Ucuz Ürüne CRM Olur mu?
Hızlı tüketim sektöründeki çok sayıda Pazarlama Müdürü, hatta Ürün Yöneticisi “Hızlı tüketimde ve hızlı gıdada CRM olmaz” kalıbını sürekli söylüyorlar.
Aylardan beri, İsmail Hakkı Polat ve Ercüment Büyükşener ile üzerinde konuştuğumuz bu konuyu nasıl yazacağımı bulamamıştım.
Dün Beybin Esen‘in facebook’da yayınladığı “Kalifiye olmayanlar çıkabilir mi sektör kasıyor” cümlesi üzerine tartışmaya ben de katıldım. Bu tartışmada Beybin Esen ile karşılıklı yorumlar yazdık.
Anladığım kadarıyla, her ikimiz de “eski toprak reklamcılık” anlayışına sıcak bakıyoruz. Benim için “eski toprak reklamcılık” demek,
- önce temel pazarlama stratejilerine karar verilmesi,
- sonra iletişim stratejisinin saptanması,
- dijital alanda ne yapılacağına bakılması,
- en sonunda (sosyal mecralar da dahil olmak üzere) kanal bazlı stratejilerin belirlenmesidir.
Özetle, bence bir şirket için:
Pazarlama > İletişim > Dijital > Sosyal Mecralar
Yukarıda tanımladığım şekilde “eski toprak reklamcılık” anlayışına olumlu bakıyorum ama… O neslin reklamcılarının şekillenirdiği günümüzün Pazarlama veya Ürün veya Satış yöneticisi kafa yapısını hiç de anlayamıyorum.
Kotler, 2004’de “Hızlı tüketimde ve hızlı gıdada CRM olmaz” demişti. Evet, o günler için çok doğruydu. İlişkinin süresi, müşteri verisini almak ve değerlendirmek için çok kısaydı. Bu nedenle FMCG ve fast-food’da CRM uygulamalarında yatırımın geri dönüşü yoktu.
😉
Ama aradan 11 yıl geçti. Bu 11 yılda sosyal mecralar yaygınlaştı. Hemen her konuda dijitalleşme oldu. Ortalık veri kaynamaya başladı. Veri depolamak da, işlemek de hem ucuzladı, hem de hızlandı. Veri anlamdırma çalışması yapanlar, anlık teklif yapıları oluşturdular. Sosyal medya verilerini kullananlar, trendleri yakaladılar ve deniz aşırı ülkelerde pazar lideri olmaya soyundular.
Değişim de hızlandı. 2000 yılında Fortune 500’de yer alan şirketlerin % 52 si artık yok.
Bunca değişiklik oldu ama, genç nesil pazarlamacılar çömezlik zamanlarında dinledikleri eski toprak reklamcıların şekillendirdiği kafa yapılarını değiştiremediler. Maalesef hâlâ “5 liralık üründe CRM mi olur?” demeye devam ediyorlar.
- (Bunu derken, ağabeyleri gibi bütünleşik marka iletişimini de anlasalar gam yemeyeceğim. Sosyal mecraları tüm pazarlama zannediyorlar. Ağabeylerinin anlamadığını sandıkları şeyi aslında kendileri anlamıyorlar.)
Belki de CRM deyince akıllarına sadece
😉
Etiketler: CRM, dijital perspektif, iletişim, marka, pazarlama, reklam ajansı, reklamcı
Kategori: pazarlama
8 Ekim 2015
8:19 am
Uğur abi,
CRM’i e-mail veritabanı, doğumgünü tarihi ve gelir seviyesi depolamaktan öteye göremeyen yeni nesil ama eski fikirli yöneticiler için tabiki de olmaz.
Meselenin büyük veri içindeki küçük içgörüler örgüsü olduğunu anladığın gün 1 TL lik bir sakız markası için bile CRM yapabilirsin. Bu arada sakız şaka değil, daha önce böyle bir proje içinde bulunduğum için söylüyorum.
Tabi bu söylediklerim için, önce yeni nesil kültüre sahip bir marka yönetimine ihtiyaç var. Bu konuda da Big Dataya da dokunduğum tespitlerimi şöyle yazmıştım.
http://www.ercument.org/2015/09/16/yeni-nesil-marka-olmak/
8 Ekim 2015
8:20 am
Uğur hocam, o sözünü ettiğin yöneticilere ceza verip defterlerine 1000 kere “eğitim şart” yazdırmakla başlamalı işe. O derece yani 🙂
8 Ekim 2015
8:21 am
Hocam, “Kotler, 2004’de “Hızlı tüketimde ve hızlı gıdada CRM olmaz” demişti. Evet, o günler için çok doğruydu.” demişsiniz ya yazınızdaki ana konunun sebebi, o pazarlama vb. yöneticilerin hala Kotler’in ve benzeri adamların 2004 teki kitaplarını okudukları içindir.
Okumak elbet kötü değil ama sıkça karşılaşıyorum, çantadan bir kitap çıkıyor “Bak bunu okuyorum” diyor, ama “Bunun yeni basımları bile eskidi” diyemiyorsun işte.. 🙂
Keşke kimi insanların işletim sistemleri olsa arada bir otomatik güncellemeler gönderilse..
8 Ekim 2015
8:23 am
Uğur hocam.. ben bu pazarlama – reklam işlerine hep gülüyorum.. birileri bir şeyleri hep biliyor pozisyonunda.. o kadar biliyorlar ki.. bir sey dediginizde sizi dinlemiyorlar.. tam tersine mesela odak grubunu şahit gösteriyorlar..
8 Ekim 2015
3:31 pm
Bu durumda ben de sizin gibi eski, eski toprak reklamcılardanım. Pazarlama > İletişim > Dijital > Sosyal Mecralar sıralaması çok doğru, burada eğitimde yaratıcılık devreye giriyor. Eğer mantık dersi ile yoğrulmamışsan fikirlerinin değeri ancak “çöp” olur.
Ben de bunun üzerine yazı yazmıştım. “Pazarlanamayan ürün yoktur, pazarlamasını bilmeyen ürün üreticileri ve satamayan ekip vardır…” demiştim 🙂
http://www.ozanilginoglu.com/2014/10/15/tezek-bile-pazarlanir/