11 Haziran 2014 Çarşamba

Pazar-lama

Dün sevgili Ercüment BüyükşenerPazarlama evriliyor mu, bitiyor mu?” diye yazdı.

Benim de nicedir tartışmak istediğim bir konuydu. Sanayi Devrimi ile hayatımıza giren birçok kavram eskidi.

Şöyle ki:

😉

Pazarlama da çok şekil değiştirdi. Sizce pazarlamayı bitirmesek bile (ki Pazarlamacı olarak hiç hazır değilim 🙂  ) bilişim çağının gerekleri doğrultusunda yeniden yorumlamamız gerekmiyor mu?

En azından… Pazarlama kelimesi pazar’dan türemiştir. Hani şu semt pazarları var ya. Salı pazarı, Perşembe pazarı gibi… Eskişehir’de Odun Pazarı diye bir semt var. (Eminim İstanbul’daki Perpa’nın adının Perşembe Pazarı’ndan geldiğini biliyorsunuzdur.) Hani akşam bir saatten sonra diri ve tazeler biter ve “dul kadın pazarı” dedikleri ürünler kalır.

(İngilizcedeki market de öyle… Marketing kelimesi aynı şekilde türemiş. Bizde nedense süpermarket olmuş ama süperpazar olmamış.)

pazar-lama

Artık öyle sabah kurulan, akşam biten pazarlar yok. Her yer pazar. Her gün pazar. Her cihaz pazar yeri… Zamandan ve mekandan bağımsız, ürün çeşitliği sonsuza yakın, üreten ile tüketenin ayrı kıtalarda olabildiği bir ortamı konuşuyoruz. Yakında makineler arası alışverişi tartışacağız.

Örneğin… Dün VERİ kelimesi pazarlamacıların sözlüğünde yoktu. Bugün “veriden anlamayan pazarlamacı olmaz” diyoruz. Dün BİLGİ pazarlanabilir bir şey değildi. Bugün “en önemli şey” diyoruz. Veriden bilgiye giden yolu IT’ciler değil pazarlamacılar oluşturur diyoruz.

Anlamlı ve tutarlı ilişki hep vardı ama, deneyim ile doğan sadakat P’lerde ve C’lerde yer almamıştı.

Ercüment Büyükşener’in listesini okuduktan sonra şuraya da bir göz atın: Erol Batislam’dan Marka Değer Döngüsü

🙂

Kelimeyi değiştirmeyi geçtim. Yine PAZARLAMA diyelim. Temel kavramlar değişmedi diye düşünüyorum. Tilki döner dolaşır ve “bütünleşik iletişim“e gelir. Ama 4 tane ile başlayıp sayısı 7’ye çıkan P ile veya 6, 7, 8 tane C ile ifade edilen alt-kavramlar yetmiyor. “Yok mu arttıran” diye uğraşılıyor.

Bence de bugünün (hatta yarının, makineler arası alışverişin) pazarlamasının olmazsa olmaz kavramlarını yeniden tartışmalıyız. (Ben veri ve bilgi diye başladım. Önerilerinizi bekliyorum.)

😀

 

Etiketler: , , , ,

Kategori: pazarlama

“Pazar-lama” yazısına şu ana kadar 9 yorum yapılmış:

  1. Bende Ercüment in Tweet i üzerine aramızda şu kısa yazışma geçti ;

    @ercumentb çok genel bir yargı ama doğru bir çıkış noktası

    @haakanyalcin nedeni ise şudur; pazarlama sürekli eski birikimiyle evrilmekte zorlanıyor. İhtiyaç olan kavramın evrilmesinden fazlası bence.

    @ercumentb İnternet ile iletişimin hızının ve hacminin artması, pazarlanmayı güçleştirdi çünkü günümüzde perception > marketing tools

  2. Uğur hocam,
    Bana göre pazarlama ilişki-değer-deneyim-iletişim olarak dört ayak üzerine oturmaktadır. Pazarlamanın önündeki ismini değiştirerek hangi platformda (sosyal, mobil, dijital, geleneksel) yaparsanız yapın, ancak bu dört temel direği sağlam inşa edebilmek sizi başarılı kılacaktır. Bu 4 temel direğin herbirinin sağlam inşası için de özelleştirilmiş 4 yapıtaşı ise veri-enformasyon-bilgi-uzmanlık şeklinde ifade edilebilir. Saygılarımla,

  3. Fatih Cantürk :
    11 Haziran 2014
    6:27 pm

    Ben veri+bilgi+ uzgörü diyorum.

    Neden uzgörü? Çünkü zamanın ve mekanın ötesini hayal edebilenler geleceği şekillendiriyor. Bunlar Lider oluyor, Şampiyon oluyor, Kahraman oluyor, Dahi oluyor…

  4. Güzel bir varsayımda ben bırakıyorum ;
    http://www.hakanyalcin.net/pazarlama-ne-yonde-evriliyor/

  5. Teşekkürler. Çok faydalı bilgiler aktarıyorsunuz. Dijital pazarlamayla ilgilenen her uzman ya da kişinin takip etmesi gereken bir blog.

  6. Teşekkürler. Çok faydalı bilgiler aktarıyorsunuz. Dijital pazarlamayla ilgilenen her uzman ya da kişinin takip etmesi gereken bir blog.

  7. Oldukça güzel bir makale olmuş teşekkür ederim bir çok makalenizi okudum ve bir çoğuda oldukça yararlı bilgiler bulunduruyorum sıkı takipcinizim başarılar.

  8. Bozkurt Web Ajans :
    8 Ekim 2020
    11:34 am

    Bu faydalı bilgiler için çok teşekkürler. Pazarlamada başarılı olmak isteyen herkes blogunuzu takip etmeli.

  9. Merhaba,

    Referans mektubu, eskiden kapalı zarf içinde verilirdi. Bazı uyanık öğrenciler, gerekenden fazla kopya isterler ve onu açıp bakarlardı. Eğer kötü ise, diğerlerini de göndermezlerdi.

    Öğrencinin filtrelemesini engellemek için, bu dönemde ilgili kişinin, referans gerektiren yerlere doğrudan gönderdiğini sanıyordum.

    Eğer öyle bir sınırlama yoksa, istediğin kadar kişiye / kuruma gönderebilirsin.

Yorum Yazın