1 Ekim 2008 Çarşamba

Toplantı konuları / yönetimleri (2)

Süleyman Sönmez’in, toplantı saatleri ile ilgili yazıma gönderdiği yorumu (mutlaka okunmasını öneririm) okuyunca aklıma geldi.

Bir “şirketler grubu”nda çalışıyordum. Uluslar arası nakliyat işindeydik. Hepsi aynı bina içinde yer alan 4 – 5 şirket vardı. Patron, mesai saatinden sonra sırayla tüm şirketlerin genel müdür ve genel müdür yardımcıları ile teker teker toplanacağını bildirdi. Sonra başladı. Önce Genel Müdür’ler sıradaydı. Ben, Genel Müdür Yardımcılarının en genci idim. Hesapladım, benim sıram gece yarısından çok sonra gelecek gibi görünüyordu.

Zaten saatler ilerleyince, yakındaki kebapçıdan lahmacunlar getirtilmişti. (30 yıl önce akşamın ilerleyen saatlerinde “evlere servis” şimdiki kadar çeşitli değildi.) İçkiler de açıldı. Hepsi erkek olan yönetim kademesi, yatılı okul seviyesinde bir muhabbete “paralel geçiş” yaptı.

Saat 22.00 dolaylarında patronun sekreterine şöyle bir not bırakıp çıktım.

“Xxx Bey,

Akşam saat 9.00’dan sonra yapacağımız toplantıları, sabah saat 9.00’dan sonra yaparsak, daha fazla verim alırız diye düşünüyorum. Yarın görüşmek üzere.

Saygılarımla”

Ertesi sabah işe geldiğimde, bu mesajımı okuyunca patronun köpürdüğünü öğrendim. “Ben kim oluyordum da…” Ceza olarak benimle birkaç hafta toplantı yapmadı.

Etiketler: , , , ,

Kategori: İş hayatı

“Toplantı konuları / yönetimleri (2)” yazısına şu ana kadar 6 yorum yapılmış:

  1. Aynı şirkete ait başka bir anı

  2. Toplantılar konusunda yeni bir yazı

  3. Aynı patrona ilişkin başka bir anı

  4. Aynı firmaya ilişkin başka bir anı

  5. Bir kaç yıl önce yeni işe başlıyacagım şirkette birlikte çalışmak üzere bir görüşme yapıyorduk, 3 büyük patronla… sunulan teklif o gün gazete ilanı verilse kapıda uzun kuyruklar oluşturacak düzeyde olmasına ragmen… HAYIR diyip toplantıyı terketmiştim… ve çıkarkende ben size teklifimi ve çalışma şartlarımı sunayım sizin içinde uygunsa birlikte çalışabiliriz demiş ertesi gün KURUMSAL bir düzeyde 🙂 bir teklif formunu faxlamıştım… Ben kim oluyordum ki bu şekilde davranabiliyormuşum lafını o şirkette çalışan yönetici sekreterinden aradan belli bir süre geçtikten sonra işitmiştim. Kim oluyorum sözcügünü görünce aklıma geldi ve paylaşmak istedim. Filmin sonunu merak edenlere… benim istedigim şartlar kabul edildi ve işe başladım… sonra şartlar yerine getirilmeyince istifalarla dolu kariyerime yenisi eklenmiş oldu 😀

  6. Fatih,

    Anlattıkların içinde en ilginç olanı sekreterin “sen kim oluyorsun da, bu şirkette…” diye düşünmesi.

    😉

    Geçmişte (Türkiye’deki en büyük üye işyeri portföyünü yönettiği için) o ego‘ların en büyüğüne sahip olan biri olarak şunu söyleyeyim. Şirketin bilanço büyüklüğünün insanda ego yapmasının “benim zamanımda Bayramlar şöyleydi” demek kadar komik olduğunu, işten ayrılınca öğrendim.

    Ego’lu davranışlarımı http://ugurozmen.com/is-hayati/rakamlar-3 da yazdım. Tedavisi de http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/rakamlar de…

    😀

Yorum Yazın