"alternatif maliyet" etiketli yazılar:

09 Ekim 2023 Pazartesi

Kendi Yazılımını Üretmek

CRM ne işe yarıyor ki?”  [1] ve [2]  yazılarına gelen yorumlarda yoğun tartışmalar olduğunu yazmıştım. Bunlardan biri de “kendi CRM yazılımını üretmek” konusundaydı.

Şöyle bir tartışma oldu:

Pınar Demir – Bir CRM yazılımı olmadan firmanın kendi CRM yazılımını oluşturma süreçlerini yönetmek mesleki hayatımda bana en keyif veren kısım.
Uğur Özmen – Aynı fikirdeyim. IT tarafı güçlü kurumlara ben de “bir CRM yazılımı olmadan firmanın kendi CRM yazılımını oluşturmalarını” öneriyorum. Böyle bir projeyi yönetmek… paha biçilemez.
Engin Alan – … Günün sonunda içerideki konunun kendimiz mi geliştirsek, satın mı alsak noktasına gittiğini görünce şaşkın şaşkın bakıyorum. Amacımız temiz kıyafetse “hadi güzel bir çamaşır makinesi yapalım” demek amaca bir o kadar uzak kalıyor. Ucuzu pahalısı bir makine bulunur. Danışmanlık deterjanıyla belli bir ısıda (sürede) yıkanırsa pür-ü pak kıyafetler de giyilir. 🙂

Kısaltarak aktardım, tamamını yorumlardan okuyabilirsiniz.

🙂

Sayın Engin Alan’a hak verdiğim kısmın altını çizeyim. Aslında, girişimcilerde sıkça duyduğum “Dışarıda içine ne koydukları belli değil, en iyisi evde kendimiz yapalım”  mantığının çoğunlukla doğru olmadığını ben de sıkça söylüyorum. Özellikle ölçek ve güncelleme sorunlarını hatırlatıyorum.

Diğer yandan… Aksine örnekleri yaşamışlığım da var. Gerçek bir örnek de vereyim:

Dizinin ilk yazısında bahsettiğim gibi Chordiant muhteşem bir kampanya yönetimi aracıydı. Yanlış hatırlamıyorsam, istatistik doktoralı 3 kişinin başlattığı, müşterilerin sorunlarını çözerek ilerledikleri bir araçtı. “Şu da var mı?” dediğim her şey vardı. Üstüne, aklıma gelmeyen birçok özellik de barındırıyordu.

Fiyatı 1 milyon US$ civarındaydı. Bankamız bu parayı ödeyemezdi. Ne yapabilirdim?.. Tüm etkinliklerine katıldım. Yayınlanmış tüm dokümanları okudum. Chordiant’ı öylesine incelemiştim ki, Türkiye temsilciliğinde çalışanlardan daha iyi bilir durumdaydım.  Benim hazırladığım özellikler ve talepler (spec’ler) çerçevesinde Dışbank’ın değerli yazılım ekibi üretti. Elbette Chordiant kadar mükemmel olmadı ama 2 sene içinde eş zamanlı 70 kampanya yapar duruma geldik. Bana söylendiği kadarıyla bize maliyeti 60 bin US$ olmuştu.

😀

Elbette satın almak veya üretmek arasındaki seçim, zaman ve para maliyetleriyle birlikte ele alınır. Biz içeride geliştirmeyi kutsamıyoruz ama eğer içeride geliştirme yapabilecek beceri ve yetenek varsa o projeye danışmanlık yapmanın çok keyifli olduğunu söylüyoruz. Zaten teknolojisi gelişmiş kurumlar, piyasadaki yazılımları çok hızlı inceliyor ve kendilerine uyanları hemen satın alıp adapte edebiliyorlar.

Onlar yapıyor, biz de yapalım” diye kalkışmadan önce elbette, “Profesyoneller tarafından özel alanda gerçekleştirilmiştir. Lütfen evde denemeyiniz” uyarılarını dikkate almak gerekir.

.

03 Eylül 2023 Pazar

Fikrinizi çalarlar mı? – 3

Fikrinizi çalarlar mı?” sorusunun “aslında aynı anlama gelen ama birbirine zıt” yanıtlarına [1] ve [2] , FİKRİNİZİ ÇALAMAZLAR örnekleriyle devam ediyorum.

(3)

2006’da iş hayatımın bankacılık kısmına son verdim. Bankanın eski Yönetim Kurulu Başkanı, bir petrol dağıtım şirketinin de Yön. Kur. Baş. idi. Çevresine “Burada çok veri var ama veriyi bilgiye dönüştürmüyorlar. Bu işi yapacak birini arıyorum” demiş. Beni önermişler.

İki kere ikişer saate varan görüşme yaptık. Ben uzun bir tatil yapmayı amaçlamıştım ama “Şu anda Genel Müdür yok. Birini bulunca icraatın içinde olmayacağım. Bu nedenle hemen gel ve işe başla” dedi. Beni ikna etti. İşe başladım.

İki ay sonra bir Genel Müdür geldi. Yeni Genel Müdür, başka akaryakıt şirketinin İngiltere ofisinde yöneticiyken buraya transfer edilmişti. Benim ne amaçla geldiğimi öğrendikten sonra “Bırakın şu bilgi yönetimi gibi şeyleri. Siz bir sadakat kartı çıkartın” dedi. Yön. Kur. Baş. “İcraata karışmıyorum. Genel Müdür ne derse odur” deyince bir sadakat kart çıkarmaya çalıştım.

