Sponsorluk arayanlara…
Geçen haftaki Hürriyet – Spor ekinde bir röportaj vardı. Gözünüzden kaçmamıştır, ben yine de tekrarlayayım.
3 yıldan beri Türkiye Kupası’na adını veren Fortis’in Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın ile yapılan bu kısa röportajın alıntıladığım kısmını aşağıda okuyacaksınız:
“Sponsorluk hibe, bağış, vs… değildir. Bir iletişim yatırımıdır. Markaların sponsorlukla ilgili bir tratejisi olmalı; sponsorluk kararı yatırımın geri dönüşü, ölçülebilirlik, hesap vereilirlik gibi kriterler detaylı değerlendirilerek verilmeli.”
“Diğer taraf, yani sponsorluk almak isteyen taraf ise öncesinde ev ödevini iyi hazırlamalı. Olabildiğince somut verilerle olası sponsorluk yatırım kararı için markalara bilgi sağlamalı. Bu bir kazan-kazan ilişkisi. Her iki tarafın da bu işbirliğinden fayda sağlaması için sponsorluğun tek başına bırakılması yerine uyumlu şekilde yönetilmesi gerekiyor.”
Arda Öztaşkın bu kısa konuşmasında bile sponsorlukla ilgili çok şey söylemiş.
Neden burada tekrarlıyorum?… Elinde anlamlı bir dosya bile olmadan telefonla arayıp “bize sponsor olur musunuz?”, “siz zaten reklama çok para harcıyorsunuz!…” diyen dernek, klüp, topluluk, vb… ile yıllarca muhatap olmuştum. Pek azı “Size sponsor olmak bize ne sağlayacak?” veya “Markamız ile derneğinizi nasıl bağdaştırıyorsunuz?” sorularına yanıt verebiliyordu. Zamanla “Teşekkürler, ilgilenmiyoruz” anlamında “nazik” bir kalıp geliştirmiştik. Başvuranlara hemen onu gönderiyorduk.
Bundan sonra gelenlere, bu yazının link’ini gönderebiliriz.
Eğer aranızdan biri, “sponsorluk rehberi” ve “proforma sponsorluk dosyası” hazırlar da sitesine koyarsa, uğraşmamıza hiç gerek kalmayacak. Gelenlere sizin link’inizi vereceğiz ve “rehberi dikkatle okuyun, formu doldurun, sonra başvurun” diyeceğiz.
Etiketler: Arda Öztaşkın, bağış, Fortis, sponsor, sponsorluk, spor, Türkiye Kupası
3 Eylül 2008
6:34 am
kendi adımıza düşünürken genelde hep yaptığımız şey; daha projemize bir kimlik bile tayin etmemişken, sponsor aramaya çıkıyoruz.. sanki hayrına para alacakmışız gibi…
hatta yatırımcı çekme ile ilgili güzel bir örnek de şurda var 🙂
http://www.alphanmanas.com/?p=190
3 Eylül 2008
8:34 am
Sanırım geçen sohbetimizde bahsettiğiniz Arda Öztaşkın bu kişi. Bir roportajını okuduğum için sevindim.
Çok güzel bir noktaya değinmiş bencede, yani bu her alanda bu şekilde olmalı sadece sponsorlukta değil.
Bir şirket ile sponsorluk, bir kampanya yapmayı düşünen firma yetkilileri şunu sormalı kendilerine;
Sizden ne istiyoruz?
Biz size ne sağlayabiliriz?
Bu birliktelikten siz ne kazanırsınız?
Bu birliktelikten biz ne kazanmayı hedefliyoruz?
Bu sorulara cevap veremedikten sonra bir firmaya talepte bulunmak gerçekten çok amatör bir davranış.
