Zaman, kalite ve ahlak denklemi – 2
Yine anı, gözlem ve yorum üçlüsüyle devam ediyorum:
😉
Bir anı:
Devrim Demirel’in Bilkent’teki konuşmasını izledim.
Soru-yanıt bölümünde katılımcılardan biri, “Yazılım evi kurduk. Firmalar bizi değil, Hindistan veya Rusya’yı tercih ediyor. Türkiye’deki firmalar böyle yaparsa yazılım bu ülkede nasıl gelişecek?” diye sordu.
🙁
Bir gözlem:
Herkes kodlamacı arıyor. Yeni mezun delikanlı işe giriyor. 6 ay çalışıyor. Sonra “onu zengin edeceğime, kendim zengin olurum” diyerek ayrılıyor.
Aradan bir süre geçiyor. Aldığı maaş kadar kazanamıyor. Eski patronuna gidip iş istiyor.
“Ben seni daha önce işe aldım. 6 ay boyunca işi öğrettim. Tam verimli olacakken bırakıp gittin. Şimdi sana nasıl güveneyim” diye soruyor, eski patronu.
Bu öyküyü en az 20 ayrı kişiden duydum.
😉
Benim yorumum:
Söz verdiği zamanda ve kalitede iş yapılmamasını haklı bulan IT’ci bakış açısı, aslında kendi mesleğine zarar verir.
“Türkiye’de yazılım evlerine neden iş verilmiyor? Neden işler yurt dışına yaptırılıyor?” diye sorarlar. Yanıtını kendi meslekleri içinde çözmeleri gerekirken girişimcilerden medet umarlar.
Şunu da ekleyeyim:
Ahlaksızlıkla o parayı kazansalar bile, bir sonraki aşamada daha sonra kendi projeleri için aynı durumu yaşarlar. 30 yılı aşkın iş yaşamım, bir dümenle patron olanların en çok kendileri gibi insanlar tarafından kazıklandığını göstermiştir.
😀
Etiketler: ahlak, girişim, girişimci, IT, kalite, maaş, patron, profesyonellik, sözleşme, webgirisim, yazılım
Kategori: İş hayatı