Yaratıcı profesyonellik
Profesyonelliğin yaratıcılığa yansıması… “Ben yaratırım, gerisi beni ilgilendirmez” diyememek. Yarattığının yansımasını, bir yandan şirketin bilançosunda ya da geleceğinde, diğer yandan insanların üzerinde görmeyi istemek. Bir elbise tasarımıysa, satılmasını, kullanılmasını istemek. Sadece bir moda dergisinin sayfasında kalmayıp, insanlarda da olmak. Bir mimari çizim ise, içinde yaşandığını ve rahatlığı, kullanışlılığı izlemek. Bir vitrin oluşturmada, sadece hayran bakan gözleri değil, içeriye girip alışveriş yapılmasını amaçlamak, hatta kotarmak…
Bazan bu tutkuya esir olmak. Kendi fikrinin güzelliğine aşık olmak ama korkmak. Çelişkileri yaşamak ve bundan hem keyif almak, hem de hüzünlenmek…
“Bunlar kulağa hoş geliyor” diyeceksiniz. Önemli olan kulağa hoş gelmesi değil, daha içeriye girmesi. Sadece yaratıcılık olunca güzel. Ama profesyonellik, işin içine kaygıyı da katıyor. Ne de olsa, profesyonelliğin tanımında, “başkasının parası” kavramı var. O, “başkasının parası” senin yerini ve geleceğini belirliyor. Bu nedenle onun adına da düşünmen gerekiyor.
Hatta bazan, ona rağmen ama onun adına düşünüyorsun.
Olsun, bu da işin bir parçası değil mi?
Not: Bu eski bir yazı idi. Bugünlerde tartıştığım konulardan ötürü yeniden gündeme getirmek istedim.
Etiketler: profesyonellik, yaratıcılık
Kategori: İş hayatı, pazarlama, yaşamın içinden
19 Ağustos 2008
5:39 pm
Uğur Bey hislerime tercüman olmuşsunuz. Bu duyguları Türkçe nasıl tarif ederim diye düşünüyordum uzun zamandır.
Girişimci ruh içinde yaratıcılık bulundurur. Girişimci birisi kendine proje yaparken birçok riski daha çok göze alabilir, çünkü işler kötü giderse sonuçta kaybeden kendisi olacaktır. Ancak başkası için yapılan projelerde bu böyle değil.
Danışmanlık yaparken karşıma çıkan bir konu bu. Kendi projem gibi heyecan yaşıyorum, uzun yıllar devam etmesini, başarılı olmasını yürekten istiyorum, ancak parayı başkası koyduğu için risk analizini müşterinin isteğine göre yapmak zorundayım.
Sonuçta her yapılan proje ister danışmanlık ister girişimcilik olsun bir nevi bizim imzamız, aynı bir sanatçının yazdığı bir şarkı, bir yazarın yazdığı bir kitap gibi. Yaşadıkça bizi hep takip edecek o imza. Bahaneler üretmeden bu benim projem diyerek gurur duyup bize profesyonel olarak referans sağlayacak.
UgurOzmen.com’ın genç okuyucularına bir tavsiyem: Lütfen buradaki bütün yazıları defalarca okuyun. İlk okuyuşta anlamayacaksınız diye söylemiyorum, emin olun iş hayatında tecrübeniz arttıkça ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Sevgiler Saygılar
Ahmet KIRTOK
20 Ağustos 2008
8:16 am
Ahmet bey, teşekkür ederim.
Yaratıcı profesyonelliğin en zor tarafı, dediğiniz gibi başkasının parasını kendisine rağmen artırmaya çalışmaktır. Profesyonellik ile yaratıcılığın getirdiği uyum sorunlarını, yorumcu olarak http://www.kariyeryolculugu.com da birçok kez dile getirmeye çalıştım.
Dediğiniz gibi, yıllar sonra bile “benim projem” diyebilmek ve gurur duyabilmek için, bahane değil iş üretilmesi gerekiyor.
