Paylaşmak
Vermek veya ortaya koymak yerine PAYLAŞMAK kelimesinin kullanıldığını ilk defa 2000 senesinde bir toplantıda farkettim.
Toplantı katılımcılarından biri “Şu raporu bizimle paylaşır mısın?” diye sordu. Raporu o toplantıda sunmak zaten benim görevimdi.
“Şimdi senin raporunu dinleyelim” veya “Raporu bize anlatır mısın?” veya “Sıra Uğur’un raporu sunmasında“… Ne bileyim birçok cümle kurulabilir de, paylaşır mısın kulağıma ve beynime aykırı geldi.
- Bir konuşma içinde son derece gereksiz veya aykırı bir kelime veya cümle söylendiğinde, hafızamda asılı kalır. Bu nedenle toplantının konusunu veya benim hangi raporu sunmam gerektiğini hatırlamıyorum. Ancak o konuşma ve bu kelimeyi kullanan kişinin o gün ne giydiğini bile aklımda birkaç saniyelik kısa video gibi kalmış.
😮
“Paylaşım“ın gereksiz kullanımı beni son derece rahatsız ediyor. Tamam, teşhir etmeyi ve zaman tüketmeyi sosyal paylaşım zannedenleri de kabul ediyorum. Artık, sosyal mecralardaki tüm iç dökme ve teşhirleri bile “paylaşım ekonomisi” diye anlatanlara bile katlanabiliyorum, düzeltmeye niyetlenmiyorum. Ama bir yerde DUR demek gerekiyor.
“Pastayı paylaşalım. Bana büyük dilim ver” diyebilirsiniz. “Bu projenin sorumluluğunu paylaşalım” diyebilirsiniz. “Kârlarımızı şöyle paylaştıralım” deseniz de olur. “Hepsini kendine alma, biraz da bizimle paylaş” da olur.
“Raporu bizimle paylaşır mısın?” ne demek yahu?.. Aklımdan “Kimlere hangi sayfaları istiyor?” sorusu geçmişti. Neyse ki jeton hemen düştü. Raporu anlatmaya başladım.
- Sanırım üst yönetim eğitimlerinde “emir kipi kullanmayın” veya “ödev verir gibi konuşmayın” uygulamalarının bir parçası.
😉
Yabancı kanallardan birinde, röportaj izliyordum. Kendisiyle görüşme yapılan kişi oldukça yaşlı bir bilim insanı.
Programın sunucusu, misafirine yaşını (muhtemelen nezaket gereği “Kaç yaşındasnız?” demek yerine) “Yaşınızı bizimle paylaşır mısınız?” diye sordu. Adamın yanıtı tam aklımdan geçirdiğim gibiydi:
“Elbette paylaşırım. Ne kadarını istersiniz?”
😀
Etiketler: paylaşım ekonomisi, sosyal paylaşım
Kategori: İş hayatı
23 Eylül 2016
8:59 am
Yabancı akımlardan çok etkileniyoruz. Türkçe de bu şekilde oldukça bozuldu. İngilizce’den doğrudan tercüme yapıldığında, Türkçe’de saçma olan ifadeleri kanıksadık. Daha doğrusu genç nesil bunları benimsedi biz de bunlara maruz kaldık. Benim takıldığım ifadelerden biri de “yapıyor olacağım”. “Bu raporu düzeltip, görüş ve önerilerinize sunuyor olacağım”. “Teklifi yarın size gönderiyor olacağım”. “Sunacağım” ve “Göndereceğim” demek yerine niye bu ifade kullanılıyor anlamak mümkün değil.
23 Eylül 2016
9:19 am
Yabancı dil etkisi de olabilir: “To share information with somebody” sıklıkla karşılaştığımız bir ifade. Bir de sözcükleri anlamlandırırken dikkat edilmesi gereken bir husus var. Sözcükler anlamlarını sözlükten almazlar. İçinde kullanıldıkları bağlam ve dilbilgisi yapısı çerçevesinde birlikte kullanıldıkları diğer sözcüklerle olan ilişkilerinden alırlar. Sözlükler bu şekilde oluşturulur ve zamanla meydana gelen anlam kaymaları nedeniyle güncellenmeleri gerekir.
Buna karşın, Sevgili Uğur, verdiğin örnekten anlaşılacağı gibi, aynı sözcüğü farklı yerlerde farklı anlamlarda kullanmak, dilde muğlaklığı artırır. Bu, birbirleri ile doğrudan ve sağlam iletişim kurmak isteyenlerin pek te arzu etmeyeceği bir durumdur. İş yaşamında, açıklama talepleri yüzünden gereksiz iletişim döngülerinin ortaya çıkmasına, bu nedenle süreçlerin uzamasına, kısaca israfa neden olur. Ama anlam kaymalarından ekmek yiyen politikacılar, reklamcılar, falcılar ve şairler gibi insanların bulunduğunu da unutmamak gerekir.
24 Eylül 2016
7:38 am
Sevgili Canan,
Şu -yor olacağım” diyenler konusunda haklısın. Ben de onları konu etmiştim http://ugurozmen.com/haricten-gazel/yor-olacagim
24 Eylül 2016
8:00 am
Facebook Yorumu:
Metin Ünal
Tamamen aynı fikirdeyim. “Paylaşmak”, doğrudan kullanmaları gereken kelimeyi kullanmaya cesaret edemeyince, akıllarınca yumuşatmak için kullanılıyor.
Bu sabah yaşadım örneğini… “Savunmanızı verir misiniz?” yerine “Savunmanızı paylaşır mısınız?”…..