18 Aralık 2008 Perşembe

Keskin bir nezaket…

Son iki [1] [2] yazımda, şirket içinde eğlenceli yanıtları yazmıştım. Mehmet Nuri Can, “müşteriye de böyle yanıt verilir mi?” diye sormuş.

Bir çoğumuzun bildiği örnekler vardır. Lokanta veya meyhanede çok geç saatlere kadar kalırsanız, anahtarları masanıza koyarlar ve “Giderken kilitleyip çıkın. Anahtarı da bekçiye bırakıverin” derler.

Müşteri söz konusu olduğunda, aşağılama olmamalı… Ama zekice bir cümle, herkesi kendine getirir. Örnek mi?

Çalıştığım şirketlerden birinde… İş ortakları ile birlikte çeşitli kampanyalar yapan bir kurum ile birlikte pazarlama çalışması yaptık. Kampanya sonuçlandı.

Kampanya sonuçlarını tartışmak ve kutlamak için – adettendir – kurum bizi bir öğle yemeğine davet etti.

Bizim şirketten bir üst yönetici “Siz bizi öğle yemeğine çağırdınız. Ama rakibiniz ile kampanyamız bittiğinde akşam yemeğine davet etmişlerdi. Siz kendi iş yerinize yakın yerde yemek verdiniz, onlar 5 yıldızlı ABC restoranda ağırlamıştı” dedi.

Diğer kurumdaki ekibin başında bulunan A. hanım – muhatabının görgüsünü ortaya koyan – yanıtı yapıştırdı:

“E. bey… Gelecek sefere siz nerelerde ve nasıl ağırlanmak istediğinize dair listeyi gönderirsiniz. Biz de elimizden geleni yaparız.”

Evet, zekice bir cümle herkesi kendine getirir…

🙂

Etiketler: , , , , ,

Kategori: İş hayatı, pazarlama, yaşamın içinden

“Keskin bir nezaket…” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. Bir profesyonelin bu tarzda bir yaklaşımda bulunmasını açıkçası garipsedim. Egosunu tatmin edemeyen böyle tipler sanırım hep olacak…

  2. Hakkı Özmoralı :
    18 Aralık 2008
    5:07 pm

    Yıllar önce çok ama çok sorunlu (sorunları da kendisi kaynaklı olan) bir müşterimiz, şirketimizi ünlü bir gazetenin tüketici köşesine şikayet etmişti. Tüketici köşesi yazarı şirketin Genel Müdürü olmam sıfatıyla beni aradığında konuyu kendisine ayrıntılarıyla açıklamış, şirketimizin haklı olduğunu belirtmiş ve biraz sonra söyleyeceğimi muhtemelen başlığa taşıyacaksınızdır ama söylemeden edemeyeceğim, “Müşteri her zaman haklı değildir.” demiştim ve eklemiştim, “Önemli olan haklı olduğunu farkettiğiniz anda ona haklılığını teslim etmektir.” Tabiii ki ilk cümleyi başlık yapmıştı! Bu olayın üzerinden tam 25 yıl geçti ve deneyimlerim beni hala aynı düşünce noktasına tutuyor.

  3. A. hanımın keskin nezaketi ile söylediği bir cümleyi yukarıya yazmıştım. Bana e-posta gönderdi. “Yazıda tek bir konuya katılmayacağım, o da “Zekice bir cümlenin HERKESİ kendine getirdiği” zira bazen muhatablarımızın anladığı ya da kendine geldiğine emin olamıyoruz” demiş.

    Doğrudur… “

Yorum Yazın