine karşı dürüst olmadğı yerleri sevmiyorum. Düşündüklerimi söyleyemediğim için de sıkıntı çekiyorum…Bu bir mobbing çeşidi olabilir mi?
26 Şubat 2017
5:29 pm
Ayşenur,
İnsanın istediğini söyleyememesinin mobbing sayılması konusunda çok fazla soru işareti var.
Kelime seçimi önemli. Yani istediğin şeyi başka (tercihen daha nazik) kelimelerle yine söyleyebilirsin.
Şurada, http://ugurozmen.com/pazarlama/keskin-bir-nezaket muhteşem bir cümleyle “görgüsüz” demek yerine nazik bir şekilde mesajın iletildiğini göreceksiniz.
Özetle, mesajı iletmek için bir yol bulmak gerek. Terbiyesiz veya küstah diye anılmak, iş hayatında zorluklara neden oluyor.
😉 Denedim, biliyorum.