Kurallar değişir, ilkeler değişmez
Sosyal Mecralarda (SM) oldukça aktif olan genç arkadaşlardan biri, çalıştığı kurumda Sosyal Mecralarda Pazarlama işiyle görevlendirilmiş. Friendfeed’den paylaştı.
Kendisini tebrik ettim. Şu ana kadar SM’da kendi adı ile yer alırken, şimdi bir şirket adıyla yer alacağını vurgulamak için “Artık 2 markayı yöneteceksin” diye vurguladım. Aslında “aman ikisini birbirine karıştırma” demek istemiştim.
😉
Bir gün, kendi adı ile yazdığı (çalıştığı şirket ile ilgisiz) bazı yorumları gördüm. Genel eğilimler dışında, iddialı bir cümleydi. “Eyvah. Şirket bu konuda kıyameti koparabilir” dedim.
🙁
Sonrasında, tamamen başka bir vesileyle Rol çelişkisi açısından Sosyal Mecralar yazısını yayınladım.
Arkasından SM sorumlusu olarak çalışan bir çok genç arkadaş bana mesaj gönderdi. Bazıları örnekler de sundular ve “şunu yapınca kurum zarar görür mü?”, “bu şekilde yazınca, marka etkilenir mi?” diye sordular.
Bahsettiğim arkadaş da mesaj attı. Buluşup sohbet ettik. Kendi başına gelenden bahsetti. Patronu ona fena halde kızmış. Pazarlama becerisi ve iyi niyeti sayesinde kovulmamış. Sohbetimizde “o yazıyı keşke daha önce yayınlasaydınız” dedi.
🙁
Bu konuda yazıştığım, konuştuğum arkadaşların hepsine “sosyal mecralar uzmanı (SMU) olmadığımı” söylüyorum. Sosyal Mecralarda pazarlama’nın kuralları henüz yavaş yavaş oluşuyor. Bunun için biraz zaman geçecek. Doğru (?) hareketlerin hepsini bilen kimse yok. Ben de öğrenmeye çaba sarfediyorum zaten.
Şu var ki, bir markayı temsil etmenin temel kuralları internet’ten önce nasılsa, şimdi de öyle. Selim Tuncer’in deyimiyle “bize marka emanet ediliyor”. Bizim görevimiz onun itibarlı bir şekilde tanınmasını sağlamak. Markanın adını yüceltmeliyiz. Olur olmaz kişisel çekişmelerimize katmamalıyız. Aksi koşulda “sırtımızdaki yumurta küfesi” çok zarar görür.
😉
Mecralar kendi kurallarını oluşturur. Bu yadsınamaz. Ama unutulmaması gereken şey şudur.
Kurallar değişir, ilkeler değişmez. Pazarlamanın temel ilkeleri de…
😀
Etiketler: Friendfeed, iletişim, marka, marka algısı, pazarlama, sosyal ağlar, sosyal mecralar, sosyal paylaşım
Kategori: interaktivite, pazarlama
18 Ağustos 2010
11:55 am
Bu da doğal olarak kurum ile ilgili olumlu içeriklerin üretilmesini sağlamak adına, blog yazarları ile iletişimde olmayı gerektirir. Bazı aklı selimler bu amaç uğruna yapılanları dijital dilencilik olarak nitelendirse de, Ben Uğur Özmen’in “Kurallar Değişir, Kaideler Değişmez” vecizesine istinaden, bu yapılanın klasik halkla ilişkiler çalışmalarından bir farkı olduğunu düşünmediğimi belirteyim.
21 Ağustos 2010
5:58 am
Sosyal mecralarda yapılan hatalar ve sonuçları hakkında
7 Ekim 2010
2:28 pm
Tutku Özmen’in konuyu daha net açıklayan yazısı:
Kişilerin kurum adına konuşması – Rol çelişkisi http:/.promoqube.com/2010/10/rol-celiskisi/
13 Ocak 2012
11:48 am
SM görevlilerinin (kurumiçi veya ajans) sebep olduğu hata veya skandallara sıkça denk geliyoruz. Kimisi içeriğin tonunu veya mesafesini ayarlayamıyor, kimisi misal; kendi hesabıyla şirket hesabını karıştırıp yanlış kitleye tweet vs. atıyor. İş aşçılığa çok benziyor. Hem lezzetli hem de doyurucu içerik üretmek veya hangisini sunacağına karar vermek. Kimisinin yaptığı işin tadına doyulmuyor; içeriğiyle üslubuyla vazgeçilmez oluyor, kimisinin yaptığı öyle yavan ve sentetik kalıyor ki engellemek veya bağlantıyı silmek zorunda kalıyorsunuz. (reklam kokan hareketler) Bu işin kıvamını iyi tutturanlar çok başarılı olacaklar ve çok kazanç elde edecekler ama bunların sayısı iki elin parmağını geçmeyecek galiba. Öte yandan kurallar öyle hızlı değişiyor ki siz öğrenene kadar birileri yeni kurallarla çıkageliyor.