Motivasyon tartışmaları
Bülent Eczacıbaşı ile 1.5 saatlik toplantının notlarını [1], [2], [3] yayınlıyordum.
Motivasyon konusunda güzel bir tartışma oldu.
Zeynepe Dan Pink’e ait bir TED konuşmasına yönlendirdi.
Nasuh Mahruki’nin “amaç insanı motive eder” cümlesinin (ki %100 katılıyorum) bilimsel anlatımı gibiydi bu video.
😛
Başak Temel, aynı yazıdaki başka bir cümleye dikkat çekti.
Bülent Eczacıbaşı “Eskiden olduğu gibi, sorumluluk ve yetki eşit şekilde artmıyor. Kademe arttıkça sorumluluk artıyor. Ancak yetki artmamaya başlıyor. Emir verip yaptıramıyorsunuz.” demişti.
Başak, bu durumun da motivasyon bozukluğu yarattığını yazdı.
😛
Benim görüşüm şöyle:
21’inci yüzyılda iş dünyasının gerçeği bu… Giderek de daha fazla sorumluluk olacak ve yetki eşit oranda artmayacak. “Ben gençken patronlara özenirdim… Ama çömezken daha iyiymiş, daha mutluydum” cümlesini sık sık duyacağız.
Bazıları için para kazanmak bir amaç. Başarının ölçüsü bu. Meşhur olmak, yetkili olmak gibi beklentileri de çok farklı değerlendiremiyorum maalesef.
Aşağıda bir dizi yazı var. Bunların konusu olan iş arkadaşlarıma (özellikle Terazinin kefesi‘nin kahramanı ve benzerlerine) baktığımda (kendimce) bazı ortak özellikler buldum.
- Anne-baba, “başarı = para ve/veya yetki” diye yetiştirmişlerdi.
- İşin ince ayrıntıları hakkında ailenin bir fikri yoktu. İşini anlattığında “Ne yani, dünyayı mı kurtarıyorsun” benzeri cümleleri duyabilirdi.
- Kendini başkalarına kanıtlamak hevesi ile doluydular. Bir yerlerden beğeni duymak, onların en önemli ihtiyacı idi.
- Kendilerine güvenleri oldukça azdı. Bir işi yapmış olmanın gururunu tek başlarına taşıyamıyorlardı. Birisi onlara “aferin” demeliydi.
- Yaptıkları işin sorumluluğunu üstlenmeye değil, yetkisini kullanmaya adanmışlardı.
- Başarılar hep onlarındı, çuvallamalar için her zaman bahaneleri vardı.
- Yükselmek, daha üst unvanlara gitmek için hırsım olmadığından ötürü bana kızarlardı. “Sizin yüzünüzden biz de yükselemiyoruz” derlerdi.
Motivasyon konusunda Dan Pink’in dediği 3 şeye inanırım.
- Özerklik
- Ustalık
- Amaç
😛
Bu konuda amma da çok yazmışım:
- Unvan’a odaklı olanlar
- Unvan’a odaklı olanlar (2)
- Unvan hak değildir
- Gözlerinin gördüğü
- Unvan hak değildir (2)
- Unvanı mesleği sanmak
- Yaratıcı profesyonellik
- Cahilin cesareti
- Soğanı ince doğra
- Güç aşkı olursa…
- Bireylerde esneklik
- Büyü de gel, çocuk
- Terazinin kefesi
- İş ahlakı ikilemi
- Hassas terazi
- Maaş zammı üzerine…
Görüşünüz farklı ise…
🙂
Etiketler: amir, ast, Bülent Eczacıbaşı, iş adamı, motivasyon, mükemmel eleman, Nasuh Mahruki, sorumluluk, yetki
Kategori: İş hayatı, yaşamın içinden
27 Mart 2010
8:22 pm
Kabul edilmek, onaylanmak ve aidiyet duygusu her devirde en büyük motivasyonumuz.. Kimi zaman para, kimi zaman cesaret göstermek ve dürüstlük, kimi zaman da aykırı ve muhalif olamak gibi farklı yollarımız var.
28 Mart 2010
8:53 pm
Bence de en önemli noktalardan biri amaç, işletmelerin bazen farkında olmadığı şey her gün şirketin hedeflerini çalışanlarına söyletmek yerine çalışanların duymak istediği sözü kaçırmış olmaları. Bazen şirketin hedefleri ve çalışanları hedefleri aynı olmamaktadır. Bunun dışında güven, umursanmak, keyifli bir ortam, değer, ihtiyaç, fikirleri gibi bir çok etken motivasyonu etkilediğini düşünüyorum. Paranın önemi yok mu? Evet olabilir ama 3 yıl boyunca hiç tatil yapmadan geç saatlere kadar çalışmamı sağlayan şey para değildi.
20 Nisan 2010
6:38 am
Acaba Galileo da “beni olumlu motive etmiyorlar” diye düşünmüş olabilir mi?