Osman Ataç ile sohbet – 1
Yetişmemde çok büyük emekleri olan hocam Prof.Dr. Osman Ata ATAÇ, yıllarca Birleşmiş Milletler’de “KOBİ’lerin uluslararası rekabete hazırlanması” konulu eğitim programını hazırladı ve yönetti.
Osman hocam, bugünlerde Türkiye’de… Bu fırsatı değerlendirip, zaman buldukça daha fazla yararlanmaya çalışıyorum.
17 haftadan beri Çarşamba günleri Dünya gazetesinde işletmecilik sohbetleri yazıyor. (26 Mart 2012 tarihli ekleme: 61 haftadan beri yazıyor.)
Aşağıdaki ilk yazıdan başlayarak okuyabilirsiniz.
Yazılar ağır gelirse, burayı izleyin. Her yazı hakkında konuşup tartışacağız. Osman hocam ile sohbetlerimizde tuttuğum notların bir kısmını blog’da paylaşacağım. Böylece, hangisi hakkında konuştuysak, o yazıyı işaret edeceğiz.
Siz de tartışmaya katılırsınız.
🙂
Soru: Son zamanlarda markalaşma konusunda koparılan gürültü nedir
Cevap: Gürültüdür
😛
Ülkelerin marka olması konusunda şöyle bir fıkra vardır.
Fıkra bu ya, uçak İtalya’dan kalkmış.
Fransa üzerinden geçerken Fransız “Dünya’nın en iyi öpüşen kadınları Fransız kadınlarıdır. French kiss de bundan çıkmıştır” demiş.
Uçak İngiltere’nin üzerinden geçerken İngiliz “Dünya’nın en güzel barları İngiliz barlarıdır. English pub her yerde meşhurdur” demiş.
Almanya üzerinden geçerken Alman “Dünyanın en iyi arabaları Alman arabaları’dır” demiş.
Daha sonra Hollanda dolaylarında “Dünya’nın en güzel evleri Hollanda evleridir” demiş Hollandalı…
Rusya üzerinden geçerken, Rus bir konu bulamamış ama “Dünya’nın en iyi gizli servisi KGB’dir. Onların haberi olmadan hiçbir yerde kuş bile uçamaz” demiş.
İran’dan geçerken “Dünya’nın en güzel halıları İran halılarıdır” demiş İranlı…
Türkiye’den geçerken herkes bizimkine bakmış. “Dünya’nın en sıkı erkekleri Türklerdir” demiş. Herkes soran gözlerle bakınca şöyle devam etmiş. “İngiliz barına gider, Fransız kadını tavlar, Alman arabasına atar, Hollanda evine götürür, İran halısının üzerinde sabaha kadar sever… KGB’nin bundan hiç haberi olmaz.”
😀
Unutmayalım. Ürünler söz konusu olduğunda ülke marka olmaz, şirket marka olur. Apple tüm üretimini Çin’de yapıyor. Ama Çin değil Apple biliniyor.
🙂
Marka konusundaki tartışmaya devam edeceğiz.
🙂
Prof. Dr. Osman Ata Ataç’ın Dünya Gazetesindeki yazıları
- 19.01.2011 – Başlarken
- 26.01.2011 – Meslek tanımlamak
- 02.02.2011 – Ne konuda söyleşi
- 09.02.2011 – İşe yarayacak yazıyı nasıl yazmalı
- 16.09.2011 – Muhakemenin kuralı
- 23.02.2011 – Aklının arkasında ne var
- 02.03.2011 – Kazın ayağı
- 09.03.2011 – Tombala
- 16.03.2011 – Hisserdarlara masallar
- 23.03.2011 – Karnenin karnesindeki kırıklar
- 30.03.2011 – Övünme
- 06.04.2011 – Ne yani ne iş yaptıklarını bilmiyorlar mı?
- 13.04.2011 – İşletmelerin tek amacı CEO’nun tek işi olur mu? El cevap: Olur
- 20.04.2011 – Sermayeyi keşke başka işe yatıraydım diyenler
- 27.04.2011 – Yöneticiye sorular
- 04.05.2011 – Şükür geçiniyoruz!
