Bindiği dalı kesmek
Dünkü yazımın odağında olan Bahçeşehir Üniversitesi’nin 2012 Değerler Araştırması haberini, bir tweet sayesinde öğrendim. Korsan gazeteciliğe son bildirisine imza atan bir gazetenin internet sayfasından okudum.
Referans olarak gazeteyi verecektim ama “Ürettiğimiz ve bütün hakları bize ait olan; haber, yorum, köşe yazısı, fotoğraf, karikatür, grafik, çizgi ve sayfa dizaynı gibi materyallerin hiç bir şekil ve hacimde kullanılmasına izin vermeyeceğiz.” cümlesini hatırladım.
“Hiç bir şekil” deyince… Google’dan diğer kaynakları araştırdım. Birkaç tane kaynak bulunca tarafsız olmak için Google adresini verdim.
😉
Eğer o anlamsız bulduğum metni yayınlamamış olsalardı, blogumu okuyan yüzlerce kişi o gazetenin internet sayfasına bakacaktı. Onların da reklam gelirleri artacaktı.
Yeni çağın medyasını anlamadıklarını anlıyorum da… Bindikleri dalı kesmelerini anlayamıyorum.
😛
Etiketler: gazete, gazeteci sendromu, sosyal paylaşım
Kategori: pazarlama, yaşamın içinden
10 Ekim 2012
8:15 am
Uğur Bey ( Ağabey ),
Her defasında aynı şey oluyor anlatayım.Twitter ya da diğer sosyal paylaşım sitelerinde sizin yazınızın linkine denk geliyorum.Tıklarsam yandım.O yazıdan diğer yazıya atlarken yarım saat-kırk beş dakika kesin gidiyor.Eline sağlık.
Son olarak sitenin tasarımı ve kullanabilirliliği hakkında fikrimi paylaşayım.Tasarım sade – göze hoş gelen bir sadelik – ve gözü yormuyor.Ziyaretçiyi tasarıma değil yazıya odaklanmasını öğütlüyor adeta.Kullanabilirlilik de mükemmel.Aranılan konu başlıkları,linkler hepsi yerli yerinde.
İyi çalışmalar
10 Ekim 2012
8:19 am
Gazetelerin web sitelerinin trafiğini ve sosyal medyadan yapılan paylaşımların sayılarını takip etmek lazım bence bir süre..
10 Ekim 2012
9:23 am
Aslında ne kaybettiklerini anlamak için beğen, paylaş butonlarını da kullanmamak gerek.
10 Ekim 2012
9:58 am
2008 yılında bir medya grubu için dijital kanallar departmanında iş geliştirmede sorumlu olarak çalıştım. Haberlerin yanına sosyal medya paylaşım butonlarını koymamız gerektiğini söylediğimde, “Sosyal medya sitelerine neden ücretsiz içerik sağlayalım ki?” cevabını almıştım. Yaşadığım şaşkınlığı hatırladıkça o anki halime gülerim.
10 Ekim 2012
1:20 pm
Referans vermeniz sorun teşkil etmezdi. Burada dokunmak istedikleri internette copy paste ile haber yapan siteler. Onların açısından baktığımda hak vermiyor değilim.
10 Ekim 2012
5:59 pm
Eren Caner,
Eğer niyetleri birebir kopyalayanlar ise, uyarı metni farklı olmalıydı. Bu hali ile hak verecek bir şey göremiyorum.
Yarın bu konuda da yazacağım.
10 Ekim 2012
6:01 pm
Melih Bahadır VAROL,
Bu dar görüşlülük devam ediyor. Şikayetçi oldukları yerleri birer birer dava etmek yerine tüm sosyal medyayı karşılarına almaları, yeni dünyayı anlamadıklarını ispatlıyor.
10 Ekim 2012
6:02 pm
Erhan Çetin,
Çok teşekkür ederim. Sayenizde gururlandım.
🙂
10 Ekim 2012
6:23 pm
Uğur abi dinazorlara bir göktaşı lazım. Şimdi bazı iletişim fakültelerindeki Prof lar sosyal medyayı çoluk cocuk eğlencesi olarak görürse, basılı web yapanlar ne yapmasın.
13 Ekim 2012
6:10 pm
Ali Kemal Ergelen,
Bazı akademisyenler “çöreklenmiş” sıfatına çok uygunlar. 30 sene önce öğrendiklerini aşamıyorlar.
Sağlam bir kuramsal (teorik) bilgi, üzerine yeni bilgiler inşa edilmesini sağlayan temel gibi olmalı. Oysa bunlar sıkı sıkıya bağlanıp başka oluşumları reddetmek için kullanıyorlar.
Bu konuda (en az) bir yazı yazılır.