Pazarlama ve -izm’ler
Televizyonda Avustralya Açık Tenis Şampiyonasını izlemeye çalışıyorum. Bir maçta ara olunca hemen diğer kanala geçiyorum.
Dikkatimi çeken şu oldu: Liste başı oyuncular dışında kalanların kıyafetleri ya aynı, ya da çok benziyor. Liste başı olmayıp da tümden farklı giyinen çok az. Sponsorlar adeta üniforma giydirmişler.
😉
3 hafta önce, genç bir yazar ile bu özgün olmama eğilimi konusunda sohbet ediyorduk. Daha önce yayınladığım resmi anlatıyordum.
Resimde (yakında veya uzakta) görünen 7 genç hanımdan 6 tanesinin dış görünüşünü
- ayakta bot, çizme veya yüksek bileklikli ayakkabı
- tayt
- belden sıkılmış palto
- omuzda büyük bir çanta
- açık bırakılmış saçlar
diye tanımlayabiliyorum. (Farklı olan bol paçalı pantalon… Gerisi aynı)
🙂
“Ne öyle, üniforma gibi… Kravat, gömlek…” diyen gençlerin çoğunluğu, iş yerinde giyimi serbest bıraktıklarında yine birbirlerine çok benzer kıyafetler giyiyor. Sakalların ve saçların kesimleri bile aynılaşıyor.
Bir psikolog arkadaşım, araştırma sonuçlarına göre “gençlerin farklı olmaktan çekindiğini“söylemişti.
Bu konuları tartışırken genç yazar, “Sosyalizmin yıllardır yapamadığı tek tip elbise’yi kapitalizm yaptı” demişti. İlk bakışta pek ilişki kuramamıştım. Hatta itiraz da ettim.
İtiraf edeyim. Tenis izlerken genç arkadaşa hak verdim.
😉
Pazarlamacılar için çok keyifli bir dönem. Doğru referans noktalarını sapta. Herkese onların giydiğini teklif et. Arada “Aslında sen farklısın” de… Müşteri de bunu kabul etsin. Ne güzel…
😛
Etiketler: farklılık, genç nesil, hazır giyim, perakende
Kategori: pazarlama
23 Ocak 2016
11:10 am
Sosyal Medya yorumları:
Twitter’dan yorumlar:
.
Şölen! @balikkrraker
@ugurabi bir bankacıya göre çok samimi bir yazı, ne hoş.
9 Eylül Üniversitesi’nde okuyan kuzenime “marjinal giyinsene” derim, “farklı giyinen hiç yok,”göze batarım” der
.
Burak Günbal @burakgunbal
Yeni nesil kucuk dokunuşlarla kisisellestirmeye / farklılasmaya hayır demiyor ama klanında kara koyun olmak istemiyor.
Aynı telefon ama farklı kılıf, aynı kıyafet ama farklı marka, aynı kahve ama farklı şurup, aynı muzik ama farklı muzisyen.
.
Uğur Özmen
“farklı dokunuş”da bile çok ayrı olamıyorlar. İşe alırken “seni anlatan bir eşyan var mı” desek ne olur acaba?
.
Burak Günbal @burakgunbal
Sanırım buyuk bolumunde yanit akilli telefon olurdu. Eskiden sadece cihazdi, genc arkadaslarda protez uzva donustu.
.
Uğur Özmen
Katılıyorum. Bu durumun daha da üzücü olduğu kanaatindeyim.
– Seni ne anlatır
– Telefonum
– Telefonun nesi?
– Markası, uygulamalar
– Seninki diğerlerinden farklı mı?
– …
.
Leyla Esen @serenade_fts
Kapitalizm bize tek tip kıyafeti çoktan giydirdi de farkında değilsiniz.
Sosyalizmin tek tip elbiseyi savunduğu başka bir cahillik
.
Burak Günbal @burakgunbal
Eskiden kizardim simdi icgoruyu cozmeye calisiyorum. Aidiyet ihtiyaci giderilmeden kendini gerceklestirmeye varilamiyor
.
Ugur Ozmen
Bunu ben de önemsiyorum. Kesinlikle hayatı aidiyetler olan kişiler var. #hashtag’lerle tanımlar gibi adeta
Aidiyet’te çok takılıp kalıyorlar. Fanatikçe takım tutmak gibi. Hiçbir zaman kendini gerçekleştirmeye ulaşamaz ki 🙁
.
23 Ocak 2016
12:28 pm
Linkedin Yorumu:
.