- 11.05.2011 – Neden KOBİ’ler, neden Devlet
- 18.05.2011 – KOBİ KOBİ söyle bana derdini dinle de anla benim pendimi
- 25.05.2011 – Şirketlerin işletme sorunları yoktur, şirketlerde kötü yönetim sorunları vardır
- 01.06.2011 – Onun arabası var güzel mi? Bastı mı gaza gider mi?
- 22.06.2011 – Bizde iki işlev var sizde kaç tane?
- 29.06.2011 – Yöneten ile yönetileni ayırmadan yönetici olamazsınız
- 06.07.2011 – Büyük bir fırsat için küçük bir ara
- 13.07.2011 – Anneme ne iş yaptığımı nasıl anlatsam?
- 20.07.2011 – Yönetici yönetir peki yönetilen ne iş yapar?
- 27.07.2011 – Sahiden yönetilenler ne iş yapar?
- 03.08.2011 – 28 hafta sonra
- 10.08.2011 – Amaçlar ve alıcılar
- 17.08.2011 – Kriz
- 24.08.2011 – İşletmeden para kazanan yönetim
- 07.09.2011 – Nerede kalmıştık
- 14.09.2011 – Azimle devam
- 21.09.2011 – Davete icabet 1: İGEME nereye gitti
- 28.09.2011 – Davete icabet-2: İGEME nereye gitti?
- 05.10.2011 – Gelelim pazarlamanın faydalarına (2): Umarım unutmadınız
- 12.10.2011 – Gelelim pazarlamanın faydalarına 3: Kimseden almayanlar
- 19.10.2011 – Özet
- 26.10.2011 – Üretim
- 02.11.2011 – İş tanımlamak
- 16.11.2011 – Kahve, video ve cenaze işleri
- 23.11.2011 – Tanım doğru ama yetmez
- 30.11.2011 – Gereğini yapmak
- 07.12.2011 – Tanımsız iş yapmanın dayanılmaz cazibesi
- 14.12.2011 – Cazibe, niyet ve cesaret
- 21.12.2011 – Dediklerimi yaptınız da ne oldu?
- 28.12.2011 – Bu sıralar inovasyon moda
- 04.01.2012 – İcat buluş iyi de kim yapacak?
- 11.01.2012 – Mucitler ve yenilikçiler
- 18.01.2012 – Çoklu denklem değil ikilem
- 25.01.2012 – Bal gibi olur
- 01.02.2012 – Olmasına olur ama!
- 08.02.2012 – Bu yenilikçilik ne ola ki?
- 15.02.2012 – Teşhis var, çözüm biliniyor ama
- 22.02.2012 – İş tanımı ve strateji fantezi değillerdir
- 29.02.2012 – İş tanımı misyon, vizyon, değerler ve duvar süsleri
- 07.-3.2012 –“Ayinesi (1) iştir kişinin lafa bakılmaz” demeyin
- 14.03.2012 – Bu iş o kadar kolay olsa
- 21.03.2012 – Ben yazıyorum ama!
- 28 Mart 2012 – Farklılık yaratmak: Beste, makam, usul ve darb
- 04 Nisan 2012 – Yeter gari: Strateji
- 11 Nisan 2012 – Strateji yazıyorlar dönüp dönüp baştan yazıyorlar
- 18 Nisan 2012 – Strateji üstündeki esrar perdesinin kaldırılması
- 25 Nisan 2012 – Üretim pazarlama için çalışır mı?
- 02 Mayıs 2012 – Başarılı stratejinin anahtarı neden üretim işlevinde?
- 09 Mayıs 2012 – Çelebi strateji dediğin bizde böyle olur
- 16 Mayıs 2012 – Danışın ama sorumsuz yetkililer yaratmayın
- 23 Mayıs 2012 –Kabataslak plan
- 30 Mayıs 2012 –Yardımın adabı
- 06 Haziran 2012 –Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini
- 13 Haziran 2012 –Teşvik, destek, estek ve de köstek
- 20 Haziran 2012 –Para saadet getirir mi?
