Kırmızı kutu(lar)
Son günlerde friendfeed’de olay çıkaran kırmızı kutudan bana da geldi.
Güzel bir çalışma… 41?29! ekibi “Yaman Gezgin” ile çıktığı yolculukta, yine kaliteli adımlarla yürüyor. Keyifle izliyorum.
Erken zamanlarda bir-iki deneyime yakından bakmış kişilerin SMU (Sosyal Mecralar Uzmanı) olduğu bu ortamda, başarılara imza atan ve bunları da ödüllerle süsleyenlere tebrikler…
😛
“Bana da geldi…” deyince yeniden alevlenecek bir tartışmayı açmak istemem. “Neden hep aynı kişiler?” sorusunun yanıtını Alemşah uzun uzun yanıtladı.
Daha sorulmadan ben de yanıtlayayım.
Bende bir dizi daha kırmızı kutular var. Resimlerini yan tarafa koydum. Ayrıca lacivert ve siyah kutular da var. (Resim çekmeyi beceremediğim için kusura bakmayın. )
😛
Bu kutuların içindekileri de hemen yandaki resimde görebilirsiniz.
Biliyor musunuz?.. Bu kadife kaplı kırmızı, lacivert ve siyah kutuları da hep aynı kişilere veriyorlar…
😛
Hangi üniversitede veya eğitim kurumunda konuşmaya davet edildiysem, aynı arkadaşlar ile karşılaşıyorum.
😛
Daha önce de yazmıştım. Anne karnındaki bebek tekme atınca twitter’a mesaj gidiyor. Veya bebek oyuncağı ile oynadığında, bazı hareketleri yapınca…
Sosyal mecralarda var olmanız için büyümenize, hatta doğmanıza bile gerek yok…
Kendi payıma “Neden hep aynı kişiler?..” diye hiç sormuyorum.
🙂
Ek okuma malzemesi:
- Bilinen bir şeyi tekrarlamakta fayda var, yaptığımız yorumlar bizim hakkımızda bir şeyler söyler, hedef aldığımız kişi hakkında değil…
- Türk sosyal medyasının resmi
- Promosyon kuyruklarında birbirini ezenlere artık şaşırmayacağım.
- Kırmızı üzerine (Anlamamakta ısrar edenler için geniş açıklama)
😉
Etiketler: 41? 29!, interaktivite, pazarlama, promosyon, sosyal mecralar, sosyal paylaşım
Kategori: pazarlama
9 Mart 2010
2:16 pm
Üstadım;
Ellerin dert görmesin, tokat gibi cevap diye buna derler sanırım 🙂
Sevgi ve ışıkla kal…
9 Mart 2010
7:24 pm
Hocam çok güzel bir yazı olmuş.
Bu arada fotoğrafta onca plaket arasında bizimkini de gördüm pek bir keyiflendim 😀
Teşekkürler.
9 Mart 2010
8:52 pm
Bu yazımda yeterince açık olmadığımı yazdılar. Anlatmaya çalıştığım bulink’te…
10 Mart 2010
8:37 am
Muhbirlerin en çok kullandığı takma isim arkasına sığınıp yazan arkadaş… Takma isim arkasında olmayıp, adını “bulunabilir” şekilde yazsaydın, mesajını yayınlardım.
😉
Bunun dışında da bazı noktalarda bilgi vermek isterim.
🙂
Jean Paul Sartre bir fransız idi. Hemen hiç ingilizce konuşmadığı gibi, ciddi bir ingilizce düşmanı idi… Eğer ondan bir alıntı yapılacaksa, bu noktayı dikkate almak gerek.
Ya tam türkçeye tercüme eder onu kullanırsın, ya da fransızca asıl metni… “Kulaktan dolma” bitti, “wikipedia’dan dolma” olmaya mı başlıyoruz.
😉
Nobel ödülü kırmızı kutuda mı geliyormuş. İlginç. Ben bu ödülün yaklaşık 80,000 ABD doları tutarında bir çek olduğunu sanıyordum. 80,000 doları kırmızı bir kutuda mı veriyorlar?..
Jean Paul Sartre’ın reddettiği şey tam olarak neydi acaba? Para ödülü mü yoksa Nobel Madalyası mı?…
Nobel ödülünü Oscar heykelciği ile karıştırmış olmayalım… Yoksa, bilmediğimiz bir konuda “benzetme” veya “saptırma” mı yapıyoruz.
🙂
Son olarak… Ben zaten kırmızı kutunun önemsiz olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Bu nedenle bir sonraki yazıyı da yazdım. Muhbir olmayı deneyeceğine, anlamayı denesen…
10 Mart 2010
10:56 am
Cesaret kokan bir yazı.
Saygıyla okudum…
10 Mart 2010
11:20 am
Teşekkürler Ömer Enis…
🙂
Bizlerin de en az onlar kadar cesur olabileceğimizi ortaya koymamız gerekiyor. Bazen…
🙂
10 Mart 2010
1:03 pm
Öncelikle insanların anonim olma isteklerine saygılı olmak, anonim olmak isteyen insanları “muhbir”likle suçlamamak gerek. Birisine cevap veriyorsanız; o insanın yanıtını yayınlamadıysanız, alıntı yapmanız ve size söylenenin birebir ne olduğunu belirtmeniz gerekir. Dünyanın en geniş kapsamlı ansiklopedilerinden olan wikipedia’dan alınan bilgilere “wikipediadan dolma” tabirini kullanmak komik kaçmış. Entellektüelliğin ölçütü olarak kırmızı kutuları baz aldığınızda “wikipediadan dolma” tabiri yerini bulur elbette. Bu arada size mesaj yazan arkadaşımız sadece nobelden söz ettiyse hata etmiştir, Sartre daha önce “Legion De Honor” nişanını da aynı gerekçe ile reddetmiş bir insandır (Bu nişanın da parasal bir değeri olduğu;bu nedenle reddettiği gibi bir komikliği sergilemenizi beklerim)
10 Mart 2010
5:18 pm
Entellektüelliğin ölçütü olarak kırmızı kutuları almadığımı belirttiğimi sanıyorum. Hem de birkaç kez. Aslında entellektüelliğin ölçütü, neyi demek istediğimi anlamak olabilirdi… Bunda pek başarılı olunmamış galiba…
🙂
Ne de olsa, yerleşmiş önyargılar entellektüelliği ciddi olarak olumsuz yönde etkiler.
😉
Önceki mesajı iyi bildiğiniz, “Sartre daha önce “Legion De Honor” nişanını da aynı gerekçe ile reddetmiş bir insandır” cümlesinden anlaşılıyor. Bu vesileyle kendisine selam söyleyin.
Şunu da ekleyin. Reddettiği nişan “Legion D’Honneur” adındadır. (Yani “Legion De Honor” adında bir nişan yoktur.)
Ah bu wikipedia entellektüelleri… Kendi cümlenizle “Bu nedenle “wikipediadan dolma” tabiri yerini bulur elbette…”
😛
11 Mart 2010
12:33 am
Daha önceki şu yazıma bakılırsa amacımın “kazanmak” veya “kırmızı kutu biriktirmek” olmadığı anlaşılır. Yeter ki okuduğumuzu anlayalım 🙂