3 Eylül 2008
10:22 am
Üniversitedeyken Ankara’nın en büyük etkinliklerinden birini üyesi olduğum Rotaract kulübündeki arkadaşlarla gerçekleştirmeye başlamıştık. Sponsor arayışlarımız da genellikle yukarıda tarif ettiğiniz şekilde gerçekleşiyordu. Rotary Kulübü bağlantıları sayesinde çok büyük şirketlerin yöneticileriyle görüşme ayarlayabiliyorduk, fakat sponsorluk bağlayamıyorduk.
Şimdi farkediyorum ki, o zaman “böyle yapılmaz” diye öğüt veren bir kişi de çıkıp nasıl yapılırı anlatmamış bize.
Mezun olduktan sonra reklam ajansında çalışırken sponsorlukları yöneten tarafta çalışma fırsatım olunca konuyu öğrendim tabii.
3 Eylül 2008
2:19 pm
Zaman zaman bu tip istekler (özellikle ilkbahar aylarında) bana da geliyor.
Yalnız burada Yalçın’ın “Şimdi farkediyorum ki, o zaman “böyle yapılmaz” diye öğüt veren bir kişi de çıkıp nasıl yapılırı anlatmamış bize” sözüne katılmıyorum; kimse bunu yapmak zorunda değildir.
Hele ki onca işyükü arasında rica-minnet ile sponsorluk isteyen kişilere, hiç değildir.
Bazen bir sponsorluk dosyalarının olup olmadığını, yoksa istediğim bilgiler doğrultusunda hazırlamalarını istiyorum, bunu bile yapmadan bana telefonda anlatmaya kalkanları hemen reddediyorum.
Bu isteklere gelmeden önce sponsorluk isteyen taraf, sözkonusu bedeli (ya da ürünü, her neyse) verecek firmanın bunu “benim kaşımın gözümün uğruna” vermiyor demeli ve yaratacağı faydayı sunarak beni ikna etmeli.
http://branderen.blogspot.com/2008/04/sponsorluk-iin-etkinlik-seerken.html
Bu da ayrı bir tat olsun o halde…
3 Eylül 2008
3:42 pm
Sponsorluk talep edenler, sponsorluğu nasıl ve neden isteyeceklerini, istedikleri yerin kendi faaliyetlerine uygun olup olmadığını bilmediği sürece; sponsorluk verenlerin de talepleri hangi kriterlere göre nasıl değerlendireceklerini bilmediği sürece sponsorluk tamamıyla bağış gibi oluyor. Yönetim değişiyor, konjektür değişiyor, bir yerden sonra ipler kopuyor ve sponsorluk yalan oluyor.
4 Eylül 2008
1:56 pm
Ben Eren veya Yalçın’dan “Sponsorluk dosyası hazırlama rehberi” gibi bir çalışmayı yapmalarını ve bloglarında sunmalarını beklemiştim. 🙂
“Burada link’i var zaten” denileceğini sanmıştım. Hazırlanırsa, çok ilgi çekeceğini düşünüyorum.
5 Eylül 2008
7:32 am
Uğur Abi ev ödevi gibi oldu bu =)
Haftaya üzerinde bir kafa yorayım bunun…
5 Eylül 2008
8:10 am
Sorma Eren…
Hocalık var ya serde… Zaten Erhan Erdoğan ile ilk tanışmamız da böyle oldu. “Birisi Uğur hocanın elinden cetveli alsın” diye yazmıştı.
4 Kasım 2008
9:16 pm
http://www.medyatoplumu.org
bu adreste medya ve toplum konusunda çalışma ve okullarda gerçekleştirdiğimiz seminerlerimizle ilgili bilgilerimiz var. İlgilenenlerin yorumlarını bekliyoruz
12 Aralık 2008
11:07 pm
Uğur Abi, çok zaman geçti üzerinden ama, yazının altına link eklemeyi unutmuşuz. Hazır bugünlerde konusu varken izninle eklemek isterim;
http://branderen.blogspot.com/2008/09/sponsorluk-dosyas-hazrlamak-iin-ipular.html
2 Ekim 2010
12:17 pm
Sponsorluk arayanlara bir başka örnek.