23 Ağustos 2008
3:32 pm
Yaratıcılık gerçekten de bahsettiğiniz gibi çok önemli bir süreç. Bu kadar kısa bir yazıda bu kadar ”dolu dolu” anlattığınız için, yazınızın üzerine hiçbir şey eklemek haddim değilmiş gibi duruyor. Gerçekten de Ahmet Bey’in blogunda görüp, daha bugün blogunuzla tanışmama rağmen üslubunuz, bilgi birikiminiz ve bunları aktarış biçiminiz tek kelimeyle mükemmel. ODTÜ İşletme mezunu olmanız da ayrıca bir yakınlık duymamı sağladı size, bunu itiraf edebilirim 🙂
Arkadaşlarımla beraber yazdığımız blogumuzda genelde sert eleştiriler yapıyorum. Yeni projeler olsun, kişiler/kurumlar olsun, onların eksiklerini yüzlerine vurmanın; ”aa çok başarılısınız, tebrikler” demekten daha da faydalı olduğunu düşünüyorum ve beni ne kadar ukalalıkla, etik bilmezlikle suçlarlarsa suçlasınlar, bildiğim yolda ilerliyorum. Birkaç kez de bu tavrımın eleştirdiğim projelere faydalarını gördüğümde ise, gerçekten de bu yoldan şaşmamam gerektiği kanaatine varıyorum.
Yazılarınızı ve tarzınızı eleştirmek isterdim haddim olmasa da. Lakin daha çok yolun başında olmama rağmen, uzun zamandır böyle faydalı bir blog okumamıştım. Yerecek bir yerini bulamadım şahsen 🙂
Tecrübelerinizi bizimle paylaşmanızı dört gözle bekliyoruz efendim. İyi çalışmalar. Ve teşekkürler.
23 Ağustos 2008
8:18 pm
@Taci Yalçın,
Görüşleriniz için teşekkür ederim.
Eleştiri insanın daha iyiye yönelmesini sağlar. Burası kesin. Başarı öykülerinin değil de başarısızlık öykülerinin daha fazla ders verdiğine ben de inanırım.
Ancak karşımda olduğu zaman söyleyemeyeceğim şeyleri birine yazmak istemem. Sizin yaşlarda, insan daha sert oluyor.
Yazılarımda da etik kuralları mutlaka gözetirim. Profesyonellik dediğimiz şey, bir etik kurallar bütünüdür. Eleştirileriniz etik kurallar içinde olduğu sürece, elbette eleştirmek gerekir. Bu ülkenin gençlerinin bahanelerle başarısızlıklarını gizleme lüksü yok. Olmamalı.
6 Eylül 2008
10:43 pm
Uğur bey, kesinlikle haklısınız. Etik kuralları dahilinde yapılan eleştiriden bahsediyordum ben de. Yoksa bunun aksinin hiçbir savunulacak yanı yok. Faydası da olamaz. Haklısınız. Bahanelerimiz içinde boğulduk yıllardır. İlkokulda öğrendik ödev yapmayınca elektrikler kesildi demeyi. Çoğu kişi hala bahaneler üreterek günü kurtarıyor. Daha çok yolun başındayız gençler olarak. Ve siz büyüklerimizin de yol göstermeleriyle en az hata yaparak ve tecrübelerinizden faydalanarak emin adımlarla ilerleyeceğimizi düşünüyorum. Sevgiler efendim.
11 Aralık 2008
6:51 pm
[…] yazımı, kendimden alıntı yaparak […]
7 Şubat 2009
8:04 pm
[…] Girişimin ilk aşamalarında daha iyi planlama yaparak, daha fazla emek koyarak, daha çok kendinden vererek çalışılır. Buna adanmışlık denir. […]
6 Nisan 2009
7:02 am
[…] bedava yolculuk yapmanın en önemli kuralı neymiş: bilgi birikimiyle ve ahlakı ile iyi bir profesyonel […]
28 Mayıs 2010
4:44 pm
Derya Baykal “Yapacağım şeye, bir şeyler daha katmalıyım. Bana söyleneni yapsam, “ben profesyonelim” desem, nasıl fark yaratacağımı düşünmezsem rahatsız olurum. ” diyor.
21 Temmuz 2010
6:13 am
Girişimciler risk faktörünü çoğunlukla gözardı ederler.
21 Ağustos 2010
3:30 pm
Profesyonelliği sadece mesai saatinin kiralanması ile sınırlı görüyorsanız, şirket adına konuşmaya hiç yetkili olmamayı ve hep en alt düzeyde kalmayı amaçlamışsınız demektir.
13 Eylül 2010
5:52 pm
Bazen, patrona rağmen… Bir örnek…
14 Kasım 2010
8:34 am
Profesyonellik, her zaman en iyi olanaklarla değil, eldeki kaynaklarla bile en iyiyi yapmaktır.
8 Nisan 2011
12:25 pm
Internet öncesi girişimcileri ile internet dönemi girişimcileri arasında, sizce büyük fark var mı? Eleman yetiştirme ve profesyonellik konusuna bakış açıları değişmiş mi? Ne dersiniz?
21 Mayıs 2012
11:55 am
Bu “yaratıcı profesyonellik” kavramı, bir yaştan sonra işsiz kalmamı engellemiştir.