İngiltere’de yöneticilik yaptığı için vizyon bekliyordum. Yanılmışım.

Bu arada, bağlı olduğum GMY – hiç nezih ve nazik olmayan biçimde – değiştirilmişti. Başıma gelecek olanı anlamalıydım 🙁 .

Yine bir Türkiye’de ilk defa… Birden çok banka ile çalışabilen, işlemleri doğrudan banka kredi kartına aktarabilen, isterseniz farklı zamanlarda farklı bankaların kredi kartlarına aktarabildiğiniz (böylece bütçenizi yönetebildiğiniz), RFID ile pompa bilgilerini okuyabilen, pompacının hata-hile yapamayacağı bir sadakat kartı tasarladım. Yine güncel teknolojiyi izlemeyen IT ile ve bunca özelliği taşıyan kartın üretimini olmayacak kadar ucuza getirmeye çalışan yönetim kademeleriyle cebelleştim. (Bu mücadeleler çok sayıda blog yazısına konu olabilir.) Sadakat projesini hayata geçirdik. 2008 senesinin tek başarılı projesi oldu.

Proje için 15 adımlık yol planı çıkarmıştım (aşağıda yönetici özetini okuyabilirsiniz). 5’inci adıma kadar gerçekleştirdik. 8’inci adıma kadar iş isteklerini hazırladım ve 7’inci adıma kadar olan kısmın testlerini yaptık.

2008’in tek başarılı projesiydi ama başarıdan ötürü hemen hiç olumlu cümle duymadık, aksine sürekli tehdit, taciz ve hakaret işittik. Bağlı olduğum – yeni – GMY (aşağılamayı yönetim tarzı olarak belirlemiş) hiç de birlikte çalışmaya uygun biri değildi. İşten ayrılmadan önce profesyonel ahlakın gereğini yaptım. Projemin mevcut durumunu ve gerçekleştirilebilir ufkunu – vizyonunu ayrıntılı olarak yazdım. (Altında imzam olan her belgeyi saklardım. Geçenlerde aşağıdaki dosyayı buldum ve bu yazıyı yazmaya karar verdim. 🙂 )

Bu gördüğünüz Yönetici Özeti. Arkasında her bir aşama için ayrıntılı açıklamalar var.

Yukarıda yazmıştım, bırakmadan önce 5’inci maddeyi hayata geçirmiştim. Kısa süre sonra 4 ve 3’e indi. Şimdi bildiğim kadarıyla o düzeylerde sürüyor.

Diyeceğim şu: Bırakın fikrinizi çalmalarını, açık açık ortaya koysanız, vizyon ve hedefler konusunda ayrıntılı belge bıraksanız bile işe yaramayabilir. Bıraktığınız noktada bile tutamazlar, siz olmayınca geriler. Piyasadaki alelade ortalamaya kadar düşebilir.

 

 

İster “taşıma suyla değirmen dönmez” deyin, ister “ithal vizyonla proje yönetilmez“… Profesyonel ahlakınız gereği projenin gerekçelerini ve stratejik hedeflerini açıkça yazsanız bile hayata geçiremiyorlar. Dolayısıyla, hiç korkmuyorum “fikrimi çalarlar” diye… ÇA-LA-MAZ-LAR.

Keşke çalsalar. Birileri – çoğunlukla – yıllar sonra hayata geçirir ve başarılı olursa gerçekten sevinirim. Çok doğru düşündüğüm kanıtlanmış olur.

😉

Girişte “aslında aynı anlama gelen – birbirine zıt – iki yanıt vereceğim” yazmıştım. Gelecek yazının konusu “fikir nasıl çalınır” olacak. Yine gerçek hayattan örneklerle…

😀

24 Ocak 2017 Salı

Dijital Oyun ve Reklamlar (2)

Dijital oyunlara reklamların yerleştirilmesi konusunda yaklaşık beş buçuk sene önce bir yazı yayınlamıştım.

15 Haziran 2011’da Oyun konulu toplantı ile Webrazzi Gündem‘de konuşmacılardan bazıları “Gelecekte oyunların reklam mecrası olarak kullanımının azalacağı” iddia etmişlerdi.

Yazıda  bu görüşün yanlışlığını anlatmaya çalışmıştım.

😉

O yazıya bu hafta gelen bir yorum, konuyu hatırlamamı sağladı.

Ben demiştim” demeyi çok severim. Ama bunu anlamak için deha olmaya gerek yoktu zaten. Kişisel dilek ve temennilerini trend zannetmekten vazgeçmek yeterliydi. (Kendi projelerine aşık olan girişimciler ve kendisini nihai tüketici zanneden satışçılar, bu tuzağa sıkça düşerler.)

Aşağıdaki resme iyi bakın.

Bir çocuğun 3’üncü doğum gününde gelen oyuncak kamyonet.

oyun-reklam

Dikkat ederseniz, forklift ve paletler de var.

🙂

Oyuncak ekskavatör, loder, kazıcı, vb’nin markası da CAT  cat

Dijital dünyadan çok daha zor olan bir ortamda, oyunların içine reklam yerleştirilmişken, dijital oyunlarda reklamın azalacağını iddia etmek…

Dijital ajanslardaki yaratıcı ekipler, benden daha fazla konuşmalı bu konuda.

😛