- 27 Haziran 2012 –Aşk bu değil yapma güzel
- 04 Temmuz 2012 –Onlar daha kalabalık
- 11 Temmuz 2012 –Kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz
- 18 Temmuz 2012 –Gözyaşı ve gurur
- 25 Temmuz 2012 –Tarzan zor durumda
- 01 Ağustos 2012 –Kullanılmış mal işe yaramaz deyip eskiciden alışveriş etmek
- 08 Ağustos 2012 – İhtiyacım olabilir ama istemem
- 15 Ağustos 2012 –Peki, bu iş nasıl yapılmalı?
- 22 Ağustos 2012 –Şirketlere yardım gerek!
- 29 Ağustos 2012 –Piyasa aksıyor düzeltelim
- 05 Eylül 2012 –Fikir iyi ama uygulama!
- 12 Eylül 2012 –Şirketlere aile doktoru seferberliği
- 19 Eylül 2012 –Yoğurt kesmek için bıçak bilemek
- 26 Eylül 2012 –Berber Ömer sendromu
- 03 Ekim 2012 – Bir çözüm var elbette
- 10 Ekim 2012 – Teşvik, çeşitler ve hastalıklar
- 17 Ekim 2012 – Çok iyimser senaryo
- 24 Ekim 2012 – Daha az iyimser
- 31 Ekim 2012 – Kötümser
- 7 Kasım 2012 – Çok kötümser
Etiketler: iletişim, imaj, marka, marka algısı, rekabet, strateji, tanım, ülke markası, ürün markası
Kategori: İş hayatı
16 Mayıs 2011
11:48 am
Osman Ataç ile sohbetler devam yazısı
16 Mayıs 2011
1:26 pm
Ürünler söz konusu olduğunda ülke marka olmaz, şirket marka olur. Sözünüze katılmamak mümkün değil ama belirli sektörlerde ülkenin o markaya inanılmaz bir konumlandırma etkisi vardır ve marka olan şirketlerin marka olmasına neden olur diye düşünüyorum. Özellikle alkollü ürünlerde bu anlamda ciddi bir rekabet yaratıyor. İthal Alman Birası, Absolut ve Smirnoff burada üretiliyor biz Rusya’dan geliyoruz gibi reklam kampanyalarında ise ait oldukları ülke imajını kullanarak tüketicide algı yarattılar.
1 Ağustos 2011
8:34 am
Osman Ataç ile sohbet dizisinin devamı
1 Ağustos 2011
4:43 pm
Osman Ataç ile sohbet dizisinin devamı
12 Eylül 2011
6:10 am
Osman Ataç’la sohbet 1‘in devam yazısı
22 Ocak 2012
9:22 am
Osman Ata Ataç hocam, devletin ticaretteki görevini “kolay para kazanmayı zor, zor para kazanmayı kolay yapmak” diye tanımlar. Bu cümleyi “tekel durumunda olup kolay para kazananlara rakipler çıkmasına çalışmak ve zor para kazanan KOBİ’lere idari kolaylıkları sağlamak” diye de anlayabilirsiniz.
27 Şubat 2012
9:38 am
Osman Ata ATAÇ hocam, “şu misyon vizyon gibi şeyleri duvar süsü olmaktan çıkarın” diyor. İşte bir örnek…
23 Mayıs 2012
11:41 am
Osman A. ATAÇ’ın bir yazısından alıntı
1 Ekim 2012
9:49 pm
Osman Ata Ataç hocamın yerli kamu yetkilileriyle bir anısı
2 Ekim 2012
12:25 pm
Osman A. Ataç hocamdan öğrendiklerimden biri daha…
2 Aralık 2013
5:59 pm
Kendi bütçenizi ve senaryolarınızı hazırlayacaksanız, ülkenin genel senaryolarına bir göz atın.
8 Aralık 2013
7:01 am
Hocam Osman Ata Ataç‘ın üzerinde çok durduğu bir konu