Davetli olmayan eleştiremez
THY’nin Kevin Costner’li reklamları birçok yerde tartışılıyor. Bigumigu’da da friendfeed’de de olumlu ve olumsuz görüşler yazılıyor.
Bir arkadaş eleştirilere değinmiş. “Şuursuz eleştiriler ile iyi de kötü de bulanıyor. Ne biçim işse kimse doktoru eleştiremez ama herkes reklamcı… Bu nasıl bir cürettir, her seferinde şaşırıyorum” demiş.
Yanılıyor. Hem de çok fena yanılıyor.
Marangozu eleştirmek için marangoz mu olmalıyım. Dolap kapağının yerleşimi, içindekilerin alınmasını zorlaştırıyorsa… Dolap “gönyesinde” değilse?
Evin iç yerleşiminin berbat olduğunu söylemek için mimar mı olmalıyım?
Depremde yıkılan binalar hakkında konuşmak için, müteahhit mi olmamız gerekiyor?
Beynine kan gitmediğini teşhis edip babama boyunluk takan bir doktor vardı. Nabzını ölçseydi, 40’ın altına indiğini görürdü. Kalp pili takılınca babam rahatladı. Gidip 7 yıl Tıbbiye’de mi okumalıyım bu doktorun beceri seviyesi hakkında konuşmak için?..
Eve parke döşerken arasında boşluklar bırakan adam “abi, sen hiç parke döşemedin, ne konuşuyorsun” mu diyecek, yanıt olarak?..
Ya duvarı alacalı boyayan adama hiç sözümüz olmayacak mı, birkaç yıl boyacılık yapmadıysak?…
Reklamı seyreden kim?.. Eleştirmek için davetiye mi gerekiyor?.. Sizce reklam bir sanat gösterisi biçimi mi?..
“Hedef kitle değilsin, bu nedenle reklam sana seslenmiyor” denildiği zaman anlaşılabilir. Ama reklamın eleştirisine yasak getirilmesi… Bu cümle nasıl cürettir. Ben de şaşırıyorum.
🙁
Etiketler: bigumigu, boyacı, doktor, Friendfeed, mimar, müteahhit, reklam, reklamcı, sanat, sanatcı
Kategori: pazarlama
1 Şubat 2009
2:53 pm
Üstat,
Reklamın muhataplarının reklam üzerine konuşması, eleştirmesi, övmesi veya yermesi son derece doğaldır ve engelenemez. Yani, zaten engelenemez de, eleştiri yapılıyor olması eleştirilemez. Ancak, eleştirilerin içerikleri gerekiyorsa eleştirilebilir.
Fakat, uzman eleştirisiyle izleyici eleştirisini birbirinden ayırmak gerekir. Zaman zaman uzmanlar da izleyici makamından eleştirebilirler. Bunlar da uzman eleştirisi sayılmaz.
Bu noktada Burcu’ya katılıyorum. Bir süre beklemek dışında, temel stratejiyi bilmeden sağlıklı bir eleştiri yapmak da pek mümkün olmaz. Hatta öyle ki, reklamın hedefi, tam da bizim eleştirdiğimiz yer olabilir. O durumda reklamın değil, stratejinin üzerinde konuşmak gerekir.
Ayrıca, eleştirmekle reklam aşınmaz:)
1 Şubat 2009
5:19 pm
@A.Selim Tuncer Üstad beni de benden aldı. Çok yaratıcısın :p
1 Şubat 2009
11:52 pm
Uğur Hocam, yazınızda verdiğiniz örneklerde zaten uzmanlıktan, veya anlamaktan öte karşılaştırma durumu var. Yani siz araları kapalı döşenmiş parke görmeseydiniz, diğer parkeciyi bu konuda eleştiremezdiniz, yada o deprem de yıkılmayan binalar olmasaydı o müteahhiti, başka bir doktor babanızın kalbine pil takılması gerektiğini söylemeseydi o doktoru eleştiremezdiniz. Bu durumda daha da fazlası var. Reklam o parkecinin size “bakın bakalım nasıl olmuş” demesidir. Yani biz hem gösterdiğini hem de gösteriş tarzını eleştirebilmeliyiz diye düşünüyorum.
2 Şubat 2009
3:14 pm
Körler sağırlar, birbirini ağırlasın o zaman Uğur Hocam sen hiç bişey deme.
2 Şubat 2009
7:34 pm
Başlattığımı düşündüğüm bir tartışmada kenarda durmak elbette mümkün değil. Ama sonlandırmak elimde…
.
Burcu ile şahsen görüştüğümüzden, Selim Tuncer ile de sıkca yorumlaştığımızdan reklam değerlendirmelerine nasıl baktığımı bilirler. Gerek Selim, gerekse Burcu hem beğenip beğenmediklerini, hem de gerekçelerini (çoğunlukla) anlattılar. http://www.bigumigu.com’da da lehte ve aleyhte tartışmalar oldu. Yine hem ustalar, hem de gençler neden öyle düşündüklerini anlattılar. Buna diyecek söz yok. Zaten, gerekçesi olanların diğerlerini yasaklamak veya küçük görmek eğilimleri (genelde) olmuyor.
.
Yasaklamacı arkadaşlar ne diyor diye baktığımızda, “Bütçesi, çekim şartları, müşteri talebi, yaratıcı yönetmen kaprisi, görüntü yönetmeni kıllıkları bilinmeden, öğrenilmeden” eleştirmenin yanlış olduğunu söylüyorlar.
.
Mimarın karısı kaprisliymiş, ustabaşının kıllığı üzerindeymiş, o sırada hava şartları iyi değilmiş… Ne kadar profesyonel bahaneler ise, şirketin dahili işi olan bahaneleri de o kadar profesyonel buluyorum.
.
Gelelim benim tarafıma… Tartışmayı başlatan yazımdaki fikirlerimi aynen koruyorum. Şunu hatalı yaptığımı düşünüyorum. Yasaklamacı arkadaş ile aynı cümleyi kullanarak bitirmek. “Bu cümle nasıl cürettir. Ben de şaşırıyorum.” dememeliydim.
.
Böyle yapınca fark farkedilmiyor.
.
Öğrendim. Bir daha böyle bir yanlış yapmam. Kendisine müteşekkir oldum. Hep ustalardan öğrenecek değiliz ya… Sağ olsun “arkadaş” 🙂
4 Şubat 2009
10:25 pm
42 yorum görüyorum.. “Blog nedir?” sorusuna cevap olabilecek güzellikte bir yazı olmuş bu. Yorumlar ve tartışma ortamı…