Tamer İşeri
Tabii pazarlama daha genel bir kavram.
Hadi üretime yön verme anlamında diyelim.
Yazıda bahsi geçen konu direk satış ve tercihleri ile ilgili geldi bana
.
Ugur Ozmen
Müşterilerle temas edip, gelecekte ne yapılacağına dair stratejiler pazarlamaya ait değil mi?
Üretimin bu aşamaya gelmesi için, önce pazarlamanın bunu hedeflere koyması gerekmiyor mu? Pazarlama planında tayt değil de şalvar varsa, üretim ne yapacak, satış ne önerecek?
.
Aycan TÜRK
Çok doğru bir tespit yapmışsınız hocam.
.
Tamer Işeri
Sayın Uğur bey , Pazarlama ile satış arasındaki farkları tahmin ederim ki benden çok daha iyi ayırd edebilmekdesinizdir.Sızın yazınıza eleştiresl bakışım altında sanmayınız ki düşünceleriniz yermek gibi bir niyetim var.
Pazarlama da olduğu gibi blirisiniz ki satış eyleminde de bir takım stratejiler izlenmelidir.bAhsi gecen konu bu satış stratejileri işidir.Konuyu daha geniş bir acıdan baktığımızda bir teksil firmasını duşunur isek , elbette bir üretim yapacaktır.Hatta bu firma kendi içinde bir satış ve pazarlama departmanı kurmuş ise iş üretim ile pazarlamanın ortak planlaması ile yurutulur sızın de buyurduğunuz gibi.
Ancak pazar trendinin belirlenmesi ve ve bu trendin sürecinin tahmin edilip pazarlama kordinatorlugune iletilmesi iş tamamen saha görevini üstlenen satış kadrosunun görevi ve sorumluluğu olmalıdır.Bir baska değişle ornegin şapka devrimi yapıldığında mevcut fes üreten firmalar derhal buyuk pazarda yer tutabılmek için üetim değişikliğine gitmiş ve diyelim kasket üretmeye başlamışlardır.Kasketlerin nerelerde ne kadar satılacagı ve hangi kampanyalar ile ve belkide hangi lojistik imkanlar ile tüketileceği konusu tamamen bir pazarlama çalışması olup kasketin müşterisine satışı ve tahsilatının gerçekleştirlmesi satış kadrolarının işdir.
Bu esnada satısı yaptıgı musteride diyelim fotr şapka ile karşılasan bir satıcı durumu üst yönetecisine rakkamlar esliğinde ilettiğinde yapatıgı iş pazarlama degıl piyasa bilgilendirmesi olup yine satış işlemi içerisinde mutlaka var olması gereken bir satış görevidir.Benim kıt pazarlama ve satış kavramlarına bakış açım bu boyuttadır.Saygılarımla.
B2B Marketing- Post with blog link for my Sales & Marketing Professional—> Sales Enablement – At this point your sales team is actively engaged with the prospect. Your marketing activities for this phase focus on providing your sales team with the tools that help them in the discovery process to better understand the prospect’s true needs and to create and present a solution that the buyer finds attractive and selects over competing alternatives.
B2B Marketing- Post with blog link for my Sales & Marketing Professional—> Lead Nurturing – Leads that are not sales ready need to be nurtured with the goal of guiding prospects through their buying decision process with educational and actionable content. Marketing automation tools can help with targeted and event based outreach to prospects, offering opportunities for digital engagement and interaction that provides more insight into the buyer’s general fit with the target profile and readiness for taking the next step.
.
Serap MELİKOĞLU
Hocam, tespitiniz bana bir hikayeyi çağrıştırdı paylaşmak istedim;
Amerika’da bir ayakkabı şirketinin yöneticisi medeniyetten biraz uzak bir adaya ayakkabı satmak için iki girişimci gönderir. İlk girişimci adaya varır ve kimsenin ayakkabı giymediğini görünce şaşırıp donakalır. Hemen patronunu telefonla arar:
“Efendim, bu adaya boşuna gelmişim. Uçak biletimi aldım yarın eve dönüyorum. Burada ayakkabı giyen yok. Asla burada ayakkabı satılmaz.” der.
İkinci girişimci de adaya gider, kimsenin ayakkabı giymediğini o da görür. Fakat ikinci girişimci aynı gerçek karşısında heyecanlanır. Hemen patronunu arar: “Efendim, lütfen acilen bana 5.000 çift ayakkabı gönderin. Burada kimsenin ayakkabısı yok, herkesin ayakkabıya ihtiyacı var.” der.
