Boş zamanlarda… Okurum…
“Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?” diye sorulur. Yanıt genelde aynıdır “Okurum“. Ben iş yerinde sınadım. Onaylamadım 🙁
Yeni bir bankada işe başlamıştım. Raporlama ekibi bana bağlı çalışıyordu. Üst yönetime iletilen perakende şube raporlarını hazırlıyorlardı.
- Bir defada x YTL üzerinde para çekilen / yatırılan şubeler; bunu yapan insan sayısı; her bir ürün için günlük işlem sayıları, artışlar, azalışlar, vb…
Rapor 35 sayfaya yakın tutuyordu ve her gün üretiliyordu.
Kimsenin her gün 35 sayfalık raporu okumayacağını varsaydım. Raporu daha mantıklı (çabuk anlaşılır) duruma getirmeye çalıştım. Kim hangi bölümü ile ilgileniyor diye araştırdım.
Yeni gittiğim iş yeri olduğu için bazıları hemen çemkirdi. (Yeni gelenlere davranış biçimlerini de bir dizi halinde yazmayı umuyorum 🙂 ) “Her tarafını okuyoruz”…
Raporu giderek kısaltmaya başladım. Bir ay içinde 8 sayfaya düşürdüm. Hemen kimse farketmedi.
Demek ki neymiş… Okumuyorlarmış…
🙂
Etiketler: işe alma, pazarlama, perakende bankacılık, raporlama, ürün geliştirme, üst yönetim
22 Mart 2009
10:39 pm
http://ugurozmen.com/is-hayati/anlat-abi-anlat Burdaki olayın benzeri olmuş,ne biliyorsunuz belkide üst yönetimin arasında dalga konusu bile olmuştur (raporu azalttı haberimiz yok sanıyor diye) 🙂 ))))
22 Mart 2009
10:49 pm
Mehmet,
Eğer üst yönetimin 35 eksi 8 = 27 sayfadaki bilgilere ihtiyacı olsaydı, sadece dalga konusu olmazdı. “Nerede raporun şu maddeleri” diye hesap sorarlardı.
Hatta onlara sormadığım için fırça yerdim.
Bu gibi hareketler, oldukça risklidir. Reklamlarda denildiği gibi. “Sizin denemenizi önermiyorum”
22 Mart 2009
11:07 pm
O zaman Uğur hocam önerdiğiniz anılarınızı,bilgilerinizi bizimle paylaşırsanız daha iyi olur…kötü örnek olmayın:)
22 Mart 2009
11:32 pm
Sevgili Mehmet,
Üst yönetim konusundaki daha önceki yazılarımı okuduysan, bilgi ihtiyaçlarının kısıtlanmasına sessiz kalmayacaklarını görmüşsündür. Dolayısıyla, 22 Mart 2009 – 10:39 pm yorumun, zaten yazdıklarımın doğrultusunda değil. Şaka olarak almış, ona göre yanıtlamıştım.
Herhalde rasgele rapor kısaltmadığımı, arkasında bir bilgi birikimi olduğunu yazmam gerekmemeli… Okurlara, saygım var.
Diğer yandan… Israrlı yanlış anlamaları tedavi edecek bir yazı bilmiyorum. Varsa da, onun ehli ben değilim. “Süperman” okuyunca uçmaya kalkışılırsa, ben engelleyemem. Düşer, canı yanarsa öğrenir.
Burası benim blogum. BENİM… BLOGUM… Gençlere “yapılacaklar / yapılmayacaklar” yazdığım bir tembih sitesi değil. Birilerine örnek olmak diye bir kaygım da hiç olmadı. Kerelerce yazdım beni örnek almayın diye…
Özetle… Örnek olduğumu düşünmüyorum ki, kötü örnek olduğumu düşüneyim…
22 Mart 2009
11:52 pm
Hocam hemen kızmayın lütfen ben sizin düzenli takipçinizim 🙂 .. siz hep konuların farklı ve hiç akla gelmeyen noktalarına değiniyorsunuz ben de yorumlarken değinmek istedim- 🙂
Ayrıca sorularıma cevap verdiğiniz için teşekkür ederim, sizi ve uslubunuzu biliyorum hayranlıkla da izliyorum diyebilirim 🙂 o bakımda örnek alınacak birisiniz bence…
23 Mart 2009
5:10 pm
Bu yazıda bahsettiğim perakende raporlama sistemini kuran bir genç arkadaş vardı. Onun ilginç “hoşçakal” öyküsü…
26 Mart 2009
8:33 am
Merhaba hocam, dün Swissair vakasını inceledik.Derse gitmeden öncede bir rapor hazırlıyoruz, hocay ateslim ediyoruz sonra hoca okuyup bize geri veriyor şunlar şunlar olmamış diyor.Buna göre not veriyor.Hoca 2 sayfa istiyor bir arkadaş 1 bir arkadaş da 4 sayfa yazmış.Hoca bunun üzerine dedi.4 sayfa çok, 1 sayfa az.Ha anlatacaklarının hepsini 1 sayfada anlatabilirsen iyi bir şey bu ama bu zor dedi.Tabii bizimkisi bu tarz raporlar değil am abilgi vermek istedim.
18 Temmuz 2015
7:41 am
Kendi karar verme deneyimlerini bilmeyen yöneticiler (ben de bunlarla karşılaşmıştım) , “akıllı telefon, aptal kullanıcı” gibi karşılaştırmalarla IT ekibini haklı kılarlar