Bizim kadınlarımız…
Dün Müge Çerman’ın friendfeed’e yazdığı bir cümleyi okudum.
Garanti’nin çocukların çizgileriyle sürdürdüğü kampanyada, annesinin büyük bir mutfakla dünyanın en mutlu kadınına dönüşeceğini düşünen çocuğu büyük hayal kırıklıkları bekliyor ileride
Çok haklı… Hem de pek çok…
😛
2004 – 2005 yılları. “Yaşam evresine yönelik pazarlama” (life stages marketing) yapacağız. Öyle karından atmaca olmaz. Bilimsel çalışacağız. Uyguladık nitekim…
😛
Önce hangi yaşam evresinde bankacılığa daha fazla gerek duyulduğu araştırıldı. Sonuç: Çocukların 6 – 11 yaş arasında olduğu aileler…
B sosyo-ekonomik statü’de “odak grup” (focus group) çalışmaları yapıldı.
Babalar için 6, anneler için 4 grup izlendi.
Babalar çoğunlukla kendi işyeri olan küçük işletme sahipleri veya orta kademe yönetici idiler. Anneler ya “ev kadını” ya da kocasının işyerinde muhasebe, vb… işleri ile ilgilenmekteydi. Sadece bir tane, boşanmış ve çocuğuna bakan anne vardı.
😀
İhtiyaçlarını, hedeflerini, beklentilerini öğrenmek için şöyle soruldu: “Fazladan her ay 250 lira gelse, nereye harcardınız?” Bu tutar sonra 500, 1000, 2000, 5000 diye artırılıyordu.
Babalar, “çocukların eğitimi” diye başladılar. Ancak miktar çok yükselince kendi keyifleri için “av tüfeği, bir sandal, vb…” demeye başladılar.
Kadınlar ise, “güzellik, bakım, vb…” diye başladılar (çocuğuna bakan o bir tek anne dışında..). Miktar çok artınca da “güzellik” devam etti. “Muzaffer’in enstitüsü, estetik ameliyat…” ortaya çıktı.
Sadece bir iki tane “çocuğum yabancı dil öğrensin diye yurt dışında bir kursa gönderirim” diyen oldu. (O da, miktar iyice artınca…)
😛
Bütün “anne” gruplarında aynı sonuçlar çıktı.
Odak grup çalışmalarını izleyen genç arkadaşlar şaşkına döndü… “Gidince annemin elini öpeceğim” diyenler mi ararsınız, yakında evleneceği için mor olanlar mı?
🙂
Demem o ki… Varsaymayın… Araştırın… Çok şey öğrenirsiniz.
😛
Serdar, kulakların çınlasın arkadaşım.
😛
Etiketler: araştırma, keyif, pazar araştırması, yaşam boyu değer, yaşam evresi
Kategori: pazarlama, yaşamın içinden
10 Şubat 2010
9:34 am
Çok teşekkürler hocam. Emeğinize sağlık.
10 Şubat 2010
9:50 am
Üstadım ellerin dert görmesin. Kadını evde tutmak için “3 çocuk doğur” kampanyası yeterli olmadı, şimdilerde bilinçaltı reklamla küçük yaştan eve kapatıp, büyük mutfakla mutlu olmayı öneriyorlar.
10 Şubat 2010
9:52 am
Ataerkil toplum dediğimiz şey sadece kırsalda veya C-D grubunda hissedilen bir şey değil sonuçta. Focus gruplardaki kentli, orta-üst gelir grubundan erkek ve kadınlar da toplumsal cinsiyet rollerini ama öyle ama böyle içselleştirmiş oluyorlar.
Erkekler ailelerinin Maslow hiyerarşisindeki ihtiyaçlarını sırası ile tamamlamaya odaklanıyorlar; zira aile reisi olmek için yetiştirilmişler. Kadınlar ise kocanın bu rolünün farkında; hiyerarşinin alt basamaklarıyla ilgilenmek zorunda hissetmiyor kendini. Focus gruplardaki boşanmış anne ise babanın da rolünü üstlendiğinden farklı bir sonuç çıkmış ortaya.
10 Şubat 2010
1:34 pm
Müge Cerman’a tüm kalbimle katılıyorum. Bunun dışında…
Ağaç yaşken eğilir. 4-5 yaşından itibaren tüketim odaklı mantıkla yetişen çocuk; anne-baba olunca, yukarıda Uğur Özmen’in anlattığı araştırma sonuçları ortaya çıkar. Doğal olarak…
10 Şubat 2010
4:34 pm
Bence bu durum gelir düzeyi ile ilgili. Gelir düzeyi ne kadar yüksekse, yani insanın kaybedeceği maddi zenginlik fazlalaştıkça bencilliği de o seviyede artıyor; erkek kadın ayrımı yapmadan! Genelde B- ve C grubuna ait insanlara satış ve pazarlama yapan birisi olarak, bayanların hala öncelikli olarak ailelerini ve daha sonra tanıdıkları tarafından beğenilmeyi önemsediklerini görüyorum…
13 Şubat 2010
1:57 pm
Kız çocuklarının alabildigine “indoor” oyunlar, bebekler, oyuncak yemek takımları ve “annecilik”le; oğlan çocuklarınınsa oyuncak tabanca ve “outdoor” aksiyonlarla büyütüldügü; sosyal rollerin çocuklara böylelikle zorla kanıksatıldıgı memleketlerde, bir kadına eline fazla para geçse, ya da başka bir deyişle ekonomik özgürlügüne kavuşsa, ne yapacagı soruldugunda BEKLENEN ve GELECEK cevap : Süslenirim. Hayallerimdeki Prenses olmak için…Mutfakta mutlu olan evinin prensesi, dört duvar arası prenses..
Önce ailelerinin üstlerine yapıştırdıkları ve daha sonra zaten çoktan kendi kendilerine de benimsedikleri bu rolü hiç de degiştirmeye çalışmadan, kendi çocukları tarafından bile sadece süslendiklerinde ve mutfakta olduklarında mutlu oldukları ve “işe yaradıkları” düşünülen kadınlar bir an önce aksiyon almalılar…Çünkü bu durumu düzeltecek olanlar yine ve sadece kendileri, onların yerine bir başkası asla degil…
Çok güzel bir yazıydı hocam…
Teşekkürlerimle,
Vuslat
16 Şubat 2010
1:37 pm
Kendimi ayrı bir dünyanın insanı gibi hissettim. Hep okumam gerektiğine dair baskı görmeme rağmen üniversite’ler’ bitirmedim. Kaç yıllık evli olmama rağmen en çok kullandığım online hizmet yemeksepetidir. Ben de daha büyük bir mutfak isterdim belki ama elime geçen 250-1500 arası fazladan parayı çocuğumun gelişimi için bir kenara koymayı … daha yüksek miktarlar ile ise yine onun dil gelişimi açısından yurtdışı seyahatler için kullanmayı tercih ederdim. Tam hedef kitleden sayılmadığımdan olabilir belki… ama annemden de gördüğüm budur.
18 Ocak 2011
9:27 am
Bireysel müşterinin içinde bulunduğu yaşam evresi veya segment içinde hareketi çoğunlukla tahmin edilebilir. Herkes büyür, yaşlanır. Ama şirketlerin evrelerini tahmin modeli henüz yapılamadı.