.
Uğur Özmen
Eğer ingilizcem çok zayıf değilse, ingilizce referanslar beni doğruluyor.
Şu http://ugurozmen.com/bilisim/crm-bikti ve http://ugurozmen.com/bilisim/yazilimci yazılarının ilk paragraflarında, en sık rastladığımız satış elemanı davranışını görüyoruz. Tek ufku daha çok satış yapmak olan, bu nedenle gerçek karlılık oranı kendisine söylendiğinde hmen müşteriye indirim yapan, bilgi yönetimiyle değil kotasıyla ilgilenen kişiler. (Yargılamıyorum, hedef deyince akıllarına sadece CİRO gelir.)
Satış ve pazarlama arasındaki farkları bildiğimi sanıyorum. Satışcılar gelir gider tablosunun üst satırına (ciro), pazarlamacılar bilançonun son satırına (kar/zarar) bakar.
Ayrıca, bugünün bilgi teknolojisi çağında “fötr giyen müşteri” öyküsünün kullanılabilirliğini tartışmak gerek. Müşterilerin web sitelerinde arayıp bulamadıkları ürünler, satış noktası kiosk terminallerinde “süpermen pijaması var mı?” diye aramaları, D&R’larda terminallere girilen kitap aramaları, vb. gibi o kadar çok noktadan bilgi alınabiliyor ki… Bunu satış elemanlarına bırakmamak gerektiğini uzun yıllar efsane başarıları olan satış ekiplerini http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/efsane-ekibin-izmir-kadrosu yönetmiş bir kişi olarak rahatça söyleyebilirim.
Zara, Çin’de trendleri takip edip, dükkan açmadan (yani satış elemanı teması olmadan) değişen beğenideki ürünü en geç 72 saat içinde piyasaya sürebiliyor. http://www.uzaktancrmegitimi.com/7492/teknoloji-perakende-3
Türkiye’deki perakende abileri de Zara’nın başarısını bilgi yönetimine ve üst stratejiye değil, ucuz enerjiye ve ucuz krediye bağlıyor. http://ugurozmen.com/pazarlama/yabancilar-giremiyormus
Bence benzer hataları yapmamak için temel stratejiyi oluşturmak, sahadan bilgi alınabilecek noktaları kişilere bağımlı kılmamak, satış performansını rakiplerle benchmark etmek, vb. pazarlama stratejilerinin bir parçasıdır.
Bence…
.
Tamer İşeri
Sy.Ugur bey ; Fotr şapka sizin örneğinizdki şalvarı simgeliyor.Ve sy.Serap hn.Ayakkabı örneğinde olduğu gibi net bir durumu anlatıyor.Siz fotr yerine alternatif başka öğeleri koyarak satıcı işini genişletebilirsiniz.Sonuç sabit kalacaktır.Pazar bilgisinin üst kademe yöneticisine aktarılması.Tıpkı 2.Ayakkakbı girişimcisi gibi.
Bahdettiğiniz yaramaz çocukları idare edecek bir satış yönetici elbette bulunacaktır işletmenin süregenliği için.(konumuz kar ıse herhalde bir işletme sistematiğine karlılıgı dusunen ve limitleri belirleyen baska mekanızmalar elbette var olmalıdır.aksı durum kar dusuklugu sonucudur).
Bilgi teknolojileri konusunda teknolojık gerecler ile argüman toplama işi elbette her firmada yapılmak da.Temel tartışma konumuz ise bu yolla bile gelen bilgilerin nerede toplanıp değerlendirileceği noktasındadır.Bir baska değiş ile satışın özü tek olmak ile birlikte satış ve satıcı çeşitleride pek fazladır bildiğiniz gibi.Bu nedenle satış tekniklerini detaylar üzerinde tartısmak gerektiğinde her halde internet satış biçemi ile yolda yürürken akla gelen fikirler arasında bir ayrımı yapmak doğru olacaktır.
Kısaca hangi işletme türünü ve hangi satış biçemini tartışacağız bilinmeli ki toptancı bir yaklasım ile genellemeler çıkarmayalım.hataya sürekler korkarım bizleri.Satış grubunun hedefleri ile pazarlama grubunun hedefleri sonuç da aynı kapıya çıkmak ile birlikte işleyiş biçimleri farklı olmakdadır reel piyasa da .Elbette birbirlerini desteklemeli ve tamamlamalıdırlar.
