21 Mayıs 2009 Perşembe

Adrasan'da 3 gün (2)

Adrasan anılarına dün başlamıştım. Bu sefer biraz yönetim konularına gireceğim.

Otelde ilk 2 gün sadece biz vardık. Bir de genç bir çift. Son gece, çok sayıda müşteri geldi. Biraz rahatımız kaçtı. Şu atasözünü hatırladık.

Misafir misafiri sevmez, ev sahibi hiçbirini sevmez.”

Bu cümle kaldığımız otelin sahibine de uyuyordu :-(.

Her işe koşan Remzi vardı. Remzi  garson, temizlikçi, plaj sorumlusu, vb. idi… Otelin sahibinden basit bir şey istediğimizde bile  “Remzi gelince…” diyordu. Bir ara, otelin sahibesine daha fazla adam gerektiğinden söz ettik. (Sahibi ile az konuşmayı tercih ettik. Önerimizi sahibe’ye yönelttik.)

“Mevsimlik işçi çalıştırdığı… Henüz sezon açılmadığından eleman eksikliği…” yanıtını aldık.

🙁

Rixos’da garsonların ne kadar mutlu ve huzurlu göründüğü dikkatimi çekmişti. Eyüp Kaplan’a nedenini sormuştum. Şöyle demişti:

“Tatil yörelerinde genellikle mevsimlik işçi çalıştırırlar. Altı veya yedi ay… Her sene yeniden… Kimsenin iş garantisi yoktur.

Oysa Rixos, tüm yıl boyunca onları istihdam ediyor. Turizmin olmadığı aylarda çalışanlarımıza eğitim veriyoruz. Kişisel gelişim, mesleki gelişim, sektör bilgileri, kredi kartı kullanımı, vergi, aile hukuku… Tiyatroya götürüyoruz… Birbirleri ile kaynaşmaları için piknikler tertipliyoruz… Turizmi bir yaşam biçimi haline getirmelerine çabalıyoruz.

Sabah yürüyüşüne çıkan bir turist ile İngilizce üç – beş kelime konuşan  bahçıvan, o an çok mutlu oluyor. Kendisi ile gurur duyuyor.”

🙂

Aradaki farkı, Adrasan’daki arkadaşlarıma da anlattım.

Remzi de iyi koşturuyordu, hakkını yemeyeyim. Ama otelin sahibinin de “turizmi bir yaşam biçimi haline getirmeyi” öğrenmesi gerekiyordu.

😛

Etiketler: , , , , ,

Kategori: pazarlama, yaşamın içinden

“Adrasan'da 3 gün (2)” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. Yazının devamı (3)

  2. Adrasan’da tatil konusunda bir site

Yorum Yazın