10 Mart 2009 Salı

Tavrınız aynanızdır

Yıllarca satış ekibi yönettim.

Benim ekibimde çalışan arkadaşların evlerine gidene kadar kravatlarını gevşetmelerini yasaklamıştım.

Mesai bitse bile, “lanet iş saatlerinden kurtulduk” havası vermemelerine dikkat ettim.

Operasyon Bölümü’nde çalışan ve müşteri ile yüz yüze ilişkisi olmayan arkadaşlara “serbest giyim” uygulanıyordu.

Ekiptekiler onları örnek gösterdiler.

“Operasyon Bölümü’ne geçmek isteyenler, gidip müdür arkadaş ile görüşsün. O da sizi isterse, ben onaylarım” dedim.

Kimse bölüm değiştirmek istemedi.

🙂

Etiketler: , , , ,

Kategori: İş hayatı, pazarlama

“Tavrınız aynanızdır” yazısına şu ana kadar yorum yapılmamış

  1. Özlem Kılıç :
    10 Mart 2009
    1:57 pm

    Öncelikle en kötü ihtimalle casual smart giyinmeyi seven ve bu tarzda rahat eden bir insan olarak,samimiyetle şunu sizlerle paylaşmak isterim.Öğrencilik hayatım boyunca formalardan nefret eden,inatla ceket yerine ekoseli hırkalar ve çoraplar terch eden sonrasında da üniversite eğitimim de gayet salaş ve rahat olan giyimim bir gün bir amborgoyla karşılaştı yıl 2003 TC.Merkez Bankasında ki stajım süresince bir dirhem bir çekirdek olmuştum:))Beyaz gömlek ve koyu renk şık takım elbise ile ilk tanışıklığımız böyle oldu.Sonrasında çalışma hayatına başladım ve bir de baktım ki gömleksiz duramıyorum:)))Uğur hocam,çok haklısınız tavrınız aynanızdır demişsiniz aynen katılıyorum.Ne kadar prezantabl olursanız özellikle hizmet sektöründe o kadar kaile alınıyorsunuz tabii hal,tavır ve davranışlarınızı da donanımınıza eklemek suretiyle:)sevgilerimle…

  2. 25-35 yaşları arası bi çok insanın kıyafet bazında prezantabl olmakla ilgili ciddi problemleri var.Benimde bizzat içerisine dahil olduğum bu grup, sadece görüntü itibariyle değerlendirilmek istemiyor, daha kötüsü belli bir kalıba sokulmaktan itina ile kaçmaya çalışıyor.Sebebi çok basit; ilköğretimden itibaren kendilerine dayatılan sıradanlık ve tekdüzeliliğin sembolü haline gelen forma kültürü.Bazen insanları farklılaştırmak gerek, sıradanlıktan kurtarmak gerek, gerek ki; biraz abartı olacak ama farklı düşünebilmeyi öğrenebilsinler.
    Herşeye rağmen, yaşasın özgürlük…

  3. Merhabalar, ben de aynı fikirdeyim. Sıradan bir müşteri ziyaretinde bile müşterilerin ilk etapta dikkatini çeken konu kılık kıyafetin vaziyeti, çünkü çoğu zaman kılık kıyafetiniz firmanızın ve sizin kişiliğinizin de aynasıdır. Bu nedenle ne çok aşırı ciddi, ne aşırı ciddiyetsiz, ne çok renkli ne de çok renksiz tonlarda giyinmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Ben de satış bölümündeyim, ancak proje yöneticisiyim 🙂 Her gün ne giyeceğimi düşünmek oldukça yorucu, bazen takım giymenin bu anlamda hayat kurtardığını düşünüyorum…

  4. Volkan,
    Eğer farklı düşünmek için farklı giyinmesi gereken biri varsa, bence profesyonel yaşamda boş yere oyalanmasın…
    Hele ki farklılığını ve özgürlüğünü elbise giymemekte, kravat takmamakta arıyorsa…
    Kim tutar onu… Yollar onun… Piyasada iş mi yok…

    Özlem ve Füsun zaten anlatmış.
    Yaratıcılık, kravat takmayınca gelseydi, bu ülke özellikle son 5 – 6 yılda, yaratıcıların cenneti olurdu.
    Hani… Nerede… Ben mi farketmedim yoksa…
    😛

  5. Uğur Bey Merhaba;

    Sanırım salt ceket giymek ya da kravat takmak değil kastettiğiniz. Ütüsüz pantolon, iyi bağlanmamış uyumsuz kravat, kısaca özensizlik de olmamalıdır. Asıl önemli nokta, giyimiyle oluşan ilk intibayı duruş ve tavırla destekliyerek profesyonelliği yakalayabilmektedir. Bu ögeler ses tonu, kendinden emin bir dik duruş ve itici olmayan bir serinkanlılık.

    Etkileyici kişiliği ve becerisiyle dikkat çeken yöneticilerimden birini hafta sonu Bağdat Caddesi’nde şıpıdak terlikler, şort, renkli bir şapka ve son derece rahat tavırlarla gördüğümde ağzımdan şu cümle dökülmüştü: İşte profesyonellik.

    Saygılarımla…

  6. Hocam ben sabah kravatı 08:50 de baglıyorum. Akşam çıkınca eve kadar çıkarmıyorum ama sabahta erkenden takmıyorum.Şimdi hata mı ediyorum ?

  7. Gökhan Çidem :
    13 Mart 2009
    8:55 am

    kıyafet ne de ne kadar etikilidir bilmem ama kendimden bir örnek vermek isterim. Her sabah 9:00 da mesaiye başlayan ve ortalama her akşam saat 20:00 da işten çıkan biri olarak takım elbise ile çalışmaktayım. 🙂 hafta sonları fazla çalışmalarımıza serbest kıyafetle (eşofmanla jeanle işte en rahat denen ne varsa…) geliyoruz. Ancak hafta içi bir saatte yaptığımız işi hafta sonları 5 saatte yapamıyoruz. acaba konsantrasyonla bir bağlantısı olabilir mi ? 🙂

  8. Kemal Saraçoğlu :
    1 Nisan 2009
    10:41 pm

    Seçim yap! Yaptığın seçimin de bedelleri var!
    Farkında ol!
    Sonra da şikayet etme!
    Bunu eğitimlerde anlatıp duruyorum…Bu bence başarının bedeli…

Yorum Yazın