Çin örneği hem hacim bakımından ( Çin için Dünya reel pazardır bilindiği gibi ) hemde işleyiş bakımından bizim reflekslerimiz ile ölçülmeyecek düzeydedir.Ölçme farklılıgına ragmen üretim hızının korkuç olması herhalde hepimizin iştahını kabartacaktır.Sizinde belirtiğiniz gibi üretim maliyetlerin düşürülmesi işi satıcının görevleri herhalde değildir.
Ve baştan beri satıcının bir firma için sihirli değnek olmadığı fikrimin olduğunu belirtmek isterim.Aksi durum tartışmayı yanlış yönlendirmem anlamına gelirki değerli paylaşımınıza haksızlık olacak kanısındayım.
“Bence ” diye biten son cümleniz tam öğreti nitelidiğindedir.Bir büyük ölçekli dağıtım firmasının kanımca organızasyon şemasında pazarlama kademesi bir koordinatorluk anlamında olmalı ve saha işi iki kola ayrılabilmelidir.Bu kollardan birini sizinde bildiğiniz gibi satış grubu oluşturmaktadır.Bu grubun kendi içinde yöneticileri ve direk (sıcak dıyelım ) satış yapabilen takımı bulunmalıdır.Bu takımın önemli gorevlerinden biri saha çalışmasında ( ki aslı görevidir ) elde ettiği tüm bilgileri toplamak ve satış işlevleri içerisinde ise satış gurubu başkanlıgında değerlendirmekdir.
Pazarlama hep bir ustte bir kartal gibi sahayı gozlemleyebilmelidir.Bu gozlem veriler elbette sizin çoğalatacağınız şekilde çeşitli kaynaklardan bu birime akacaktır.( Bu akısın sağlıklı olabilmesi tamamen pazarlama sorumlulugudur ).
Ve elbette bır büyük resim vardır.Biz buna polıtıka diyelım.Bu resimin parcaları bulunmaktadır.( renkleri diyelim ) .Bu renkleri sizin strateji dediğiniz hedeflere ulaşabilme yolları olarak kabul edelim.Pazarlama stratejileri bir yandan politikaya uyumlu bir yandan altındakı satış stratejilerine uyumlu olmalıdır.
Bu resimdeki flu noktalar var ise anlık başarılardan söz edilebilir.Kalıcı işler ( uzun soluklu satışlar ) büyük resmin netliği ile gerçekleştirilebilir.ve işletmelerin esnekliği ( hele bir dağıtım firması iseniz ( kastım genel bir pazarlama faliyeti yürütmek üzere kurulmuş bir firma )) bu analamda çok önemli bir dayanak noktanızdır.”uçan kuştan” haberdar olmamıyorsanız vay halinize demek gerekmektedir. Lütfedip değerli fikirlerinizi paylaştığınız için şahsım adına şükranlarımı iletmek isterim.
.
Uğur Özmen
Demek istediğimi şöyle anlatayım. (Zara – Çin örneğinde olduğu gibi) Pazarlama stratejisi, satış stratejisini de belirler. Bu ilişki aksi yönde oluşmaz. Yani “pazarlama stratejisini belirleyen satış stratejisi olamaz”.
.
Onur Kağan Göçebe
Sayın hocam. Konunun pazarlama değil de moda ile ilgili olduğunu düşünerek kısaca şunu belirtmek isterim. Zaten moda iyi birşey olsa sürekli değişmeye çalışıp (bunu da başarıp) zaman içinde kendini tekrar etmezdi. Ben bu sıradanlık olayını moda ya bağlıyorum ve işin içinden böyle çıkıyorum… Zaten bu sektörün pazarlamasını da moda yaratıyor. Pazarlama da karşı tarafta ihtiyaç olduğunu düşündürmek olduğuna göre…
.
Ugur Ozmen
Buna katılmayabilirim değil mi? Moda her zaman vardı. Ama gençlik, farklılığı önemserdi. Şimdi “farklı olmaktan korkuluyor”. Bunun modayla yegane ilgisi, giyilen kıyafet. Ama moda değişince, herkes yine aynılaşıyorsa, modayı değil, aynılaşma duygusunu incelemeliyiz.
Aidiyet duygusu, Maslow hiyerarşisinde bir basamak. Bunları o basamakta takılıp kalmış gibi görebiliriz bence.
.
23 Ocak 2016
12:29 pm
Facebook Yorumu:
.
Duygu Öner
“Sosyalizmin yıllardır yapamadığı tek tip elbise’yi kapitalizm yaptı” kaıtilmamak mumkun degil…
Ellerinize sağlık hocam…