"Ahmet Kırtok" etiketli yazılar:

27 Mart 2011 Pazar

Bir atımlık barut

Son 2 hafta boyunca Ahmet Kırtok Türkiye’deydi. Kendisini görmek isteyen hemen herkesi mutlu etmeye çalıştı, bilgisini çekinmeden paylaştı.

Bir sohbetimizde “Gençlere ne tavsiye edersiniz?” sorusundan bıktığını söyledi. “Ben kendim gencim” diye vurguladı.

😛

Yeterince yaşlı biri olarak, Ahmet Kırtok yerine ben yanıt vereyim.

Marka değil adam olmaya çalışmalarını tavsiye ederim.

Gerekçesi de şöyle: Marka kavramı sürdürülebilirliği de içinde taşır. 18 – 25 yaş arasında şöhret olabilirsin. Ama bu şöhreti üzerinde uzun yıllar taşıyacak görgü ve birikimin o yaşlarda oluşması küçük ihtimal.

O birikimi oluşturmamışsan, marka olmaya çalışırken “pop-up” olursun. Kısa süre sonra kimse hatırlamaz.

😉

İyi Pazar’lar dilerim

😀

22 Ocak 2011 Cumartesi

En iyi CRM yazılımı 2

Sevgili Ahmet Kırtok‘un twitter kaydında gördüm.

İş’te Kaynakİş hayatı soru ve cevap kaynağı isimli sitede  “CRM Yazılımları ve tavsiyeleriniz” diye sorulmuş.

Geçmişte bu konuda çok yazdım.

Bazıları şöyle:

😀

Tekrarlıyorum. Bana “CRM yazılımlarının en iyisi” sorulduğunda, karşıt soru ile yanıtlarım. “En iyi araba hangisidir?” Çoğunluk Ferrari veya Porsche der. Ben yine sorarım. “Ferrari ile Karadeniz yaylalarına çıkabilir misin?”

Aracın en iyisi kullananın kim olduğuna, ödeyebileceğiniz paraya, gideceğiniz yere ve o araçla ne yapacağınıza bağlı olarak değişir.

CRM yazılımı seçmeden önce yapılması gereken birçok zorunlu hareket vardır. Bunları yapmadan yazılım seçenler, yazılımı kendilerine uyduracaklarına yazılıma uymaya çalışır. İş yapış yöntemlerinden iletişim bçimlerine kadar her şeyi değiştirirler. Sonra da yazılımı beğenmezler.

Unutmayalım. Yazılım bir amaç değil, sizi hedefinize taşıyacak bir araçtır.

😀

07 Aralık 2010 Salı

Kelimeye saygı

ODTÜ’den mezun oldum. Price Waterhouse’a girdim. Organizasyon Danışmanlığı ekibi yeni oluşturuluyordu. Çömez (junior) olarak işe alındım.

Kanadalı usta David Hill’e bağlı çalışacaktım. O dönem dünyanın en pahalı re-organizasyon danışmanlarından biriydi. Kendisine “Mr. Hill” dememize izin vermezdi, ismiyle hitap ederdik. David’in en küçük çocuğu bile benden yaşlıydı.

🙂

Price Waterhouse sonrası yıllarda uzun süre, en genç müdürlerden biri olduğum için, zaten ismimle sesleniliyordu. Zamanla yaşlandım. “Uğur bey” denilmeye başlandı.

İlk iş tecrübesi, insanın sonraki iş yaşamını belirliyor. Ben de aynısını yapmaya kalkıştım. Aklımda “David” olduğu için, “Bana ismimle seslenin” dedim.

🙂

Hata yaptığımı hemen öğrendim. Birkaç gün önce “gitmişken size de birşey getireyim mi?” diyen eleman, “fotokopiye gidiyorsan, şunu da çeksene” demeye başlıyor.

Ben David’e adıyla seslensem de saygımı eksik etmezdim. Ama eleman insana, bilgiye, tecrübeye, hatta unvana değil kelimeye saygılı…

Bana yeniden “bey” demeye başlayınca, düzeldi.

🙂

Notlar:

🙂