22 Eylül 2011 Perşembe

Rakamlar 2

UzakDoğu’dan Türkiye’ye konteyner taşımacılığı yapan bir deniz acentesinde çalışıyordum. En büyük rakibimiz ile karşılaştırıldığımızda:

  • Onlar küçük boy (20 feet) konteyneri 1900 ABD Dolarına taşıyor, biz 2700 Dolar istiyoruz.
  • Onlar Japonya’nın 2 limanından yük alan bir gemiyi ayda bir kaldırıyor; biz 5 – 6 limandan haftada bir kere yük topluyoruz.
  • Onlar İstanbul’a 45 – 50 günde getiriyor, biz en fazla 28 günde Haydarpaşa Limanı’na boşaltıyoruz.
  • Onların gemisi 4 günde boşalıyor, bizimki aynı gün içinde boşaltıp gidiyor.

UzakDoğu’dan çoğunlukla elektronik eşya geliyor Türkiye’ye. Yükte hafif, pahada ağır malzeme.

Taşıma işini şirketlerin satınalma müdürleri ile görüştüm. 1900 ile 2700’ü karşılaştırdılar. “Pahalısınız” diye tutturdular. Baktım başka karşılaştırma yaptırmak mümkün değil, şirketlerin Finansman’dan sorumlu Genel Müdür Yardımcılarıyla görüşmeye başladım.

Konşimento üzerinde yazdığı için, bir konteyner dolusu malın fiyatını ve ziyaret ettiğim firmaların aylık kullanım tutarlarını biliyordum. Finansman GMY’lere iki deniz nakliyat firması arasındaki emniyet stoğunun değerini sordum.

  • Mal tedarikinde karşılaşılabilecek çeşitli (gecikme, unutma, kaza, vb. gibi…) olası ihtimallere karşı üretimin durmaması için mutlaka tutulması gereken envanter miktarına emniyet stoğu deniyor.

Bir malın gemiye yüklenmesi unutulursa onlarda 1 ay sonra; bizde hemen 1 hafta sonra yüklenebiliyor. Rakibimizin gemisi  45 – 50 günde geliyor, bizimki 25 – 28 günde…

    😉

Finansman GMY’leri hemen hesapladılar. Onca parayı envantere bağlamanın maliyetini buldular. Bizimle çalışmaya karar verdiler.

Tüm değerli mallar bizimle taşındı, ağır ve ucuz mallar rakiplere kaldı. Bir yıl dolmadan, UzakDoğu – İstanbul arasında konteynerli mal taşımada pazar payımız %70’e ulaşmıştı.

😀

Etiketler: , , , , ,

Kategori: pazarlama

“Rakamlar 2” yazısına şu ana kadar 6 yorum yapılmış:

  1. fulltime öğrenci :
    22 Eylül 2011
    7:06 pm

    bu kadar \başarılı\ adama neden elli tane iş değiştirdin diye sorunca ne cevap alacağız peki?

  2. fulltime öğrenci,

    Nasıl ve neden bırakıp çıktığımı, istifa ettiğimi veya kovulduğumu defalarca yazdım. Blogdaki eski yazıları okumanı önereceğim.

    😀

    Unutulmaması gereken nokta, şirketin müşterisine sağladığı yararın o yüksek fiyatı geçerli kıldığıdır. Ben sadece onu doğru kişiye aktardım.

    Ukalalık etmek gerekirse, optimum envanter miktarı modelinin nasıl çalıştığını da biliyordum, elbette…

  3. fulltime öğrenci :
    23 Eylül 2011
    7:37 am

    neden elli tane iş değiştirdiğinizi sormamdan ( hafif bir sarkasm da vardı) elli tane iş değiştirdiğinizi biliyor olmamı tahmin etmeliydiniz; okudum bir çoğunu.

    bilgili adamın ukala olmasını anlarım, hatta bir dereceye kadar olmazsa da olmazlardandır. siz bunu abartığınızın farkında mısınız bilemiyorum; verdiğiniz örneklerin mantığı bilip uygulamaya çalışan (ve de uygulayan) adam sayısı tahmin ettiğinizden fazladır, fazlaca karışık ve de bilinemeyecek şeyler değil zaten. lütfen kör parmağım kör gözümeyi bu kadar abartmayın da okurken gıcık olma yüzdemiz biraz düşsün, okumaya devam edecek hevesimiz kalsın.

    kendi ukalalığım için de özür dilerim.

  4. fulltime öğrenci

    Yanıtını bildiğin bir soruyu sormanın amacını anladım. (Sayı 17 ama sendeki abartmayla devam edelim.)

    Konuların özünü anlamak yerine yorumları değişik şahsi amaçlarla kullanan ilk ve de son kişi olmayacaksın. Önceki yazıları iyi okusaydın, “aman burayı okuyacak olanlar heveslensin de çok daha fazla kişi okusun” diye bir çabam olmadığını da anlardın. Burası benim blogum. Hoşuna gitmezse, gıcık oluyorsan okumazsın.

    Şu 2 yazıyı sırayla oku:
    http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/yeni-isin-hayirli-olsun
    http://ugurozmen.com/yasamin-icinden/yanlis-ornek

    😉

    Başarıyı bir yerde kalmak ve en üst unvana çıkmak sananlar için yazmıştım. Bildiğim konularda sonuna kadar ukalayım. Bedelini de ödüyorum. Senin gibileri başıma sararak… Senin gibiler oldukça, ben ve benim gibiler daha fazla istifa eder, daha fazla kovulur.

  5. fulltime öğrenci :
    23 Eylül 2011
    6:30 pm

    beklediğim tarzda bir cevap aldım. blogda vermeye çalıştığınız duruşla bu tavır hiç yakışmıyor size; herkesi öğrenci modunda gör, küçümse, siz diyene sen de, gıcık oluyorsan okuma de (bunda kısmen haklısınız, zorunda değilim, tecrübeden faydalanırım belki diye okuyorum, kaldı ki güzel bulduğum yazılar da var, e biz de okuyucuyuz, hiç mi laf etmeyelim), “senin gibiler oldukça” deyip ağız payı ver, özetle; tartışmakta başarısız bir profil çiziyorsunuz. eğer bu tavrınız iş hayatınızda da birebir aynıysa, sizi, bilgi ve tecrübenize rağmen kovacak adamın yetersiz olması bile şart değil.

    “daha fazla kişi okusun” çabası, bu tarz bir blog için yapılması gereken şeylerden biri, sonuçta bir “iş” ve “kişisel pazarlama” yeri aynı zamanda burası. öyle değil mi?

    neyse yahu, ben ağzımın payını aldım, yerin dibine de geçtim zaten, sizi dev aynanızla başbaşa bırakıyorum. “uğur abi”.

    ps: kendi yazdığım ikinci yorum aktarmak istediğimden sert olmuş, yazarken mimikleri aktarma şansı yok, veya ifade gücüm eksik.

  6. Demek ki karşılıklı olarak “beklenen cümleler”.

    🙂

    Klişeler de insanı sıkıyor,bir yerden sonra…

Yorum Yazın