"alışveriş arabası" etiketli yazılar:

16 Şubat 2009 Pazartesi

Teknoloji perakendenin hizmetinde (2)

Daha önce Marketingcircle.net de bu isimde bir yazıyı yayımlamıştım.  Bu yazıda teknolojinin perakendecilik ile birlikte nasıl çalışacağı konusunda bazı örneklerden söz edeceğim.

Okuduğum (maalesef yerini hatırlamadığım için referans veremediğim) bir makalede “Perakende insanın kendisidir” diyordu.

Çip teknolojisi ucuzladıkça teknoloji daha fazla hayatımıza girecek. Şu örnek uygulamaların deneyleri 10 yıl önce yapıldı. Çiplerin ucuzlaması bekleniyor.

  • Hazır kek alıp eve geliyorsunuz. Fırına koyuyorsunuz. Fırındaki bilgisayar, kekin altındaki tepside bulunan çip ile anlaşıyor. Ne kadar sıcaklıkta ve kadar sürede pişeceğini bildiriyor. Fırın kendiliğinden bu sıcaklığa ayarlanıyor. Süre tamamlanınca da hem sıcaklığı kapatıyor, hem de size haber veriyor.
  • Gömlekleri çamaşır makinesine koyuyorsunuz. Makine gömleklerde bulunan çipler ile temasa geçiyor. Ses çıkartarak sizi yanına çağırıyor. Küçük ekranda “kırmızı gömleği çıkarmalısın. Diğer çamaşırları boyayabilir” yazıyor. Siz gerekeni yaptıktan sonra, makine optimum su sıcaklığı ve sabun ayarını kendisi hesaplıyor.
  • Yazar kasanın yanına geldiğinizde her ürünü teker teker arabadan çıkartıp kasaya dizmenize gerek kalmıyor. Tüm ürünlerdeki çipler ile yazarkasa size toplam bedeli ve dökümünü veriyor.
  • Eğer “bu ürünü alırsanız şunu bu kadar ucuza alırsınız” gibi bir çapraz satış promosyonu varsa, market arabasındaki ekrandan sürekli bilgi veriyor. Arabaya promosyon ürünlerinden birini koyduğunuz takdirde, diğerini de alana kadar size kırmızı ışık ile hatırlatma yapıyor.

Dediğim gibi, bu uygulamaların deneyleri yıllar önce yapıldı. Çip fiyatları ucuzlayınca hayatımıza iyice girecek.

Evin ihtiyaçlarını cep telefonumuza SMS ile bildiren, kullanım süresinin sonuna yaklaşan ürünleri hatırlatan buz dolapları hayal olmaktan çıkacak.

Elbette, hem hayatımız daha kolaylaşacak, hem de daha izlenebilir olacağız.

Belki o zaman siz de “CRM’e karşı omuz omuza” dersiniz. Belli mi olur…

😉

02 Ocak 2009 Cuma

Süpermarket'te CEM

Müşteri tecrübesi yönetimi (CEM – customer experience management) sadece müşteriye yarayan örnekleri ortaya çıkarmıyor. Süpermarket’ler müşterilerin tecrübelerinden aldıkları dersi cirolarını artırmak için kullanıyorlar.

Taze sebze-mevye reyonu, alışveriş alanına ilk girdiğiniz noktadadır. Doğal olarak siz de alışveriş arabasına ilk önce sebze-meyve koymaya başlarsınız.

Alışverişin sonraki aşamalarında kutulu ve paketlenmiş ürünler, kavanozlar, şişeler vardır. Yeni bir ürünü sepete koymak için her hamlenizde, ilk aldığınız sebze-meyve ezilmesin diye de uğraşırsınız. Aslında çok rahatsız olunan bir durumdur.

Muhtemelen aynı şeyleri yaşamışsınızdır. Her seferinde “daha planlı olmaya” karar vermişsinizdir. Ama hemen her seferinde alışverişe taze sebze-meyveden başlamışsınızdır. Yine… 🙂

Friendfeed’deki bir link sayesinde Economist dergisindeki makaleyi okudum. Bu “anlamsız görünen” tasarımın nedenini öğrendim. Alışverişe taze gıdalar ile başlandığında daha çok satınalma yapıldığı keşfedilmiş. Bu başlangıç, daha sonra gereksiz, ıvır-zıvır malzeme satın alırken oluşan suçluluk duygusunu azaltıyormuş. (Makaleyi İnternet Ekipler Amiri M.Serdar Kuzuloğlu özetledi. Oradan okuyabilirsiniz.)

Acaba, ilk aldığı taze sebze-meyve ezilmesin diye alışverişini kısa kesenler var mıdır? Sadece ve ancak, “kısa kalan” alışveriş, “azalan suçluluk duygusu”ndan büyük olmaya başlarsa, taze gıda reyonunun yeri değişir. Diğer ürünleri aldığımız zaman ezilmeyecek bir noktaya taşınır.

Bunları yazma nedenim şu: “CEM müşteriyi düşünen firmaların uygulamasıdır” efsanesine inanmayın. CEM ancak firmaların gelirini artırdığı zaman uygulanır. Firmalar CEM’den ders alırlar ama uygulanması için gelir artışının da olması gerekir.

😉