Gillette’te 2’inci tur
Biliyorsunuz, bloglarda ilk pazarlama deneyimini Gillette yapmıştı. Gillette Fusion Power ile… Elimden geldiğince öyküsünü yazmaya çalışmıştım. Akademik olmamaya çalışarak, tarihe kayıt düşmek için… Hani bir gün araştırılırsa, elde bir kaynak olması amacıyla…
İlk kampanyanın söylemi şu idi. “Gillette ile o kadar rahat tıraş olursunuz ki, o sırada başka şeyler düşünebilirsiniz. O düşündüklerinizi bize yazın…”
Gillette ile başladı. Sonra bloglar vasıtasıyla birçok kampanya yapıldı.
😛
Açıkçası, ilk kampanyadan beri Gillette kullanmaya başlamıştım. Üçüncü kartuş bitti… Tatilde, vb. değilsem, en geç 2 günde bir tıraş oluyorum.
Üstelik, son 2 yıldan beri herkesten 4 kat fazla alanı tıraş etmek zorundayım. Çenemdeki sakal dışında tüm kelle…
😛
35 yıla yakın süredir sakal tıraşı olurum. Makinelerle olumsuz anılarım var. Her marka tıraş bıçağını denemiştim. Gillette Fusion Power ile ilk defa çok memnun kaldım. Özellikle kulak arkasında…
İlk yazıda da vurguladım. Neden “kulak arkası” şakası olduğunu anlamak için, o noktayı tıraş etmek yeterli. Kelleyi kendim tıraşlıyordum. Ama haftada bir kez de berber koltuğuna oturmak zorunda kalıyordum.
Birkaç aydan beri berbere gitmiyorum. Seyahat dönüşü bir uğrayayım dedim. Dükkanı devretmiş. Haftalar olmuş. Ben haftada 1 kez bile gitmemeye başladım diye dükkanı devretmiş olamaz değil mi?
😛
Şimdi Gillette’te ikinci tur başlamış. Eve siyah bir kutu geldi. Kutu çok ilginç idi. Üzerinde
LÜTFEN KUTUYU AÇMADAN ÖNCE PARMAK İZİ ALANINA BASARAK KENDİNİZİ TANITINIZ.
yazıyor.
Parmağını basınca da “Uğur bey artık sizde titreşimli gücün farkını hissetmeye hazırsınız. Şimdi kutuyu açabilirsiniz” diye sesleniyor.
Kutuyu elime alır almaz evde bir çok komiklik yaptım.
😛
Bu ikinci tur kampanyanın birincisinden çok daha başarılı geçmesini diliyorum. Yine izleyeceğim. Belki yine bir kaynak belge yazarım.
😀
Şunu söyleyeyim. Bloglar arası gezen, interaktiviteyi sonuna kadar kullanan, sosyal mecralarda birden çok faaliyet ile tanımlanan kampanyaları takdir ediyorum. Ancak katılmıyorum. Karmaşadan daha az hoşlanmaya başladım, zaman ilerledikçe…
Olumlu tecrübe yaşadığım markaların adını vermekten de çekinmiyorum.
😉
Etiketler: ağızdan ağıza pazarlama, akademi, dükkan, internet, kampanya, müşteri tecrübesi, müşteri tecrübesi yönetimi, pazarlama, sosyal ağlar, sosyal mecralar, tecrübe
Kategori: pazarlama
25 Ekim 2009
9:49 am
Gillette’in ilk girişimini haber verirken, zamanla bu gibi “bloglarda pazarlama faaliyetlerinin artacağını” söylemiştim.
Hakarete varan tarzlarla karşılaştım. Markaların gönderdiği hediyeleri “elinin tersi ile iteceğini” söyleyenler de vardı. (Bu ikinci gruba daha sakin bakabiliriz.) Bunların çoğu da o dönemde kendini “usta” sananlardan geliyordu.
Şimdi bu arkadaşların çoğu, markalara yazı yazıyor. “Beni de al..” diyor. “Neden ben yokum?” diye soruyor. Gelen hediyeyi gönderen ise, (belki de çok aramadığımdan) hiç duymuyorum.
😛
Zaman beni haklı çıkardı. Ne diyeyim… “Hoş geldiniz…
😛